Çarşamba, Aralık 29, 2010

Mehter


Hava soğuk olduğu zaman yolda bir araç içinde giderken camınız yeterince buğulanmamışsa yanınızdan geçen servis araçlarına bakın, iş yerlerinin servisleri olabilir bunlar mesela, o servislerde her zaman size el sallayan bir adam ya da kadın bulacaksınız. Bir süre mutlu olup heyecanlandıktan sonra da fark edeceksiniz ki o insanlar da camlarındaki buğuyu siliyorlar. Bugün aynı servisten üç kişi bana el sallıyor sandım nasıl heyecanlandım bir bilseniz.

Bir de Akmerkez bir ışıklandırılmış (bu sefer gecekondu gövdesi değil kuleleri) sanırsınız 24'lü Monami kuru boya seti. Görünce anlarsınız ne dediğimi, dediydi dersiniz. Emir Bey ve Sakareller konserlerinin, İrem Hanım, Nil İpek Hanım ve Ozan Bey tarafından çekilmiş pek değerli fotoğrafları var, çok mutluyum o yüzden ara ara koyarım buralara. Yarın akşam da okulda Münir Nurettin Selçuk eserlerinden oluşan bir BÜTMK konserimiz olacak, vakti olanlar eşini, dostunu, ailesini, kapıp gelsin.

Pazartesi, Aralık 27, 2010

Taşoda Aralık 2010



Bana öyle geldi ki tarihimizin en güzel konserini verdik geçen perşembe Emir Bey olarak. Dinleyici dostlardan da aldığım geri dönüşlerin bir kısmı doğrultusunda dışarı da istediğimiz sesi verebildiğimizi öğrendim. Diyeceğim odur ki beğenmeyen olabilir, lakin benim (hatta bizim) yapmak ve yansıtmak istediğimiz müzik ve ses buydu, ben çok mutluyum bu sebebten. Nağme Hanım'a, Nil İpek Hanım'a, Umut Bey'e, Uluç Bey'e, Tufan Bey'e ne kadar teşekkür etsem azdır, hepsinin yaptığımızın işin güzelleşmesine katkısı çok büyük! İsterdim ki bugüne kadar tanıdığım, sevdiğim, örnek aldığım herkes bu konseri dinleseydi, kendimizi bu kadar iyi ifade etmişken dinlemek gerekirdi bu konseri diye düşünüyorum.


Neyse şimdilik elimizde İrem Hanım'ın çektiği bir kaç pek güzel kare var, yenileri geldikçe alakasız yazılara eklerim. Emir Bey konserinin ardından Lemur vardı sahnede. Nil İpek Hanım hiç inmeden devam etti yani. Lemur sevgimiz sonsuz, artık kendilerini myspace sayfalarından dinleyebilir, facebook sayfalarından da takip edebilirsiniz. İnternetin güzellikleri. Sonrasında da Sakareller olarak çıktık sahneye. Beni tanıyan ve yaşça büyük olan kitlenin dışında insanlarda "bu ne olum" gibi bir genel ifade vardı. Ahahah. Ben çok eğlendim konserde, bir hareketlilik geldi sürekli sağa sola gittim, Bahadır Ağabey uyardı "bir dur" dedi sonra daha az dolandım. Ahahah. Bunun da çok güzel fotoğrafları var Nil İpek Hanım imzalı, başkaları da gelecek yakında. Hasılı kelam bir Taşoda'yı daha atlattık, her şey gayet güzel geçti üstelik!

Pazar, Aralık 19, 2010

23 Aralık Emir Bey Konseri Neden Önemli?


Merhabalar efendiler, şimdi çok zamandır benim beklediğim bir konser geliyor bu hafta Perşembe günü. Taşoda Konserleri dahilinde GKM'de Emir Bey olarak sahne alacağız. Biliyorsunuz ki geçen bahar da ondan önceki kış da Emir Bey grubuyla Taşoda sahnesine çıkmadık. Bunun farklı sebepleri vardı muhakkak, Sade grubuyla sahne almak gibi, ses sisteminden tedirgin olmak gibi. Aynı sahnede en son 2008 Aralık ayında konsere çıkmıştık ki bana kalırsa Emir Bey tarihinin ses ve repertuvar açısından en keyifli konserlerinden biriydi, çünkü ilk gruptuk ve uzun uzun ses ayarları yapacak vaktimiz olduğu için, istediğimiz sesi dışarı da yansıtabilmiştik. O zamanlar üç kişiydik, Emir Yargın Efendi, Nağme Hanım ve ben olmak üzere ve ilk şarkıda Nil İpek Hanım'ı konuk etmiştik, onla birlikte söylemiştik Yeni Türkü'nün Resim şarkısını burdan dinleyebilirsiniz.


O zamandan bu zamana ne değişti. En basitinden o zaman Nil İpek Hanım konuktu, artık bizim bir parçamız. O zamanlar daha göz önündeydik, şimdi biraz daha yer altındayız (underground) ov yeah man. Bu mevzuyu da şöyle açıklayayım, bu geçen zamanda hem grup kadro olarak genişledi, hem de üç tane "gerilla konser" olarak adlandırdığımız tipte konser verdi. Bunlar da tamamen ses sistemsiz olarak çaldığımız, grupça bir eşin dostun evine gidip eve sığabilecek denli konuk davet ettiğimiz pek naif ve mutluluk kaynağı konserlerdi. Kadro genişlemesi ilk Nil İpek Hanım'ı ses desteği olarak gruba dahil etmekle başladı, sonrasında Umut Bey'i kontrbasıyla gruba davet etmekle. Son bir kaç birliktelikte gitarıyla bize eşlik eden Uluç Bey'i de kadromuzdan sayarsak, hayalimdeki ideal kadroya bu geçen süreçte ulaştık diyebiliriz. Bu kadro sabit mi tabi ki değil, hepimizin farklı zamanlarda farklı işleri çıktığı için her bir araya gelebildiğimizde şaşırıyorum ben, ama buna da şükretmek lazım, bu kadar yetenekli insanı bir arada görmek, bu kadar yetenekli insanla kendi üstünkörü bestelerimi çalmak benim için bir şeref.


Katılımları ve yaptığımız işleri böylece özetledikten sonra bu konserin bir diğer önemine gelelim. Şimdi bir aksilik çıkmazsa bu dönem okulu bitiriyorum hatta geçen gün Gönül Hoca Türk Müziği konserinde sahnede bunu vurgulayarak benle eğlendi, hoş çok abartılı bir uzatma yok ama bir dönem uzamıştı işte okul. Bu da Emir Bey grubunun son öğrencilik konserini yaptığımız anlamına geliyor, bu grup benim için okulla biraz özdeşleşti, çünkü üniversitede hayalim böyle bir gruptu ve çok şükür onu kurmayı başardım, büyütüp bir yerlere de getirdik hep birlikte ve şimdi okul bitiyor. Umarım önümüzdeki senelerde devam ederiz bu müziğe ve vaktimiz olur da yine Taşoda Konserleri'ne çıkarız ama bu konser sembolik de olsa bir son anlamına geliyor benim için. Okulun en sevdiğim sahnesinde, en sevdiğim müzisyenlerle, en sevdiğim şarkıları çalmak, gerçekten heyecan verici olacak.


Bir diğer detay ise bu konserde pek değerli dostum Emir Yargın Efendi bize eşlik edemeyecek, kendisi snowboard turnavası için doğuya gitti, sonrasında da haber alamadık, biz de bir başka değerli müzisyen dostumuz Tufan Bey'den rica ettik, o bizle cajon çalacak, ritim vuracak. İtiraf etmek gerekirse okulda, hep birlikte bir şeyler yapmak istediğim müzisyenler vardı, bu konserde Tufan Bey'le de birlikte çalarak bu müzisyenler listemi tamamlamış olacağım. Bu listemdeki diğer isimler Ozan Bey'di ki kendisiyle Sade konserinde çalmıştık, bir diğeri olan Uluç Bey de sahnede olacak o gece zaten; Nil İpek Hanım'ı hiç saymıyorum artık.


Konserin son önemli noktası da Taşoda konserinde çıkacak diğer gruplar. Perşembe günü 17.00'de Emir Bey sahne alacak, ardından 18.00'de Tümer Bey'den bildiğimiz The F.I.P., sonrasında 19.00'da Nil İpek Hanım'ın (aynı zamanda Deniz Hanım ve Ergin Bey'in de) canı gibi sevdiği grubu Lemur, sonrasında da saat 20.00'yi gösterdiğinde delikanlı rock müziğin en güçlü temsilcisi Sakareller sahnede olacak tabi benimle birlikte. Saat 21.00'de de Crimson Blue sahneye çıkacak. Bu saydığım grupların hepsini önceden dinlediğim ve tanıdığım için tavsiye etmekte hiç bir sakınca görmüyorum, benim tanıdığım gruplar Perşembe günü için bu kadar, ama sonrasında da iki grup var, onları dinlemediğim için bir şey diyemeyeceğim ama Taşoda Konserleri'nin en güzel yanı da zaten yeni grupları yeni müzikleri keşfetmek oluyor hep. Cuma günü de tavsiye etmekten çekinmeyeceğim grup saat 20.00'de sahne alan Vera grubu, onlardan da bir şarkı çalacağız Perşembe günü. Tüm konserlerin detaylı programına buradan ulaşabilirsiniz.


Şimdi diyeceksiniz deli mi dürttü (poke) de bunca yazı yazdın bir konser için, yok hayır, misal Sakareller için de bu kadar yazı yazabilirim ama Emir Bey'e oranla çok daha sık konser verdiğimiz bir grup Sakareller. Albümdür, konserlerdir, internet sayflarıdır çeşitli kaynaklardan ilgilenen insanların sürekli bilgiye ulaşabileceği, performans takip edebileceği, kendini güncel tutabileceği ve değişimleri gözleyebileceği bir grup Sakareller. Emir Bey'de ise durum farklı, biraz daha içine kapalı bir cemaat gibiyiz, en son herkese açık konserimizin üzerinden aylar geçti hatta yıl bile geçti sanırım. O yüzden sevdiğimiz sahne, sevdiğimiz kadro, sevdiğimiz repertuvar olunca, her şeyi birden yazayım, arada neler değişti merak eden olursa da okusun istedim. Bu yazıyı sonuna kadar okuyan insanları zaten ben bizzat ellerini öperek kutlayacağım. Konserin event'i burada, bu konser benim için şu veya bu sebeplerden ötürü çok önemli, umarım güzel geçer de gelen insanlar için de önemli olur. Herkesi bekliyorum perşembe günü:




* Fotoğraflar sonuncu hariç,
geçmiş Taşoda Konserleri'nin
belgeleri, hey gidi hey!

Salı, Aralık 14, 2010

Karga


Geçtiğimiz Cuma Sakareller olarak Kadıköy Karga'daydık. Ben Karga'yı eskiden beri severdim, bir daha sevdim o gün. Ha konser sahnesi, ya da konser katı çok müthiş, ses sistemi inanılmaz ondan mı sevdim? Yok efendim değil ama yine de çok güzel bir yer. En üst katı performans sahnesi yapmışlar ama böyle bir miktar "evi yeni tuttuk hadi parti yapalım" gibi bir dekorasyonu var, yani bomboş, sahne zaten yok yani yükselti falan, duvarlar da boş, içerisi de; ama ses sistemi bizim için yeterliydi, eş dost da bizi yalnız bırakmadı, geldi. Keyifli bir konser verdik, "Eyfel" ve "Galip Dede"yi de ekledik repertuvarımıza bu konserle. Bizim konser bitti, aşağıya indik Karga daha yeni yeni güzelleşmiş. Bizi yalnız bırakmayan, gerek Anadolu'nun gerek Avrupa'nın farklı bölgelerinden kalkıp gelen tüm dostlara minnettarım gerçekten.


Bugün de Batu Bey ve Lâle Hanım ile Erkan Oğur & Derya Türkan konserine gittik, beni davet ettikleri için minnettarım, çok keyifli bir geceydi beklendiği üzere. Müthiş insanlar gerçekten bu insanlar, sadece iyi müzisyen değiller bana kalırsa. Çıkışta Baturay Bey'e de denk geldik sohbet ede ede yürüdük meydana iyi oldu. Bakalım şu konserler ne zaman kesinleşecek, bu ay neden bu kadar yoğun diye merak etmeden duramıyorum. Haftasonu da Gert Bey ve Charlotte Hanım ile görüştüm, hayat çok garip diye düşündüm bir kez daha vallahi. Bir de Emir Bey'e youtube sayfası açtım, inanmazsanız buraya tıklayın, kendi gözlerinizle görün!

Cumartesi, Aralık 11, 2010

Zümrüt



Geçen gün okuldaki koro çalışmasından çıkmış, metroyla Tünel yönüne Sakareller provasına giderken, gençten bir adam dikildi önümde, ben oturuyordum, "Emir Bey değil mi dedi?", "Evet." dedim, sonra "Ben sizin bir hayranınızım, imzalı fotoğrafınızı istiyorum." dedi, tamam o an anladım şakacı bir insan olduğunu lakin ilk tanışmada insanın karşıdakini çözmesi biraz vakit alıyor hak verirsiniz ki, ya ben cidden çıkartıp imzalı bir fotoğraf versem adama, düşünebiliyor musunuz halimiz nice olurdu? Ahahah. Sonra sohbet ettik azıcık, vallahi kalifiye blog takipçilerinden, tam da böyle insanların kalmadığını düşündüğüm bir anda hem de, müzik konusunda da dikkatli bir dinleyici, Ayça Hanım'ın arkadaşıymış, oradan biliyormuş blogu, müziği. Yıllar olmuştu böyle bir blog takipçisi tarafından celebrity moduna sokulmadığım. Bir de tabi olayın şu durumu var, "Uzaktan bakıp emin olamadım, bu kadar kel miydin?" gibi bir cümle var ki, göz yaşlarımı içime akıttım o cümleden sonra. Ahahah. Ne yapalım hayat da böyle bir şey işte, bir yandan güldürürken bir yandan düşündürüyore. Bir alttaki yazıdakileri bana en çok hissettiren anların videosu:




* Fotoğraf: Soldan sağa ben,
dünyanın en müthiş insanlarından Gönül Hoca
ve pek zarif sesli dostumuz Zehra Hanım.


Cuma, Aralık 10, 2010

Cinuçen Tanrıkorur



Yâkut, mine, zümrüt bana birdir kayalarla,
Bir gül dikeninden örülen taç neme yetmez?
Kâşâne, sedir, sırma, ışık onların olsun,
Bir köhne kitap, bir sarı kandil neme yetmez?

Bir çölde biten dal gibi ıssızsa bu gönlüm,
Dost âleminin ettiği kem söz neme yetmez?
Vardır anacak bir gün olup ismimi elbet,
Bir servinin altında dolan göz neme yetmez?

Dün Zehra Hanım'la bu dizeleri seslendirdik, konser boyunca da düşündüm hayat ne kadar değişik tesadüflerle dolu diye. Ben beş yaşında onun kucağındayken birlikte fotoğrafımız olan bir adam, on sene evvel kaybettiğimiz bir adam, benim yaşımda çok az insanın tanıdığı bir adam, yüzlerce gece, yatarken kasedini dinlediğim bir adam, dün sahnede çok sevdiğim bir eserini söylediğim bir adam, hayat gerçekten enteresan tesadüflerle dolu.

Pazar, Aralık 05, 2010

Kız Kardeş


Hep bir kızım olsun isterdim , ahahahah yok yahu öyle deneysel bir giriş yapmayacağım. Bu sister kelimesi var ya İngilizcede kız kardeş anlamına gelen, bana nedense hep daha ufak olanı anlatmak için kullanılır gibi geliyor. Mesela Jane Hanım (15) ve Jesica Hanım (17) yaşlarında iki kız kardeş olsun, konu İngilizce ya o yüzden örnekler de anadili İngilizce olan dostlarımız. Misal bu Jane Hanım "I have a sister named Jesica" dedi mi benim aklıma maksimum 14 yaşında bir Jesica geliyor, halbuki dese ki "I am the sister of Jes" (samimiyet kısaltması) o zaman her şey tamam. Böyle iki anlama gelen kelimeleri sevmiyorum, kafam çok karışıyor.


Ayrıca ya bilogır ölmüş, ya benim bilog, ya da yaptığımız işler artık kimseye keyif vermiyor hatta ilgi dahi çekmiyor. Şu aşağıda paylaştığım iki videoyu iki sene önce paylaşsam en az 40-60 yorum gelirdi herhalde, haliyle izlenirdi de; şu an 10-20 kez ancak izlenmişler. Yorum ise nadiren karşılaşılan bir şey oldu artık camiada. Çok enteresan. Ben bilogırım diye böbürlenerek gezinen yeni nesil bilogır dostlar izle ve paylaş butonları dışında pek çözememişler olayı herhalde. Böyle de atarımı yaparım.

Türk Müziği Kulübü (BÜTMK) ile önümüzdeki Perşembe (9 Aralık) günü Cinuçen Tanrıkorur'u anma programı yapacağız. Koro olarak da 4 eserini söyleyeceğiz Cinuçen Bey'in. Ben bazı şahsi sebepler ve bağlantılardan ötürü eskiden beri sever dinlerdim ama toplasan, bu değerli ismi bilenlerin sayısı kaça ulaşır bugün okulda merak ediyorum. Neyse bu değerli müzik adamı kimmiş, neden anılırmış diye düşünen olursa Perşembe akşamı okula bekleriz. Zehra Hanım'la az daha, yaklaşık on dakikalık bir düet yapacaktık ama kısmet değilmiş, çok içimizde kaldı.


Bu ay konser programı çok yoğun, hatta bu hafta da çok yoğundu birini iptal ettik, az yoğun oldu. Sabancı Üniversitesi'nin Akustik Konseri'ni listeden çıkartmak durumunda kaldık. Yine de beş konser var önümüzde, üç Sakareller, bir Emir Bey bir de yukarıda belirttiğim koro konseri. Detayları için buraya tıklamanız yeterli. Ayrıca şu politka öğrencilerinin bu salak vikiliks'ten çektiği nedir, biz bunu hak edecek ne yaptık, ekstra sınavlar, paper'lar, bize de yazık yahu, insaf. Şu yazıdaki şarkıyı n'olur bir dinleyin, Nil İpek Hanım ne efsaneler yaratmış bir kendi kulaklarınızla duyun, şahit olun.

* Yazıdaki fotoğraflar da birbirinden garip, Nil İpek Hanım'ın arşivinden.