Pazartesi, Haziran 28, 2010

Sabiha


Dün akşam karşıya geçmek üzere evden çıktım arabayla. Öncelikle ağabeyimi ve pek değerli Çetin Amca'yı alıp Dalyan'da toplantıya bıraktıktan sonra Fenerbahçe'den Karacaahmet'teki benzincimize doğru hareket ettim. Hep aynı benzinciden benzin almak gibi bir takıntımız var. Trafik hayatımda gördüğüm en güzel trafiklerden biriydi pazar akşamı saat sekiz civarı olmasına rağmen, ne Cadde'de, ne Kızıltoprak'ta, ne Karacaahmet'te, ne Bağlarbaşı'nda, ne Altunizade'de, ne Köprü'de ne de Etiler'de trafiğe yakalandım. Müthiş ferah bir şekilde ve aslında her yer birbirine ne yakın trafik olmayınca şeklindeki kırk yaş üstü mantalitemle yolculuk ettim. Okulun orada ilk olarak Yasin Bey'in evine uğrayıp hem Fatih Bey'den cübbe aldım hem de Yasin Bey'i. Sonrasında Melis Hanım'la buluşup bir çay içtik birlikte, ardından geceki ziyaretimizin ortakları Umut Bey ve Pınar Hanım da bize katıldı ve kalkıp Melis Hanım'ın yeni evini ve yeni yaşını kutlamaya geçtik. Tekrardan Melis Hanımcığa nice mutlu yıllar diliyor ve Ecem Hanım'la birlikte mutluluk dolu bir aile hayatı yaşamaları temennimi de buna ekliyorum. Kısa bir süre orada oturabildim keza Sabiha Gökçen'e gitmem gerekiyordu Jale Abla'yı karşılamak için. Gittim havaalanında bir miktar bekledim. Sonrasında bari sigara içeyim dedim, ateşim olmadığını farkettim. Camel soft paketlerinin güzelliğini bir kez daha yaşadım, istediğiniz kadar üzerine oturun, buruşturun edin ve bitti sanın; içinde her zaman sağlam ve gizli 2-3 adet sigara daha mevcut oluyor. Sonra sigarayı ağzıma tutuşturup yakınımda bulunan, şoförünün sigara içtiği bir arabaya yöneldim. Ateş istedim, adam çakmağı yaktı arabanın içinde tuttu, ben de bir miktar kafayı içeri sokmak suretiyle sigarayı yakmak durumunda kaldım ve o an ya camı kaparsa nelere ederim nerelere giderim diye düşündüm ister istemez. Bu heyecan verici olayın hatırası tam hafifliyordu ki pek sevgili Mehmet Bey'i gördüm, annesiyle tanıştım. Kendisi hep oralarda takılıyormuşum gibi bir imaj çizdiğimi söyledi eğlendim buna. Sonrasında da Jale Abla'nın da gelişiyle eve döndük. Bugün de Jale Abla ve arkadaşlarıyla birlikte Anadolu Hisarı'na gittik. Dönüş yolunda arabadaki çocuklardan Barış Bey (5) kendi arabalarında sürekli İsmail YK'dan Facebook şarkısını dinlediğini söyledi. Bizde de İncesaz çalıyordu o esnada. Ben de neden beğeniyorsun o şarkıyı anlat bakalım dedim, o da hareketli çünkü dedi. Sonra gün içinde aynı gençle sevdiği meyvelerle ilgili bir oyun oynamıştık. Sevdikleri arasında kiraz da vardı. Ben de dedim ki kiraz yemeyi seviyordu değil mi?. O da evet dedi. Peki hiç kurtlu bir kiraza denk geldin mi? O da evet içlerinde çekirdek oluyor dedi. Yok yok dedim çekirdek değil de hani böyle bozulur içinden böcekler çıkar falan dedim. Yok dedi. Hani tadı çirkin olur falan. Gelmedim dedi. İşte benim kafamdaki müzik kiraz benzetmesi de şu an bu yazı gibi havada kaldı böylece, asla yapılamadı. Hoş şu an düşünüyorum da zaten çok sağlam temellere dayanmıyormuş ama olsun, o havada kalmışlık hissi ve insanların yüzündeki kiraz nereden çıktı şimdi bakışı apayrı bir mutluluk. Bu da böyle bir anımdı. A'yı uzun okuyun ki klişe olmayalım.

2 yorum:

Suleyman Ve Ben dedi ki...

Merhaba Emir Bey,

Nasilsiniz?

Yazilar muhtesem; esim ceviridi.

Sabiha:
Seems like you had a busy day :) SUMMARY: Istanbul semtler tur..

İncesaz = Small group of musicians playing only stringed instruments and tambourines

İncesaz bilmiyordum - nice :)

Ama favorim yazi: SES

Cok komik yazi - yeni Turkce kelimeler ogrendim.

yakisikli = handsom
tipsiz = cirkin = ugly

You did the right thing by not getting involved; used to be the peaceful Canadian way; before the G20 summit :)

Take care and have a wonderful summer. Will listen to your new songs for sure!

Gorusmek uzere,

Suleyman.

Emir Bey dedi ki...

Süleyman : Çok teşekkür ederim yorumunuz için, ben iyiyim. Umarım siz de iyisinizdir. Ses'i yazarken ben de çok eğlendim açıkçası. =) Görüşmek üzere!