Pazartesi, Şubat 11, 2013

Çarşamba Peyote'si


Cuma gecesi pek güzel başladı, buluşmalar, dertleşmeler derken bir bakmışız Tomatito konserine gelmişiz. Diyecek bir şey yok, Tomatio artı bir gitarist daha artı iki solist artı bir perküsyoncu artı bir dansçıdan müteşekkil kadro bizi defalarca tokatladı. Öyle keyifli tokatlar yedik ki onlar vurdukça öbür yanağımızı döndük. Şimdiki hedeflerim bir Paco de Lucia, bir de Vicente Amigo konserine gitmek. Böylelikle tehlikeli gitaristler klasörünü kapatmak. Kendi adıma ve dostlarım adına Korcan Bey'e teşekkür ediyorum, bize bu önemli etkinlikte yer ayırdığı için. Konserin ardından yollarımız kesiştiği için Hazal Hanım ve ahbabıyla atladık aynı taksiye bir diğer maceraya doğru yola çıktık. Kalan maceranın büyükçe bir kısmı çöpe gittiği için buraya yazıp bir tur daha sinirlenmek istemiyorum. Dönüp bakınca Yiğit Bey'le ve oyuncu arkadaşlarla keyifle geçirdiğimiz vakitleri ve kazandığımız yüksek hızlı kayıt deneyimini artı hanemize yazıyorum. Sırf Rafidel'in ne olduğunu öğrenmem açısından bile değerliydi o geçen vakitler. Böylelikle cumayı cumartesiye nasıl bağladığımı anlamadığım gibi cumartesiyi de pazara ne ara bağladım farkına pek varmadım.


Pazar günü uzunca bir aradan sonra İdil Hanım'la buluştuk öğlen kahvesi için, görüşmediğimiz dev süreçte neler yaptığımızı özet geçtik birbirimize, update olduktan sonra Merve Hanım da geldi bize katıldı, biraz daha oturup ayrıldık, Merve Hanım'la hediyeleştik, sonra hediyelerimizi deneştik, akşam kendisini kandırıp bize yemeğe götürdüm, sonra işte can sıkıcı telefon görüşmeleri yaşayarak cuma gecemin ve cumartesi günümün bir kısmını çöpe attığımı fark ettim, hem de benim için iyi olan bir sonuç varken ortada, hatta koşulları ve üretim hızımızı düşününce bir mucize yaratılmışken! Neyse demek din gibi mucizeler de göreceliymiş ve herhangi bir konuda bilgisi olmayan bir insanı o konuda ağzınızla kuş tutarak etkileyemezmişsiniz, şayet patronluk taslayıp, küstahlık yapmıyorsanız. Dediğim gibi daha fazla sinirlenmeye gerek yok, o yüzden bu konuyu burada kapatacağım. Akşama Annemin Cinayet Listesi'nin galası var Kenter Tiyatrosu'nda Merve Hanım'la oraya gideceğiz, bir kaç dostumuz daha gelecek, ilgisini çeken herkesi de misafirim olarak götürebilirim, bana ulaşmanız kâfi. Oyun 20:30'da. Neyse tatsız bir yazı oldu ve tatsız bir hafta başlangıcı oldu, bu tatsızlıkta tabi ki burun tıkanıklığımın da katkısı büyük. Her neyse bu hafta yoğun, bu gün gala, yarın prova, çarşamba konser, perşembeyi bilmiyorum, cuma ev buluşması, cumartesi yemek derken olaylar olaylar! Yine kafayı kaldıracak vakit olmayacak.


Neyse haftanın highlights'ını (hell yeah man!) çarşamba akşamı gerçekleşecek olan Emir Bey konseri ve perşembe günü yayınlarız diye planladığımız Toz'un kaydının paylaşılması oluşturacak benim açımdan. Çarşamba akşamı, sevdiğimizden defalarca bahsettiğimiz seslerden Kâmuran Kolçak'ı sahnemizde konuk edeceğiz, 3-4 şarkı beraber söyleyeceğiz diye planlıyoruz, Nil İpek Hanım'a ve bana fazladan verem points getireceğine inanıyoruz. Ayrıca Emir Bey olarak ilk Peyote konserimiz olacak bu, which is kind of important. Yazımı geçen hafta gördüğüm şu dram dolu haberi paylaşmadan bitirmeyeyim: "Emeğiniz emanetimizdir." Utanır insan şu cümleyi yazarken. Gelin tatsızlıkları unutalım diyor ve şu dağıtan haberle yazımı noktalıyorum.

2 yorum:

operadaki fantom dedi ki...

Vay cano neler olmuş. İki dakka İzmir'e gidelim dedik hemen sıkıntılar bunaltılar.

Hayır sonra bir de dayağı hep ben yiyorum.

Emir Bey dedi ki...

Fantom: İnsan sevdiğini dövermiş. =)