Çarşamba, Ocak 30, 2013

Panama


Öncelikle dün Orçun Bey'in paylaştığı, bu sayede benim de çok uzun zaman sonra tekrar denk geldiğim bir ilk Jon Lajoie video'sunu paylaşayım. Hepimizin günü güzel geçsin, seviyorum bu komiklik çizgisini, über beyinle über beyinsizlik arasındaki sınırda tam, izliyoruz: El Reklamı. Hahaha, uf gereksiz komik adam yahu. Bir de nereden aklıma geldi bilmiyorum sabah sabah ama şöyle güzel bir şarkı paylaşayım, iyice keyfimiz yerine gelsin: Dargın Değilim. Seren Hanım da pek güzel söyler bu şarkıyı, okulda dinlemiştim kendisinden, dinleyip etkilenmemek namümkün.


Şahsi müzikal haberlerimize geçelim hemen. Şubat ayı yoğun geçecek demiştik. Dunia aylık programını açıkladı, bunun üzerine ben de kendi etkinliğimizi oluşturdum, Şubat ayının ilk konserini (6 Şubat Çarşamba) Anadolu yakasında, Kadıköy'de hatta Barlar Sokağı'nda veriyor olmak gerçekten mutlu edici, hepinizi bekleriz, kadromuz daha tam belli değil, kesinleşsin onu da duyuracağım. Şubat ayının açıklanan diğer programlarına da şu sayfalardan ulaşabilirsiniz: Peyote, 60 m2. Zamanı yaklaşınca etkinliklerini oluşturup tekrar hatırlatırım zaten.

Dün güzel bir buluşma yaşadık bu arada. Umut Bey'e yaptığım "akşama işin yoksa karşıya gelsene" teklifi kabul edildi. Böylelikle güzel insanlar Umut Bey, Toros Bey, Nihan Hanım, Merve Hanımcığım hep beraber görüşmüş olduk. (Bir önceki cümlede geçen iki isme reklam yerleştirilmiştir.) Kadınlarımız bedava kahvenin dibine vuruken biz de çay içtik. Kadınlarımız, ah cefakâr kadınlarımız. Öhöm, ne diyorduk sohbetimizi ettik, içeceklerimizi yudumladık, derken Nihan Hanım kalktı -kendisiyle de ofis komşusu çıktık- ardından Murat Bey geldi -ki kendisi tanıdığım en doğalı komik insanlardan- biraz daha oturduk, sonra dükkan kafamıza kapanmadan kalktık. Anadolu yakası buluşmaları gerçekten daha keyifli oluyor yani ben bu yakada oturuyorum diye demiyorum ama daha iyi, daha samimi, daha kaos'suz. (iyi bir kaos gelsin hepinize) Çırpındığım bu kaosta ne işim var bilirsin. Bugün eşin dostun paylaşımıyla denk gelip sabah sabah beni mutlu eden bir siteyi göstereyim size de. Gereksizlik üzerine kurulu! Buradan buyurun. Bir de güzel fallar var bana haydi hayırlısı diyoruz, haydi li li li li diyoruz.



Bu arada dün yazdığım 1001. yazının ardından geçmişe doğru bir yolculuk yapmaya başladım kendimle yüzleşmek adına ve boş vakitlerimde blog'umun tüm arşivini bir tur daha okumaya çalışacağım. Tabi ki dil bilgisi hatalarını daha bol tutmuşum geçmişte, neyse ki şimdi vakti oldukça annem okuyor yazıları, hatalarımı düzeltmem için söylüyor bana. Neyse bu geçmişe yapılan yolculuklarda sadece kendimden ibret almıyorum ibretlik bulduğum yazıları, fotoğrafları da tekrar buradan ya da diğer mecralardan paylaşmayı düşünüyorum. Misal içimdeki sevimli Kemalist'e buradan ulaşabilirsiniz, açken yazdıysam tabi aş aş aş demem normal. Bir de o dönemde yorumlaştığımız ve (inanılmaz ama gerçek) bencileyin hâlâ yazan ancak bağımız kopmuş olan blogger'ların izini sürüyorum. Bulacağım onları! Bir de bıraksalar twitter'da fenomen olacağım ama bırakmıyorlar, hayır düşünüyorum benim fenomen olmam kimin çıkarlarına ters diye, aklıma Panama dışında bir seçenek gelmiyor, yoksa?! Akşam da Genç Osman konseri varmış bu arada.

Hiç yorum yok: