Pazartesi, Şubat 18, 2013

Dayan


Geçtiğimiz cuma adeta bitmeyen gün yapmışlardı. İşten çıktım ve Emir Efendi'nin daveti üzerine bir zamanlar kısa bir dönem staj da yaptığım Tribal DDB'nin haftanın sonu partisine uğradım. Müzikler, insanlar çılgın atıyor, tam bir cuma akşamı iş çıkışı. Emir Efendi'yi görmeye gittiğim bu ortamda yıllar yıllar sonra Melis Hanım ve Ediz Bey'i de görüp aşırı mutlu oldum! Orada bir süre takıldık, danslar ve sohbetler ettik. Ardından çıktık önce bir şeyler atıştırdık, geçtiğmiz haftanın 3. Nizam beslenmesiydi bu ve hiç birinden pişman değilim. İlki Merve Hanım'la Harbiye'de Pazartesi günü, ikincisi ve üçüncüsü sırasıyla Nil İpek Hanım ve Enis Ağabey'le Çarşamba günü ve Emir Efendi ve Ediz Bey'le Cuma günü Nevizade'de gerçekleşti. Neyse Peyote'de ufak 1-2 işim vardı konserin ses kayıtlarıyla falan ilgili, onları bir hallettik, sonra da Ghetto'da gerçekleşen Baba Zula konserine uğradık, Melike Hanım'ı bir de Baba Zula sahnesinde dinlemiş olduk böylece. Ardından Urban'da bir miktar oturduk, sonrasında Emir Efendi'ye geldik, Koridor ve Marmaris Büfe aktarmalı. Dahi inanılmaz olanı neydi peki biliyor musunuz? Eve vardığımızda saat daha 01:00 bile değildi. Hakikaten bitmeyen cuma yapmışlar! Bunca iş yaptıktan sonra biz 04:00 olmasını bekliyorduk. Evde de biraz sohbet, biraz müzik dinleme, biraz da Tabu derken ev sahibimizin sızması üzerine bizler de olaysız dağıldık. Bu arada bize katılan Gültuğ Hanım'la görüşmüş ve Urban'dan beri beraber olduğumuz Çağdaş Bey'le de tanışmış olduğuma pek memnun oldum.


Sonraki gün mesaim vardı tabi her cumartesi olduğu gibi, akşamında da Merve Hanım ve ailesinin genç kuşağıyla keyifli bir yemek yedik. Biraz geç kaldım ama suçlu değildim bu konuda. Pazar günü de yüksek tempoda başladı, özlediğim bir ev kahvaltısının ardından kulüp toplantımıza gittik, kabine ziyareti falan derken, biraz sarktı tabi toplantı, ardından annemleri alıp gidecekleri yere bırakıp ben de Merve Hanım'la buluşmak üzere Cadde'ye doğru yola çıktım, D&R'da işlerim vardı. Annem kovalamasın diye planladığım tüm CD'leri aynı anda değil teker teker almaya karar verdim, burdan bu satırları muhtemelen okuyacak olan anneme en derin sevgi ve saygılarımı iletiyorum. Hoş aldığım CD'leri arabada unuttuğum için bugün dinleyemedim metrobüste ama olsun. Bu hafta metrobüs beni bekler daha. Cadde'de oturacak yer bulamadık, inanılmaz da bir soğuk vardı, Merve Hanım'a geçip bir çay içip yine olaysız dağıldık. Annemi aldım eve giderken planda olan değişiklik üzerine, kendisini eve bırakarak Kadıköy'e sürdüm. Melike Hanım ve Egecan Bey'i gördüm, kısa da olsa pek güzel sohbetler edildi ve bu hafta sonu belki de 7. kez olaysız dağıldık. O kadar bir çırpıda bitiyor ki hafta sonu; insanın, çalınan şarkının konserin son şarkısı olduğunu öğrendiği andaki gibi "AAAaaaaa!" diyesi geliyor. Bu arada aldığım 2 albümden ilki olan Replikas'ın Zerre'sini (2005/Doublemoon) arabada bir tam tur dinledim, size şu kadarını diyorum: "Ateşte yanan şeytanı def et!"


Gelelim haberlerle ilgili bölüme öncelikle dostumuz Ceren Hanım'ın Annemin Cinayet Listesi haberinden bahsedelim. Kendisi iyi yazan bir insan gerçekten, bazı cümlelerdeki titizlik "maşallah" dedirtici. Bana da pek güzel iltifat etmiş yazısının sonunda, milmersi. Buyurun buradan. İkinci haberimiz de Damla Hanım'ın bir haberi. "Bu papa neden bıraktı katolik dünyasını arkadaş?" diye düşünenlere ortadaki pek çok teoriden üç tane güçlüsünü sunmuş. Halbuki ben rüzgarla birlikte sürekli ağzına giren yakalığı yüzünden dayanamayıp istifa ettiğini düşünenlerdenim. Bir de bugün NTV'de denk gelip "sıra dışı" bulduğum haberler var. Birincisi genelevlerle ilgili bir vatandaşın buyruklarını anlatıyor, ikincisi senelerin efsanesini yalanlıyor, üçüncüsü de cânım İskandinav diyarlarından birinde geçen bir minimalizm baş yapıtı. Bir de şöyle fotoğraflarımız var pek güzel. "Haberlerle Devri Alem" köşemizi de tamamladıktan sonra gelelim müzik satırına. Toz sanırım dinleneceği kadar dinlendi, insanlar ya soundcloud'dan korkuyorlar, ya da bizim şarkıyı beğenmediler tam emin değilim, bir paylaşımsızlık oldu ama hayırlısı, gönüller bir olsun, ahahah. Çok ara vermeden yenisine girişmek lazım. Oldu olacak bir de iyi pazartesiler dileyim tam olsun. Bir de bu aralar bizim yakışıklı Bero'yu daha çok alır oldum yanıma, içinde siyah beyaz vardı yanlış hatırlamıyorsam ama hayırlısı bakalım, az kare kalmış olmalı diye düşünüyorum, bir de Neslin Hanım'ın pazar günü toplantı çıkışı çektiği şu pek sevimli pozu paylaşayım istedim, yamuk kravatım ve ben; hatta yıllar sonra blogger profil resmimi de değiştirsem mi dedirtti. Evet ne demiştik, iyi pazartesiler!

Hiç yorum yok: