Perşembe, Ağustos 30, 2007

Gözlüğü Takarım Şeklimi Yaparım

Yazın ortasında şayet hâlâ bu adamın çıkışına gidiyorsam Allah bana ve cümlemize akıl fikir versin, mekanımız yine pek değişmedi çaycımızda oturduk, hayır anlamadığım şey Canberk Bey' i o bıyıkla okula nasıl aldıklarıydı.
İstiklal' de turlayanlar arasında bir Emre Bey ve ben eksiktik zaten, bizde oyalanmak için turladık, sonra genç yetenek Hazal Hanım geldi, kötü genç rolündeki arkadaşı Enis Bey ile (halbuki pek de iyi bir genç) gidip bir şeyler yedik, Canberk Bey ve Serkan Bey de kısa aralıklarla bizlere katıldı.
Sonra Serkan Bey' in biri kaptan pilot biri de piyanist müzisyen iki değerli arkadaşıyla tanıştım, içimden belki de ilk kez net olarak 7 - 8 sene erken doğsaydım, yaşadığım kuşağı ve dönemin yaşamını daha mı çok benimserdim acaba sorusu geçti.

Gün boyunca, iki oyuncu (hem de ana karakter), bir karikatürist, bir bas gitarist, bir avukat / emlakçı / pilot / lord, bir kaptan pilot, bir de piyanist ile vakit geçirdim, dua etmek lazım azcık bize de bir şeyler bulaşsın diye.

Sizlere bugünden itibaren her yazımda o günkü sırasıyla Altunizade konserimizden bir şarkı kaydı koyacağım, youtube a koyduğumuza bakmayın, ses kaliteli olsun diye sabit kamerayla uzaktan çektik, o nedenle izlenecek bir yanı yok, sadece dinlemeniz kâfi.


* Haydi bakalım hayırlısı, ilk konser kaydımız içinde değerli kameramanlarımızın gözlerinden öpüyorum. Bir de benim Emir, grubun adının Emir Bey olduğunu unutmuyoruz. Memnun oldum tanıştığımıza. =)

Salı, Ağustos 28, 2007

Ah Birisi Yardım Etse de Ortalansın Diye Uzun Uzun Başlık Atmasam*

Efendime söyleyeyim diye girip saatlerdir bir şey anlatıyormuşum imajı yarattım evet, bunu yaptım ama sorun bakalım neden yaptım, çünkü değerli Eray Bey ile saatlerce sohbet ettik hatta hoş sohbet ettik. Kendisiyle hava muhalefeti -muhalefet partisi gibi bir şey olsa gerek- nedeniyle nerde buluşacağımızı belirlerken zorlandık ama sonra bir baktım hava güzel, hava güzelse ben Danışman' dan başka yere gider miyim? Haaaayıııır dediğinizi duyar gibi oldum, demediniz mi, hayır beni andı o zaman. Bu sohbetten alınan dersler :

* Zaman her şeyin ilacıdır, unutma özelliği olmayan bir insan yaşmasa daha mı iyidir ne.
* Arkadaşlar, özellikle dostlar veya dostluk yolunda ilerleyen arkadaşlar da en az zaman kadar her şeye ilaç olabilirler.
* İleriki hayatta hobilerimize sefa içinde devam etmek için birikim yapmak, meslek edinmek gerekmektedir, hobilerin yolu daha açıksa, harcanmamak gerekmektedir.

Bunların dışında Eray Bey, bana pek değer verdiğim (çünkü ilk kayıtlarımızdan olan) konser kaydı cd mizi verdi. Pek sevinçliyim çünkü ses kalitesi işimizi görücek gibi. Fena da olmamış tabi hatasız kul olmaz ama, beni hatamla da seveceğinize dair sarsılmaz bir imanım var. Ayça Hanım' ın verdiği konser kaydını o zaman zarfında dvd player ım olmadığı için Alper Bey' e (kanuni) vermiştim, hâlâ izlemedim ben ama o da güzelmiş anladığım kadarıyla. Teşekkürler Ayça Hanım !

Nasipse bir tanıtım cd si hazırlayacağız, Emir Bey grubumuz için, ne bileyim ilerde demo istendiği zaman bir adım ilersini sunmak fena olmaz, biraz daha geniş bir kitleye de ulaşmak lazım tabi, kaliteli tanıtım şart. Baktım olmuyor, siyasete girerim. Ahahahzuahuzha. =)

Tekrar ediyorum Emir Bey ben ve orkestramın toplam adıdır !

* Otobüste telefonu çalan adam muhtemelen nerdesin diye soran (herkes telefonu nerdesin diye açar bunu benim kadar siz de yapıyorsunuz inkâr çözüm değil) karşıdaki konuşmacıya orta kapıdayım deseydi şayet gülmekten ölürdüm herhalde, denk gelirsem ben diyeyim bari.

* Otobüste uyuklayan ve sert virajlarda yana savrularak uyanan insanlar her zaman çok hoşuma gitmiştir, ikinci uykuya dalışlarında genelde ilk iş olarak kendilerini sağlama alırlar, birisi uyanmasa da çuval gibi düşse koltuktan pek komik olabilir, ama bunun komik olduğunu düşünmek de ayıp olabilir, paradokslar içersinde yapayalnızım.

* Paradoksu cümle içinde doğru yerde mi kullandım tam emin değilim, eski hocalardan birisi sanki paradokslar yüklemden önce gelir demişti gibi hatırlıyorum, dememiş de olabilir.

* Otobüste yanyana oturduğunuz insanla diyaloğa girmiyorsanız bugün geliştirdiğim ama henüz denemediğim şu yöntemi hizmete sunuyorum :

Kolunuz ile yandakine dürtün sonra da
"Pardon" deyin,
"Mühim değil" cevabını alın,
1. Yol : "Mühim olmaz olur mu ! Kol bu en önemli organ." cevabını verin.
2. Yol : "Ne denli mühim olduğunu ölçmek istemiştim sadece." deyiverin.
3. Yol : "Tamam o zaman." deyip, kolunuzu sürtmeye devam edin.

* Misal otobüste köprüyü geçiyorsunuz, bu tip manzaralarda insan sadece tek yöne bakmakla yetinmeyip hem sağdan hem soldan boğazı izlemeye meyilli bir canlı olduğu için, ister istemez yanındakinin "ay meni kesiyor galiba şu yahşi delikanlı" şeklindeki -yanınızdaki muhtemelen Azeri- düşüncesine maruz kalıp ister istemez bahsi geçen kişinin kendine güvenini kabartıyor tabiri caizse burnunu kaldırıyorsunuz. Halbuki tek isteğiniz yanınızdakiyle aynı yönde bulunan denizi izlemek. "Sana mı bakacağım bre zındık !"

* Evet otbüse bindim bugün !

* Başlıktaki yıldızı açıklamayı unuttum, çok ciddiyim ki şayet o başlığı sola bitişik değil de ortalayıp yazma formülü varsa da söylemiyorsanız çok kırılacağım, şayet yoksa, bilogır a bir mail atayım da onu da düşünsünler, her şeyi ben mi düşüneceğim ayol ?!

Cuma, Ağustos 24, 2007

Evdeyim, Yazıyorum.

* Activia işine girdim gençler, yok yok öyle bir bağırsak problemim yok ama reklamda söylediği gibi her akşam düzenli bir tane çalıyorum dolaptan. Kayısılısı ne denli güzel öyle, valla tıp ilerlemiş hakikaten. Bakalım beklenmedik bir sonuç ile karşılaşırsam doktora ve size başvuracağım tekrar.

* "Marulu iyice yıkamak kadar mühim olan az şey olduğunu salatadan salyangoz çıkınca anlar insan" şeklinde bir atasözü yaptım bugün. İlerde çocuğunuz falan olunca söylersiniz.

* İnsanın ne denli kaliteli bir yemek yapacağını anlamak için pilav lezzetine bakmak yeterlidir. Şayet buna bakmak yeterli ise annemi, lezzet durağı ilan etmem kaçınılmazdır. Bu sadece benim fikrim değil, genel geçer kabul edilecek kadar çok insanın deneyimiyle sabitlenmiştir.

* Yiv pek şirin bir kelime.* Aklıma bir ton şey gelmişti yazayım diye, yine not almadım ama ne de olsa evdeyim üstelik tatildeyim, aklıma geldikçe yazarım artık. Deryik modunda yazmak istiyorum bu aralar. Evet evet !

* Konserdeki tone master (tamamen sallayarak iç güdüsel yazdım) biraz dj olmak isteyip olamamıştı muhtemelen. Bu hevesini benim sesime yerli yersiz yankı (ama abartılı dercede) vererek bastırdı bir miktar dün. Şöyle örnekliyeyim :

Yüreğim kanlı paslı hançer (kanlı paslı hançer)
Gecemi rüyarı böler (rüyaları böler)

* Neyse fotoğraf bulursam konseri sonra yazacağım.

* =)

NOT : Her daim msn fotoğrafı koyan insanlara özenirdim, sonunda bana da koymak nasip oldu. Sana koymak kime nasip oldu diyenlere çok denli terbiyesizleşmeyin emi derim.

Yurtdışlarından Sobelendik Ne Zamandır Sobelenmiyorduk

Ah ah ne güzel yüzümü bilok camiasından sildirmiştim diye sevinirken bir de baktım ki Çuçu Hanım beni sobelemiş, yalan itirafları hususunda bakalım biz de düşünelim ne denli yalancıymışız. Bu arada Çuçu Hanım' ın bilokunu bir yandan açık bıraktım çünkü pek hoş şarkılar çalıyor, ki normalde çok rahatsız eder beni şarkı çalan biloklar, ama bugün bilgisayarın sesi çok kısıktı o yüzden korkmadım ve akabinde sinirlenmedim.

Aklıma ilk gelenler okula arabayla gittiğim nadir zamanlarda, otoparka girmek için kapıdaki insanlara saçmalamam. Misal "Müzik çalışmam var bagajda da gitar ve anfi, çok ağır oldukları için arabayla geldim zaten yoksa bu trafikte araba mı çekilir." Genelde bunu dediğimde bagajda gitar falan olmaz, olsa da klasik gitar olur anfi gerektirmez, her hâlükarda klasik gitar gerçekten en hafif enstürmanlardandır kılıfı sert olmadıktan sonra.

Genelde birilerinden araba almak gerektiğinde, şuracığa kadar gideceğiz diye alıp, sonra baya şuraya buraya gitmek gibi kötü bir huyum vardır, ama benzin azalırsa doldurulur, o denli büyük farklar yaratılmaz. Arabayı çok efendi kullanırım diye güven dolu gülücükler saçıp üzerinize afiyet apaçilik yaptığım çok olmuştur.

Bir de İstanbul Radyosu' nun Harbiye' deki binasının otoparkı, şununla görüşecektim, bununla konuşacaktım, zaten korodayım gibisinden bahanelerle çok kez kullanmış, araba oraya park edildikten sonra güvenliğe görünmeden Taksim yönüne veya Açık Hava Tiyatrosu yönüne seyirtilinmiştir.

Şu noktada da anladım ki hayatımdan arabayı çıkarırsak -ki zaten benim şahsi arabam değil kendisi ailemizin arabası- çok tertemiz mis gibi bir insan olabilirim her an.

Konser de hoş geçti bu arada, benim için oldukça da yeterli bir kalabalığa çaldık ama bunun ayrıntılarını elime bir kaç fotoğraf geçtikten sonra yazacağım. Kamerasıyla tek başına geldiği için Ayça Hanım' a ne desek nasıl teşekkür etsek azdır. Ayrıca Eray Bey' de baştan sona çekti sağolsunlar. Bizi kırmayıp o da tek başına gelmiş üstelik. Ayrıntılar yakında, elinizdeki fotoğrafları mailime bekliyorum arkadaşar.

Salı, Ağustos 21, 2007

Papyon Otoparkı' na Nasıl Gelirsiniz ? Sakın Korkmayın Çok Kolay ve Merkezi !

Çok Önemli Not : Bu Papyon Otoparkı dediğimiz yer bölge halkı tarafından "açık oto pazarı" olarak tanınıyor, şayet; otobüse, dolmuşa, taksiye, eczaneye sorarsanız bu şekilde sorun, kime sorsanız gösterir, Capitol ne denli tanımış bir yerse burası da bir o kadar tanınmış.Şimdi efendim, uyduda çalışan yakın arkaşlarımdan aldığım bir iki fotoğraf sayesinde size Altunizade' deki konsere nasıl gelebileceğinizi anlatacağım. Şimdi yukardaki haritada Boğaziçi Köprüsü' nün çıkışı' nı görüyorsunuz. Öncelikle karşıdan gelenler için anlatacağım. Şimdi sarı noktalar karşıdan gelen değerli gençlerimizi yönlendirmek içindir. Şimdi efendim gişelerden geçtikten sonra, ki şahsi önerim OGS kullanmanızdır, dümdüz devam ediyorsunuz orta şeritten. Hemen sağ tarafta bir Üsküdar çıkışı görüp umursamadan devam ediyorsunuz, sonra bir sapak daha görüyorsunuz Altunizade, Bağlarbaşı, Üsküdar yazan bu sapağa sapmıyorsunuz ama sağ şeride geçip pür dikkat gitmeye başlıyorsunuz, sonra sağa sinyalinizi veriyor ve yolun altından geçtikten sonra sağa sapıyorsunuz. Bu sapak muhtemelen Çamlıca diye gösterilmiştir. Bu sapak sizi saniyeler önce altından geçtiğiniz yolun üstüne çıkarıyor. Bu andan itibaren karşınıza çıkan Çamlıca tabelalarını takip ediyorsunuz ve iki tarafı ağaçlı dümdüz bir yola giriyorsunuz. Bir miktar düz gittikten sonra sola yaklaşıp sinyal veriyorsunuz ve U dönüş gibi bir dönüş ile geldiğinizle paralel fakat zıt yöne akan bir yola giriyorsunuz, bu yola girdiğiniz anda sanırım sağ tarafınızda kalan yer Papyon Otoparkı oluyor. Alttaki harita, sarı çizgilerle tam olarak bu yolu tarif ediyor.
Şayet özel otomobil ile gelmeyecekseniz nasıl gelmelisiniz sorusuna yanıt olarak, Kadıköy, Üsküdar ve Avrupa' dan (mesela Frankfurt) gelebileceğiniz en yakın yere toplu taşıma sistemini anlatıyorum. En yukardaki haritada kırmızı ile gelen yol Üsküdar' dan, yeşil ile gelen yol Kadıköy' den gelen yoldur. Açık mavi ise Anadolu' nun içlerinden Boğaziçi Köprüsü yönünde gelenler içindir. Üsküdar' dan gelmek için, motor iskelelerinin yanındaki otobüs durağından 1A kodlu ücretsiz otobüslere binmenizi tavsiye edeceğim, normalde etmem ama şu durumda en avantajlıları onlar ve bu otobüsün son durağında indiğiniz yer otoparkın tam karşısında yolun Çamlıca' ya giden yönündeki bir noktadır. Burdan aradaki park / orman gibi kısmı geçip konser alanına gelebilirsiniz. Kadıköy' den ise tüm karşıya geçen otobüsler ve onların dışında Capitol' den geçen otobüslerle (rıhtımdaki duraktan kalkanların bir çoğu Capitol' den geçer) Capitol' ün önüne gelmek akabinde taksiye binmek mantıklı olacaktır. Yol maksimum 5 dakika sürer taksiyle. Ayrıca hem Kadıköy' den hem Üsküdar' dan kalkıp Bağlarbaşı' ndan (Capitol' ün bir durak yanı) geçen sarı dolmuşlar da mevcuttur. Sonrası yine taksiyledir. Karşıdan karayoluyla gelenler içinse üzerinde Kadıköy yazan her otobüs Bağlarbaşı durağından geçer, bu duraktan ya taksi ya da 1A aktarması yaparak gerekli mekâna gelinebilir.
O kadar güzel anlattım ve haritaladım ki artık ben anlamadım demeniz ayıp olacak, anlamadım da gelemedim bahanesi ise külliyen yalan olacaktır. Size bir tek evden çıkmak kalıyor yahu. Şu en alttaki fotoğraftaki kavşakta II, III ve IV nolu oktan sonra en sağa girip tekrar köprüye çıkmamaya ya da en soldan gidip ikinci köprü yoluna girmemeye dikkat edin. Akşama doğru ben bir keşif gezisine çıkacağım yinede, herhangi bir yanlışım varsa düzeltirim, olay mahalini kolaçan edeceğim. Bakalım ses sistemine, şenlik alanına, seyircilere değil mi ama. Hâlâ kameraman açığımız var bir el atın da çözelim hep beraber.

Pazar, Ağustos 19, 2007

Altın Yaldızlı Konser Davetiyesi - Küresel Isınmaya Karşı Otogaz Karnavalı

Ayda yılda bir konser veren bir şahsiyet (orkestramız için de geçerli bu) olarak, size sizin kadar benim de şaşırdığım 23 Ağustos Altunizade Papyon Otoparkı konserim ile ilgili bilgi vereceğim. Eminim ki karnavalın ismi benim kadar sizin de hoşunuza gitmiş, benim kadar sizi de güldürmüştür ama, küresel ısınmaya karşı benzin yerine LPG kullanımını teşvik etme amaçlı oldğunu öğrenince, daha normal geldi bu isim kulağıma. Hoş açık konuşmak gerekirse benzin kullanımına yönelten bir karnaval olsaydı da işin ucunda yine Feridun Düzağaç olsaydı fikrim değişmezdi sanırım. Neyse ulvi bir amaç olması hepimizin gönlünü ferahlatıyor sonuçta. Efendi olalım. Kasrnavalın diğer etkinlikleri ile ilgili ayrıntılı bilgiyi ve amacını tam olarak burdan öğrenebilirsiniz. 20 ile 24 Ağustos arasında devam edecek karnavalda her gece bir ünlü sanatçının konseri de olacak. Bu konserler ücretsiz olup, birbirinden kaliteli alt gruplara da ev sahipliği yapacaklar. Bakınız Jukebox. Neticeye gelirsek perşembe günü saat 21.30' da sahne olacak Feridun Düzağaç' tan önce biz de Emir Bey projemizle saat 20.00 gibi sahne alacağız. Her ihtimale karşı rica ediyorum gelecek olanlar 19.00 gibi orda olsunlar hem bu veisleyle görüşmüş de oluruz bir yarım saat konser öncesi, beni ve orkestra arkadaşlarımı -45 kişilik orkestramla sahne alacağım için- motive edersiniz.

Konserle ilgili bilgiler :

Orkestra elemanlarımız :

Kanun : Alper Akaryıldız -tam sahne ismi-
Ritm : Emir Yargın
Gitar ve Vokal : Ben

Yok yok sandığınız gibi 3 kişi az değil, yaptığımız tarza göre orkestramız zengin bile.

Repertuar :

Rüzgar
Yandım
Yedikule
Masum Günahlar
Zor
Yerine Sevemem
Hatıralar
Cesaretin Var mı Aşka
Her Şeyi Yak
Dön Bebeğim

Repertuarımız tam olarak doksanlar oldu, bu yüzden Okan Bey' i hususi davet ediyorum. Üstelik farkettiyseniz yine, insanların içini hüzün dolduracak, insanları acıların çocuğu bakışlarına büründürecek şarkılar seçtik. Yanınıza jiletinizi, ne bileyim rakınızı hatta eski kız arkadaşını erkek arkadaşınızı, bir ilmek ipinizi alın öyle gelin. Ölümlü dünya.

Bu arada bir alttaki yazıda belirtmiştim, hakikaten kendini konser fotoğrafçılığına adayacak bir arkadaş, ayrıca ayaklıklı bir kamera ve ayaklı bir kameramana ihtiyacımız var, parası neyse veriririz, konserlerimize tüm halkımız davetlidir, ben yine güzel şeyler hissediyorum bu konsere dair. Haydi bakalım hayırlısı.

NOT : Emir Bey, bundan böyle bu müzik grubumuzun ismidir, rica ediyorum bana sadece Emir deyin. Vaktiyle kullanıcı adı olarak Bey lâkabını da almıştım ama arkadaşlarım dahi bana ismimle hitap etmez oldu, yapmayın etmeyin, çok yalnızım.

NOT 2 : Hayatımda ilk kez bir konserde Tarkan' dan bir parça söyleyeceğim için çok heyecanlıyım.

NOT 3 : En sevdiğim müzisyenin altında çalmak çok daha heyecan verici sanırsam.

NOT 4 : Not yazmayalı çok olmuş, not vermeyeli de bir o kadar olmuştur, Kemal Bey' e 5, Ayşe Hanım' a ise BC veriyorum. Not yazmaya başlayınca duramıyor insan saçmalıyor demek.

Salı, Ağustos 07, 2007

İzmir' in Kavakları

Şimdi okulu bitirdikten sonra, buralar bana dar anam, dayanamam adlı yeni bestemi mırıldanıp yola koyulmak lazım diye fırladım hemen. Final arifesinde odamda annem tarafından çıkarılmış mayom ve plaj havlumla karşılaşmak beni çok duygulandırmakla kalmamış, gençliğime de götürmüştü. Şimdilik İzmir' deyim efendiler, (bu efendileri sesleniş kelimesi olarak çok beğendim Atatürk' ü bir kez daha takdir ettim hem beyefendi hem de hanımefendiyi karşılayabiliyor, hangimiz beyaz Türk değiliz ki zaten) burdan da nasipse yarın yola koyulup bir iki günlük Korkuteli ziyaretinin ardından Antalya' ya, kuvvetle muhtemel Orçay Han' a varacağım. Gönül istiyor ki güzel haberlerden güzel haberlere koşayım, şansım gökyüzünde Gwaihir yeryüzünde Gölgeyele misali son sürat yardımcım olsun her işimde. Bakarsınız Tey Tey Turizm ile bir iki gün tatil keyfi de yaşar, Eray Bey ve Okan Bey' i de görürüz. Şimdilik planlar bunlar, memleketten istedikleriniz varsa ufak tefek listeler yapıp 3407' ye mesaj atın. Bakalım ne oluyor hep beraber görelim. Bir de gelirken dikkat ettim yolda kamyon şoförleri karşıdan gelirken (otobüs şoförleri için de geçerli) koltukları amortisörlü olduğu için her daim hafiften zıplayarak geliyor bu da bana yöresel figürlerimizi hatırlatıyor. Eğleniyorum kendi çapımda, bir bakın kamyonculara falan oturdukları yerde çayda çıra oynuyorlar mübarek. Benim yiğenlerim var ! Fotolarla dönünce vuuuuh diyeceksiniz.

Pazar, Ağustos 05, 2007

Fâslı Şahane / Fasl - ı Şâhâne

Yaz okulu dediğin aslında böyle bir şey. Zaten yaz okulunun sitesinde de öyle güzel fotoğraflar var ki insanın inanası geliyor, yok efendim havuzda yüzenler yok süper eğlenceli sporlar yapıp terlemeyenler. Fakat aslında pek de öyle değil, şahsen ben üç ders aldıktan hemen sonra Serdar Ortaç' tan "...bence bu asrın hatası olur..." açıklaması geldi. Neyse kibar bir insanım polemiğe girmedim. Math106 ve Ec102' nin finalleri bitti çok şükür geriye bir Mikro kaldı, onu da hallederiz şeklinde bir güven var üzerimde. Değerli ve eğlenceli hocamız Genco Fas' ın da teşviğiyle cumartesi akşamına bir organizasyon yapalım demiştik. Biraz Nevizade biraz dans. Nitekim yaptık da.
Alttaki yazıda siteye girip baktıysanız müthiş bir duyuru göreceksiniz, Asistanımız Bora Bey' in de bu vesileyle nice eğlenceli bir insan olduğunu anladık. Son ps' e gitmiştim sadece, ama bilsem bu denli iyi bir anlatım ile karşılaşacağımı hepsine giderdim. Gerçi ps benim tarzım değil pek ama ehehehe. Ne yapalım kısmet artık. Elif Hanım, Batu Bey ve Oğuz Bey' le geldik mekanımıza, orada Bora Bey de arkadaşıyla bizi bekliyormuş. Buket Hanım' ın yaptırdığı "sözde" rezervasyonun ardından, şef garson kılıklı "göya" babacan bir tavırla ben size bir şeyler ayarlarım dedi. Neyse oturduk masamıza yavaş yavaş gençler de gelmeye başladı.
Genco Fas' ın da gelişiyle beraber ortam şenlendi, muhabbet koyulaştı, şahsen bir tarafımda Genco Hoca öbür tarafımda Egecan Bey vardı ki masanın jeopolitik açıdan en değerli bölgesindeydim. Kendimi çok uzun süredir tanıdığım dostlar arasındaymışçasına keyifli hissettim açıkçası, üstelik meyve suyumu da sek içiyordum ama yudum yudum tadına varıyordum. Sonra hocanın aklıma getirmesi ile fotoğraf işine girmeye karar verdim. Bir grup fotoğrafı almalıydık bu noktada devreye Bora Hoca' nın güzel arkadaşı girerek (ismini hatırlayamadığım için bir sıfatla kendimi affettirme çabasındayım) kendisinin bizi çekebileceğini söyledi, nitekim çekti de hem de güzel çıktık.
Ben bir yandan sohbet edip bir yandan kuple kuple poz çekerken, sağımdaki değerli üçlünün de fotoğrafını çekmeye karar verdim. Tam poz vermişlerdi ve ben deklanşöre (telefon için biraz iddialı bir laf oldu) basmıştım ki hocanın arkasına pusu kurmuş ve doğru zamanı kollamış olan garson, zamanı kolladığı koluyla fotoğrafa müdahale etti. Bora Hoca ve arkadaşı olan bayanın ne denli eğlendiği belli oluyor zaten. Sonra hemen düzgününü de çektik kareyi hiç bozmadan. Evet itiraf etmek gerekirse garsonlar biraz dallamaydı. Ama ne yapalım her şey de güzel olmuyor ki. Eheheh.
Math 106 sınıfımızın gurur tabloları Elif Hanım ve Şeniz Hanım da gecemizin renkli simalarındandı, Kıvanç Bey' i ise aklıma kazıdım; bakarsın bir gün konuk sanatçımız olur. Ceren Hanım, Ilgın Hanım ve Tuhaffiye Hanım' ın olduğu taraf biraz bize uzak kalmıştı ama anladığım kadarıyla o yönde de keyiften yana pek sıkıntı yoktu. Fasıl masası için çok yetersiz bir repertuarım olduğunu farkedip deneyim kazanmaya karar verdim. Müzisyenler sadece bir şarkı çaldılar baya uyuz adamlardı anlayacağınız. Ama bizim oynayasımız olduğu için hâli hazırda üzerinize afiyet fıngır fıngır (yeni ürettiğim yansıma söz öbeği) oynadık.
Gecenin son bölümünde Nevizade' den ayrıldık ve She Va ya gittik. Bu arada en az 8 kez kalkıştığım kaçma girişimleri hoca tarafından ısrarlı bir şekilde bastırıldı. Israr eden hoca olunca bir şey diyemiyorsun. Hayatımda gördüğüm en maganda mekanlardan biriydi, aklınızda olsun sakın gitmeyin, yanmızda Genco Hoca varken gönül isterdi ki bir Safir' e gidelim en azından. Artık bir dahakine. Bir de şunu anladım ki insan kalabalık oldu mu kanalizasyonda yüzse eğleniyor. Saat 13' e yaklaşıyordu ve bizim megan balkabağına dönmek üzereydi ki ben başarısız olduğum bir kaç "ben gideyim hocamdan" sonra, gerçekten ayrılabildim. Hoca dediğin böyle olsun canımı yesin yahu, isterse bıraksın sınıfta. Hoş gerçi tahminen maksimum CC minimum DD ile bir şekilde geçiyorum ama olsun.
Günün sonunda eve döndüğümde hâlâ keyifliydim, eğlencenin dışarda bir yerde çılgıncasına devam ettiğini de biliyordum. Bu platformdan başta hocamız Genco Fas ve asistanımız Bora Bey' e çok teşekkür ediyorum ardından da her günüm böyle geçsin hatta aman sabahlar olmasın dedirten arkadaşlarıma da sevgilerimi sunuyorum.

Sağlığınıza gençler !