Çarşamba, Ağustos 08, 2012

Oysa Ben Sarılmak İstiyorum Hayata


Demişti şair bundan sanırım 4-5 yıl evvel yazdığı şiirinde. Çok beğenmiştim ve bunu bir müziğe oturtmaya çalışmıştım kendimce, böylece bir şiir olmanın yanı sıra bir şarkı da olmuştu Cennet Bahçesi. Aradan geçen yılların ardından geçen ay buluştuğumuzda şarkının başı ve ortasında ufak tefek değişikliklere gitmiş ve şarkıyı yeniden düzenlemiştik. Yine şaire düştü bu düzenlemeyi görüntülemek ve kayda geçmek. İşte böylece ortaya çıktı belki de ilk "normal şarkı" formundaki şarkımın bu yepyeni video'su, buyurun buradan dinleyin/izleyin:




Bu yazıda da bahsetmiştim o günden. Güzel bir gündü, hani olur ya bazen herkes aynı amaç doğrultusunda inanarak bir şeyler üretir, öyle bir gündü. Neyse hazır paragraf yapmışken yeni bir konuya geçelim. Alttaki yazıda Sertab Erener'e yönelttiğim olumsuz eleştiriler hâlâ vicdan azabı duymama sebep oluyor bir kaç gündür, albümü de tekrar tekrar dinledim. Fikirlerim çok da değişmedi açıkçası. Sanırım biz Klasik Müziği çok kaliteli icracılarından dinlemeye alıştırmışız kulaklarımızı, bu sebepledir ki bana vasat gelen bir Sertap Erener performansı nicelerine şahane geliyordur. Gırtlak, çarpmalar, nağmeler, bazı komalar, güftelerdeki bazı kelimeler olmamış gerçekten de. Bunun yanı sıra albümün eğitici ve ufuk açıcı yanından aşağıdaki yazıda bahsetmiştim, bir diğer güzel yanına değinmeyi unutmuşum. Kayıt tarzı çok hoşuma gitti, gerçekten doğal bir kayıt, olabildiğince az dokunulmuş gibi seslerin doğallığına, cesaret isteyen güzel bir hareket. Neyse albümün bir güzel yanını daha yazarak gönlümü biraz daha hafifletmiş durumdayım, bu gazla yeni bir paragrafa bile geçebilirim sanırım.


Merhaba ben yeni paragraf ve konum Regina Spektor. Eş dost bilir en sevdiğim müzik insanlarından biridir Regina Spektor, sadece müthiş sesi ve piyanistliği değildir beni kendisine bağlayan; müzikal dehası ve sözlere dikkat ettikçe fark edip etkilendiğim hikayeleri. Önceden de paylaşmışımdır muhakkak ama sizi öncelikle son albümünün klip şarkısıyla tanıştırayım. Şarkıya, klibe, hikayeye ayrı ayrı dikkat edin lütfen: All the Rowboats. 2012 tarihli ve "What We Saw from the Cheap Seats" şeklinde muhteşem bir isme sahip olan bu albümde beni bir diğer derinden etkileyen şarkı da Ballad of a Politician. Tamam belki şarkının adı benim için onu diğerlerinden bir adım öne zaten çıkartmıştı ancak yine müthiş bir müzik, sözler de eklenince bu güzel isme, derinden etkilenmemek ayıp olurdu gerçekten de. Başlamışken biraz daha devam mı etsem acaba Regina Spektor'den. haydi madem gelelim hanımefendinin 2009 çıkışlı "Far" albümüne. Blue Lips vardır misal, "the color of our planet from far far away" der. Machine vardır sonra aynı albümden, "hooked into machine" hissini en iyi şekilde yaşatan. Son olarak albümün insanı fena tokatlayan bir parçası da Genius Next Door'dur, bu parçayla ilgili bir şey söylemek gerçekten zor. Bundan evvel gelen albüm sanırım "Mary Ann Meets the Gravediggers and Other Short Stories by Regina Spektor". 2006 çıkışlı bu albümün eğer yanlış yorumlamıyorsam şöyle bir özelliği var ki bu albüm Regina Spektor'un kendi başına yayınlamadığı ilk albüm, bu sebeple de bundan evvelki albümlerinin bir derlemesi gibi biraz. 2002 çıkışlı "Songs" albümünde de olan Oedipus ile başlar misal bu albüm, dudağınıza dolanıverir "long live the king" naraları. Daha bu şarkının heyecanını üzerinizden atamadan Love Affair gelir ve der ki Regina Hanım "he was perfect except for the fact that he was an engineer" ve güldürüverir insanı. Tıpkı Love Affair gibi Pavlov's Daugter isimli şaheser de 2001 çıkışlı "11.11" albümünde yayınlanmıştır bu upuzun isimli albümden yıllar evvel. Ve iş bu Pavlov's Daughter benim en ama en sevdiğim Regina Spektor parçası olabilir. Son bir şarkı söyleyeyim ve bu paragrafı kapatayım, kalanını da bir zahmet siz keşvediverin. Son şarkımız da yanlışım yoksa 2006 çıkışlı "Begin to Hope" albümünden. Ne güzel değil mi albümün adı da. Şarkımız ise Lady, nedense bu şarkının Billie Holiday'a söylendiğine dair bir his var bir süredir içimde ama ne kadar altıncı hissim kuvvetlidir pek bilmiyorum, kısacası çok da sallamayayım. Yüzlerce kez dinledim ama bu şarkıyı sanırım, çok yüzlerce kez hem de. En az benim kadar Regina Spektor hayranı olduğundan şüphe duymadığım Gülş Hanım'a da buradan bir göz kırpıyor ve bu aşırı sevimli video ile bu konuyu kapatıyorum.

Onun dışında ne yapıyorum diye merak ederseniz iş arama sürecinde paramparça olan egomu tamir etmek için araba yarışı oynuyor, arkadaşlarla görüşüyor, annemle yürüyüşler yapıyorum. Oynadığım oyun da bir halta benzese içim yanmayacak Need for Speed Undercover. Arkadaş hiç mi bilgisayar için adam gibi araba simülasyonu üretilmiyor. İlla Play Station alıp Gran Tourismo mu oynamamız lazım keyifle araba sürmek için? Neyse oyun gerçekçi olmasa da hatta kendi tabiriyle "aciton-base" bir sürüş hissi verse de, yine de iyi oynuyorum da kendime güvenim geliyor. Yoksa halimiz nice olacak şu 24 yaşında, askerliğini tamamlamış, üniversite mezunu genç statümüzle.

2 yorum:

gülş dedi ki...

sevgili emir beyciğim, facebook üzerindeki notunuzla birlikte öyle aydınlandı öyle güzelleşti ki şu sabahım, çok özel teşekkürler ediyorum size. şarkı seçimleriniz muhteşem, daha da düşündükçe her bir şarkıyı ayrı ayrı yazası geliyor insanın ama ben tek bir ekleme yapmak arzusundayım, naçizane ismini bileğime de not düştüğüm aprés moi da sözleri ve özellikle son bölümüyle beni çok fena eden bir şarkısı piyanolu deli kadının. tekrardan aklınıza, ellerinize sağlık. sevgiler, saygılar, çiçekler, balonlar.

Emir Bey dedi ki...

gülş: sizin de aynı etkileyicilikte bir listeyi kolaylıkla yapabileceğinizi bildiğimden size bir not bıraktım. =) aprés moi de gerçekten çok fena, ama her şarkıyı yazası geliyor gerçekten insanın yazdıkça, sizin yüzünüzden şimdi tüm gün aprés moi dinleyeceğim ama bu hiç de kötü bir şey değil. =)