Perşembe, Ağustos 05, 2010

Düğme


Zannetmeyin ki kast ettiğim şey kıyafetlerimizin iki yakasını bir araya getirmek için kullandığımız yuvarlak aparat. Düğme derken tamamen elektrik anahtarını kast ediyorum ve beni endişelendiren bir noktaya parmak basmaya yelteniyorum. Misal bir mekana girersiniz, bu mekan ev olur, koridor olur, oda olur hatta tuvalet olur. Yanyana duran iki tane düğme olur. İnsanoğlu ilk tedirginliği burada yaşar hangisi doğru düğme diyerek. Genelde cesur bir hareketle ikisine birden bam diye basılır, misal biri tuvaleti yakar biri koridoru, ya da ikisi de tuvaletin içindeki farklı ışıkları ateşler. Peki en kötüsü nedir bilir misiniz? İki düğmeye basınca iki ışık beklerken sadece bir ışığın yanmasıdır. Çünkü o düğmeleri kapatana kadar acaba diğer düğme neyi açtı diye düşünür durur insan. Acaba görünmeyen bir yerin ışığı mıydı bu yoksa havalandırma mı? Sürekli bunu sorgulamak ve tedirgin olmak düşer size. Sanki elektrik bir yerlerde boşa gidiyor gibidir. İşte dertlerin en büyüklerindendir bu, eminim Umut Sarıkaya Bey gibi insanlar size daha büyük dertler bulacaktır ama bu da fena değildir yine de.

1 yorum:

gürültü dedi ki...

hahaha çok güzel bir tespit:)