Pazar, Şubat 26, 2017

Karşılaştığım Müzikler #0007 || 170226


Geldik Karşılaştığım Müzikler serimin 7. yazısına. Maşallah bu aralar müzikal üretim çok hızlı, her gün yeni şarkılara, albümlere ve onların bir kısmının videolarına denk geliyorum. Neyse girizgâhı fazla uzatmayalım geçelim bu yazının şarkılarına.

---

1. Gizem Nur Copçuoğlu - Neme Yetmez



Önceki Karşılaştığım Müzikler yazılarının birinde daha bir konser videosu ile yer almıştı sevgili Gizem Nur Copçuoğlu. Kendisi bu çağın en yetenekli, en güzel üslûplu Türk Müziği icrâcılarından. Senelerdir hep konuşuruz bir ara bir kayıt yapalım diye, kısmet 2017'ye imiş. Annemin ev sahipliğinde Yeldeğirmeni Stüdyolarımızda gerçekleştirdiğimiz bu pek güzel kayıtta (evet kamerayla gezinmeyi biraz abartmışım ama olsun bunlar hep deneyim) Gizem'den bestesi Cinuçen Tanrıkorur'a güftesi Şükûfe Nihal Başar'a ait o güzel Uzzal Nakış Yürük Semaî'yi dinliyoruz. Sözler mi, müzik mi, yoksa icrâ mı daha zarif bilemiyorum ama bu denli güzel bir güfteyi buraya iliştirmeden geçemeyeceğim, siz de bir yandan dinlerken bir yandan da sözlere özellikle dikkat edin diye.

Yakut, mine, zümrüt bana birdir kayalarla,
Bir gül dikeninden kanayan el neme yetmez?
Kâşane, sedir, sırma, ışık onların olsun
Bir köhne kitap, bir sarı kandil neme yetmez?

Bir çölde biten dal gibi ıssızsa bu gönlüm,
Dost âleminin ettiği kem söz neme yetmez?
Vardır anacak bir gün olup ismimi elbet
Bir servinin altında dolan göz neme yetmez?

2. Ceyl'an Ertem - Efsunlu Dünya



Ceyl'an Ertem ile ilgili ne desem ne yazsam düşündüklerimi tam yansıtamayacağımdan korkuyorum, kendisi ülkedeki en saygı duyduğum müzisyenlerden biri keza. Yeni muazzam albümü Yine de Amin'in ilk klibi Efsunlu Dünya adlı parçaya geldi. Merve ile lansmanına da gittik, dikildik en önden izledik tüm konseri, ayrıca bir Müziğe Dair yazısı yazacağım kendisiyle ilgili. Efsunlu Dünya ağıtvâri bir şarkı. Cenk Erdoğan ile birlikte yapmışlar bu şarkıyı Son Bakış'tan doğmuş biraz da. İlk of'ta ölmezseniz sonrasına da dayanırsınız. Aşıkların da dediği gibi: İnsan zâlim insan âlim insan bir bilmece.

3. Yıldız Tilbe - Sevgililer Günü



"Sevgililer günü bir gün, ben sana ölürüm her gün, sevgililer günü bir gün, ben seni severim her gün, sevgililer günü bir kez, sen benim aşkımsın bunu bilsin herkes." Yıldız Tilbe tam 14 Şubat'tan bir gün önce yayınladığı bu şarkıyla nice sevgiliye bir marş kazandırdı. Şarkıyı dinlemek ve klibi izlemek insanın direkt gülümsemesine sebep oluyor. Yıldız Tilbe'nin kendine has tarzı ve dansı her zamanki gibi klibe damgasını vurmuş, özetle seviyoruz.

4. Sertab Erener & Ekin Beril - Kime Diyorum



Konu Sevgililer Günü'nden açılmışken Sertab Erener'in Ekin Beril ile yaptığı bu düeti de paylaşmazsam olmazdı. Geçtiğimiz günlerde vapurda insanların karşısına çıkıp kalpleri eriten Sertab Erener, bununla yetinmeyip bu canavar gençle yaptığı ortaklık ile eminim hem Ekin'in işlerinin başka bir kitleye tanıtılmasına vesile olmuş, hem de bambaşka bir genç kitlede kendi tanınırlığını artırmıştır. Ekin Beril'in işlerine YouTube kanalından göz atmalısınız, gözleriniz büyüyecek.

5. Canberk Ünsal - Ellerinde Köklerin



Canberk Ünsal'ın yeni şarkısı Ellerinde Köklerin özlediğim ve 20 yıldır pek de karşılaşmadığım o güzel doksanlar seslerini anımsattı bana. Hazır bu videodan başlamışken kendisinin diğer bestelerini ve yorumlarını da bir dinleyin YouTube kanalından. Ara ara bahsediyorum ama hepsinden evvelden beri birikmiş nice şarkı var orada.

6. Vera & Aylin Aslım - Elveda



Mahallemizin raksıtarları sevgili Vera da bu geçtiğimiz süreçte geçtiğimiz sene çıkarttıkları son albümleri Bir Yangın Var'dan yeni bir klip yayınladılar: Elveda. Yakışıklı dostlarımıza bu şarkılarında sevgili Aylin Aslım eşlik ediyor. Klipteki ışıklı evi ayrıca sevdim.

7. Baturay Yarkın - Sun in Rotterdam



Bugüne kadarki pek çok Karşılaştığım Müzikler listesinde Yarkınların bahsi geçmiştir. Bu kez Baturay Yarkın'ın Rotterdam'da kaydettiği bir bestesi ile karşı karşıyayız. Kendisine kontrbasta Daniele Marrone, davulda Denis Baeten'ın eşlik ettiği kaydın ses mühendisi ise Jurrit Lighteringen imiş. Şayet Yarkın kardeşlerin her ikisini de özlediyseniz sizi hemen Yarkın Duo'nun Tofig Guliyev'in unutulmaz eseri Yalgızam'ı yorumladıkları şu güzide kayda yönlendireyim, Baturay'ın düzenlemesiyle ve Nağme'nin kemençesiyle kendinizden geçin.

8. Hedonutopia - Maymun Kral



Sosyal medya hesaplarımda karşıma çıkan ve dinleyince şaşırtan Maymun Kral adlı bu şarkı ve klip, Hedonutopia'nın geçtiğimiz senenin sonunda çıkarttığı Ucube Dizayn albümünün bir parçası. Dinleyin, siz de şaşıracaksınız.

9. Ömer Türkoğlu - 302



Kesinlikle çok etkileyici bir şarkı. Hemen hemen her Karşılaştığım Müzikler yazısında yer alan Bi' Şarkım Var! Stüdyo albümünden bir klip daha, Ömer Türkoğlu'nun 302'si. Kendisinin güzel sözleri ve sakin icrâsına kayıtta Cansun Küçüktürk ve Christian Thomé eşlik ediyor. Şarkıyı eminim Ömer Türkoğlu tek başına çalıp söylese de çok güzel bir kayıt olurdu ama bu iki isim şarkıyı bambaşka bir boyuta taşımış, ayrı hislere ve bu hislerin ayrı şekillerde dışa vurumuna ses olmuşlar bana kalırsa.

10. Haşmet Asilkan - Senden Nefret Ediyorum Canan


Haşmet Asilkan ile tanışıklığımız Pürtelaş 3+1'e dayanıyor. İşin üzücü yanı o günkü çekimlere ben gidememiştim ve Pürtelaş'ın en iyi bölümlerinden birini canlı canlı kaydedilirken dinleme/izleme fırsatını böylece kaçırdım, yine de bir şekilde online olarak kendileriyle tanıştık. Senden Nefret Ediyorum Canan da tıpkı diğer Haşmet Asilkan şarkıları gibi pek nevi şahsına münhasır bir eser. Dinleyin, etkilenmeden edemeyeceksiniz, hele o trompet!

11. İhtiyaç Molası - Bir Gül Yeter


Ağabeylerimiz İhtiyaç Molası, son albümleri Kapılar'ın stüdyo videolarını peyderpey yayınlamaya devam ediyor, ben de bu videoları keyifle dinlemeye devam ediyorum. Her yeni paylaşımda aynı heyecanı duyuyorum istisnasız. Bu parçamız gülmekten imtina edenlere gelsin.

12. Bertuğ Cemil - Rock'n Roll Hoochie Coo


Bertuğ Cemil sürekli üretmeye devam ediyor, bu izleyeceğiniz video Garden Sessions adlı bahçe kayıtlarının ilki, sanıyorum ben bu yazıyı yayınlayana dek ikincisi ve üçüncüsü de meydana çıktı. YouTube kanalında bahçesinde çalıp söylediği parçaları paylaşmaya devam ediyor özetle Bertuğ Cemil. Dinlediğimiz eser Johnny Winter'e aitmiş. Ayrıca videonun başında meraklı bir kedi tatlılığına maruz kalacaksınız, baştan uyarayım.

13. Caner Derici - A Change of Seasons


Çok sevgili Caner Derici, bu videoda Dream Theater'ın destansı eseri A Change of Seasons'ı adeta "Ee ne var kardeş ben de çalarım" dercesine üzerine çalmış. Dinlerken fark ettim hem şarkıyı hem de kendisini özlemişim.

14. Emre Akbay & Merve Çalkan - Günler Boyu


Yumuşacık bir şarkı, yumuşacık iki ses, Sofar Festival performanslarıyla. Dinlerken ben sanki suyun yüzeyine uzanmışım, ama su da bir akar suymuş, su akarken ben de nehrin kenarındaki ağaçların dallarını izleye izleye gökyüzüne bakıyormuşum gibi hissettim. Analoji gibi analoji. Emre Akbay ve Merve Çalkan'ı da takipte kalabilirsiniz.

15. KZU - Kurşun Yedim


Emir Yargın'ın son albümü Geri Dönüşüm Kutusundaki Anılar'ın müzikal ortağı olarak hayatımıza giren KZU, İstanbul'dan uzakta kurşuna kafa atan bir yeniden inşâya imza atmış. Azer Bülbül'ün sol yanından Kurşun Yedim beyanı, KZU'nun elinde bir LZRBLBL düetine evrilmiş. Bol elektrikli müzikler sevenler affetmesin.

16. Tahribad-ı İsyan - Suç mu?


Adamlar özetle "Burada doğmak suç mu kardeş" diye sormuşlar, rap rap rap.

17. Gevende - Vertigo


Gevende yine ateşler etmiş, stüdyo albümleri olarak baktığımızda verilen uzunca bir aranın ardından geçtiğimiz günlerde taptaze bir albüm dünyaya getirdiler: Kırınardı. Dinleyin, gaza gelin.

18. Hayki - B1R


İtiraf edeyim o kadar zamandır etiket politikasına maruz kalıyorum ve artık ben de artık bunun bir parçası haline geldim ki, şarkıyı dinledikten sonra "yahu bu adam kimdir necidir" diye bir ufak tur attım geldim. Her birleştirici iş yapıyormuş imajı çizenin öyle olmadığını defalarca deneyimlediğim için de olabilir bu durum tabii ama bu rap hoşuma gitti. Sözler ustaca ve zorlama gelmedi, video da güzel, pür dikkat izlettiriyor kelime akışları ve görsel oyunlarıyla.

19. Neval - Terelelli


Son yazıdan bu yana karşıma çıkan değişik işlerden bir diğeri de bu şarkı. "Senin gözlerin bir malta eriği gibi" diye hangi şarkı söze girse dikkatimi çekerdi zaten. İçinde kanun var, saba makamı var, elektronik sesler var, orijinal sözler var. Dinleyin bakalım, sizler ne düşüneceksiniz.

---

Geldik diğer müzikli paylaşımlara.

- Serhan Erkol'un, Ercüment OrkutAlper Yilmaz ve Volkan Öktem ile dörtlü olarak kaydettiği ilk albümü Motel ATM, Kabak & Lin etiketiyle yayınlanmış. Caz seven dostlara duyuralım.

- Bir diğer şahane haber ise Lara Di Lara'dan geldi ve bir süredir heyecanla beklediğim Hazineler İçindesin albümü yayınlandı! Çok güzel bir albüm, birkaç tur çevirip dinledim hızlıca, umarım bu güzel albümden pek çok şarkı kliplenir de onları da ayrı ayrı gelecekteki Karşılaştığım Müzikler yazılarında paylaşırım.

- Uzelli'den şahane bir haber aldım geçenlerde. Kendileri yakında Uzelli Psychedelic Anadolu adı altında 70 ve 80'ler saykodelik Türkçe müziklerini derleyip yayınlayacaklarmış. Bu projede Kornelia'nın da emeği büyük, heyecanla bekliyoruz artık!

- Sevgili Efe Kerem Sözeri'nin geçtiğimiz günlerde paylaştığı Hayır'lı Şarkılar başlıklı yazısı da okumaya ve dinlemeye değer. Kendininkini işin içine katmamış, onu da ben şuraya bırakayım, Burçak Tarlası üzerine bir güzelleme.

---

Tekrar eden not: Mesela bu şarkıları ya da albümleri dinlediniz, beğendiniz, naçizane tavsiyem seveceğini düşündüğünüz birilerine de yollayın ya da dinletin. Böylece güzel müziklerin de kötü müzikler kadar yayılma şansı olur.

Serinin önceki yazılarına buradan ulaşabilirsiniz:

Pazartesi, Şubat 20, 2017

Müziğe Dair #0002 || Nihil Piraye


Evet bu müziğe dair yazıları da yavaş yavaş bir seri haline geliyor. Belki bunları da başlıklarına göre tıpkı Okuduğum Kitaplar, Karşılaştığım Müzikler serileri gibi numaralandırıp düzenlemeliyim. Hatta dur bu yazıyı öyle yapayım. Öncekileri de düzenleyeyim ardından.

Tam olarak kafamdaki format Şirin Soysal'ın Müziğine Dair yazısındaki format, o yüzden o yazıyı bu serinin ilki olarak sayıyorum ve başlığını düzenliyorum. Ondan önceki bir adet Adamlar yazısını ve iki adet Kalben yazısını da bu serinin öncülleri olarak başlıklarını değiştirmeden işaretliyorum.

Önceki Müziğe Dair yazıları:


---

Bu yazımın konuğu Nihil Piraye. Biraz da "ağabeylik" sıfatıma sığınarak hikâyenin en başından başlamak istiyorum. Bu adamların müzikal hikâyesinin en başı değil tabii bahsettiğim nokta, benim Mispis ile tanışmamı kast ediyorum.


Sene 2010 veya 2011 sanırım. Sakareller'in Beş Dakika Daha adlı albümleri yayınlanmış, grubun gitaristi sevgili Uğur ise fizik doktorası için Yeni Dünya'ya gitmek durumunda. Meğer ben de yedek kulübesinde oturuyormuşum da haberim yokmuş. Uğur'un yokluğunda Sakareller'in bir gitarı bana emanet edildi hasılı kelam. Ben de yıllanmış bu şarkıları adam gibi çalabileyim diye hem Uğur ile hem kendi başıma hem de Sakareller kadrosuyla sıkı bir çalışma hâli içindeyim. Sakareller'in Tünel'de bir stüdyosu var, Replikas ile paylaştığı. Replikas ise o aralar Peyote'nin oradaki stüdyoya taşınma sürecine giriyor, işbu noktada Uğur aracılığıyla Mispis devreye giriyor ve Sakareller'in stüdyosundaki Replikas'tan boşalan ortaklık koltuğuna oturma teklifiyle karşımıza çıkıyorlar.

Böylece yollar kesişiyor, Uğur diyor ki "adamlar canavar gibi müzik yapıyor", sonra bir konserlerine gidiyoruz Peyote'de, o gün de yüzlerine söylediğim üzere Mispis şehirdeki favori grubum oluyor. O günkü kadroları Zafer, Berk, Çağlar ve Birant. Benim gözümdeki tek meşru Mispis kadrosu da bu zaten. Bu kadro büyük kısmına benim de bizzat şahit olduğum cayır cayır nice Peyote konseri veriyor ve Görkem Karabudak prodüktörlüğünde Düşbükey adlı bana göre pek güzel ve kalıcı bir de albüm yayınlıyorlar.


Mispis bence çift taşıyıcılı bir proje, Zafer ve Berk bu projenin yürütücüleri, liseden beri birlikte müzik yapan iki dost zaten kendileri. Neyse ben bu Düşbükey albümünden sonra kendilerini bir süre gözden kaybettim, Mispis o sırada biraz form değiştirmiş, başka sesler peşinde koşmuş falan filan derken ben geri dönesiye kadar bir de baktım ki artık Nihil Piraye adlı bir oluşum var. "Mispis artık yok mu?" sorusunun cevabı ise resmi olarak böyle bir duyuru yapılmasa da uygulamada "Mispis evrildi" şeklinde sanırım. Neyse böylece Nihil Piraye hayatımıza girmiş oluyor, yine Zafer ve Berk'in yürütücülüğünde. Konserler, videolar falan derken bu ekibin yeni formatlarında da çok güzel müzik yaptığını görüyor ve rahatlıyorum. Malum insanın şehirdeki favori grubunu bulması hiç kolay değil, bulup da kaybetmesi ise daha üzücü.


Nihil Piraye de elindeki şarkıları bir albüm olarak topluyor uzun süren çalışmaların sonunda ve ilk albümleri Sanduka'yı yayınlıyorlar. Yine Görkem Karabudak'ın prodüktörlüğünde, hatta Arto Tunçboyacıyan'ın da bazı destekleriyle. Ancak bu şarkıları yaptıkları süreçten kaydettikleri sürece kadar olan vaktin uzunluğundan mıdır bilinmez sanki bu albüm ekibin içine pek sinmiyor gibi. Ben burada kendimi yine bu içe sinmeyişin dışında tutuyorum, keza gayet güzel bir albüm bana kalırsa Sanduka, ama Zafer ve Berk ile denk gelip konuştuğum zaman tam olarak çıkartmak istedikleri sesin bu olmadığını hissediyorum.


Derken 2016 ile birlikte Değildir serisini yayınlamaya başlıyorlar. Değildir, belli aralıklarla yayınlanan teklilerin (şu ana kadar yayınlananların çoğu da videoluydu) bütünün adı. Yani hâlâ tamamlanmaya devam eden bir proje. Evde Kimse Yok ile çok sıkı bir başlangıç yaptıkları Değildir projesinden itibaren Nihil Piraye bana kalırsa sadece ses değil duruş da değiştiriyor. Her yeni şarkıyı heyecanla bekliyorum açıkçası. Şu ana kadar Evde Kimse Yok'un ardından, Uçaklar ve Elmalar, Ruh, Olmaz Olmaz ve İsmin Uzayda Kayboldu adlı şarkıları yayınladılar, sonuncusunun klibi yok sanırım henüz.

Gelelim birkaç cümle evvel bahsettiğim ses ve duruş değişikliğine. Öncelikle ekip artık daha farklı. Zafer Sernikli ve Berk Sivrikaya'nın yanı sıra güncel kadroda Alp Alptekin, Ozan Çirkinoğlu, Erentuğ Turan, Yağız Nevzat İpek ve Emre Dereli yer alıyor. Müziğin elektronik yanının daha öne çıktığı, synth'lerin ön planda olduğu bir ses yapısı ile karşı karşıyayız artık, diğer enstrümanlar da bu duruma hizmet eder bir üslupta. Bunun yanı sıra çift davul var ki özellikle canlı deneyimlerde bire üç koyuyor! Yine anladığım kadarıyla şu an çıkarttıkları bu sesten de gayet memnunlar ve aradıklarını -en azından şimdilik- bulmuş gibi görünüyorlar.


Duruş değişikliğine gelirsek ekipte yaptıkları işin "muasır medeniyetler seviyesinde" olduğuna dair bir farkındalık var gibi artık. Benim şahsi fikrim hep bu yöndeydi gerçi yani bu yaptıkları sadece yerel, bölgesel standartlarda iyi bir iş değil, böyle güzel müzikler dünyanın her yerinde beğeni topluyor. Nihil Piraye de bu yaptığı işi daha evrensel standartlara uygun paylaşıp daha kaliteli bir iletişim yapıyor. Sevgili Tuğçe Yapıcı'nın iletişimin yöntemlerinin de bunda büyük payı var muhakkak. Ayrıca şarkıları tek tek ve doğru mecralarda paylaşmak günümüzün müzik tüketim alışkanlığına daha uygun gibi, hemen her paylaşılan işi videolandırmak da çok değerli bir emek aynı şekilde, burada da sevgili Tunahan Emre Bilgin'e bir selam gönderelim. Kısacası ekibin sadece sahnede çalan müzisyenlerden değil de iletişimi yöneten, klipleri çeken insanlarla daha büyük bir topluluktan oluşmasını çok doğru ve önemli buluyorum. Müziği yapanlar kadar yapılan müziği insanlara ulaştıranlar ve anlatanlar da çok önemli ve bence bizim alternatif müzik piyasasındaki belki de en kötü yönetilen ya da en görmezden gelinen konu bu. Özetle Nihil Piraye işin kendine düşen kısmını tüm ekibiyle gayet iyi yapıyor, bu saatten sonra iş onlardan çıkmış oluyor. Dinleyicilere, müzik kâşiflerine, müzik yazarlarına, radyoculara, televizyonculara kalıyor işin gerisi. Gönül isterdi ki bu saydığımız diğer taraflar da işlerini süper yapsın, ülkece hep güzel müzikler dinleyelim ve üretelim ama şu an elimizdeki tek tük yaptığı işi ciddiye alıp düzgün yapan insana şükrediyoruz.


Konserlerle ilgili de birkaç şey söyleyeyim. Bu yeni formatlarının (Haydi buna Değildir vizyonu diyelim.) ardından da 2-3 konserlerine gittim. Her müzik için geçerli bir cümle belki ama Nihil Piraye'yi canlı dinlemek gerçekten müzik deneyiminizi çok daha güzelleştiriyor. Bu noktada tabii konseri dinlediğiniz mekanın kapasitesi, sesi kurgulayan yöneten insanların başarısı da duyduğunuz/yaşadığınız deneyimi daha iyi veya daha kötü hale getirebiliyor. Son gittiğim Nihil Piraye konseri Zorlu PSM'nin Stüdyo adlı yeni sahnesindeydi. Zorlu gerçekten de paranın satın alabileceği her şeyi almış. Ses sistemi, sahne, ışıklar, alanın düzeni ve bunların hepsinin yönetimi çok iyiydi, öyle olunca konser de her zamanki konserlerin 2-3 katı etkiliyor insanı. Böyle alternatif işlere uygun canavar sahneler görmek ve oralarda Lokalize gibi vizyonlu etkinliklerle karşılaşmak eminim her müzik dinleyicisi için heyecan vericidir. Ha peki Zorlu'nun bu "parayla saadet olur" şeklinde inşa ettiği mekanı benim favori konser mekanım oldu mu? Şimdilik hayır çünkü daha çok fırın yaşanmışlığa ihtiyacı var. Bir Peyote'nin bir Karga'nın yanına gelmesine bir fırın yılı, yolu, vizyonu var henüz. Ama adamlar Berlin mekanı gibi mekanı şehrin göbeğine yerin altına kurunca insan yine de bir hayret etmeden edemiyor. Özetle tüm müzikler gibi Nihil Piraye'yi de şiddetle canlı dinlemenizi tavsiye ediyorum. Gitmek istersiniz, denk gelirsiniz ama paranız olmazsa bir seslenin, Tuğçe Ablanız size bir güzellik yapar.


Son olarak da Nihil Piraye'nin bu müzikal yolculuğunun hiç bitmemesini diliyorum. Dediğim gibi favori müzisyenleri bulmak zor, kaybetmek daha da zor. Değişmekten, evrilmekten, öğrenmekten korkmayan, kafası zehir gibi çalışan, belli sınırlara takılıp kalmayan böyle müzisyenlere çok ihtiyacımız var bence ülkece. Hiç olmazsa diğerlerine örnek göstermek için. Kendilerini takip edebileceğinizi bağlantıları da şuraya bırakayım ki siz de takip edebilin:


Pazartesi, Şubat 13, 2017

Karşılaştığım Müzikler #0006 || 170213


Bu aralar müzik camiası bir hızlandı maşallah. Her gün birbirinden güzel şarkılara, albümlere, haberlere denk geliyorum; bu da sanat (müzik) durmazsa hayatın durmayacağına olan inancımla içimde bir miktar umudun yeşermesine vesile oluyor. Gündemimiz leş gibi, yaşadıklarımız, maruz kaldıklarımız, şahit olduklarımız, taraf olduklarımız, karşı durduklarımız her şeyimizle de bu leşliğin bir parçası olmaktan kurtulamıyoruz ne yazık. Bari bunların kirletemediği dünyalara, müziklere, kitaplara dalalım diyor, hızla bir önceki yazıdan bu yana karşılaştığım müziklere geçiyorum.

---

1. Ruşen Alkar - Dip Nere


Yine serinin diğer yazılarındaki gibi Bi' Şarkım Var! Stüdyo adlı derleme albümden bir şarkımız var bu yazının girişinde. Hatta yazının devamında aynı albümden bir başka şarkı daha göreceksiniz. Ruşen Alkar'ın Dip Nere adlı güzel şarkısını dinliyor ve kayıt videosunu izliyoruz, kayıttaki ekip de şahane. Şahsen hayranı olduğum İzzet Kızıl'ın ritimlerine Ayşe Tütüncü piyanosu ve Apostolos Sideris kontrbası ile eşlik ediyor. Ben ne zaman "daha kötü ne olabilir" desem, daha kötüsü oluyor, o yüzden "dip nere?" sorusunu sormaya korkuyorum ama Ruşen Alkar pek güzel sormuş.

2. Bubituzak - Boyutlar (albüm)


Bir önceki müzikli yazımda Bubituzak'ın yeni şarkısı çıkmış diyerek Ateş Olsan'ı paylaşmıştım, hiçbir Allah'ın kulu da çıkıp demedi ki yahu ne şarkısı adamlar albüm yaptı albüm diye. Evet geç olsun güç olmasın. Albümden kulaklarıma bol bol Akdeniz rüzgarları esti, tüm sahilleriyle. Bubituzak'ın ilk albümü Uzay Yolları Taşlı'yı hâlâ çevire çevire dinleriz Merve ile, 2017 çıkışlı Boyutlar da çevire çevire dinleneceklere eklendi tümüyle. Dinleyeceğiniz şarkı ise albümün giriş şarkısı Harakiri.

3. Tuğçe Kurtiş - İstanbul'a


Tuğçe Kurtiş'i birkaç sene evvel karşıma çıkan Santi ile birlikte hazırladıkları Urfa'nın Etrafı yorumuyla tanımış ve çok beğenmiştim. O günden bugüne yine çağdaş uygarlık seviyesinde işler yapmaya devam etmiş, yaptıklarının sonuncusu da İstanbul'a adlı bu etkileyici çalışma. Bunu da Santi ile birlikte yapmışlar, takip etmenizi ve diğer işlerini de dinlemenizi öneririm.

4. Ülkü Aybala Sunat - İhtimaller


Sıradaki videomuzda ise Ülkü Aybala Sunatİhtimaller adlı şarkısını bir Sofar konserinde seslendirirken dinliyoruz. Yanında da caz ve cazlı müzikler piyasasının tekelleşen gitaristi Eylül Biçer sadece gitar çalmakla kalmıyor, yer yer sesi, yer yer ıslığıyla şarkıya eşlik ediyor. Çok tatlı şarkı, çok da tatlı bir performans.

5. Peyk - You Betcha


Abileri bu kez de İngilizce dinliyor, bu parçalarını Türkçe bilmeyen eşe dosta da gönderebilmenin heyecanını yaşıyoruz. Peyk'in ilk İngilizce parçası You Betcha huzurlarınızda. Favori gruplarımdan, her daim her işleri çevire çevire dinlenenler listeme doğrudan giriyor.

6. Canberk Ünsal - Zor Yıllar


Sevgili dostum Canberk Ünsal kendi şarkılarımla verem edemediklerimi nasıl öldürebilirim diye düşünmüş ve yardımına Sezen Aksu yetişmiş. Şaka bir yana çok güzel bir Sezen Aksu şarkısının çok güzel bir yorumu var karşınızda: Zor Yıllar. Şarkıyı Sezen Aksu seslendiriyor ama sözü ve müziği Livaneli kardeşlerin bu arada, hissediyor insan zaten. Ne şans ki Canberk'in kayıtlarını ilk dinleyenlerden oluyorum hep.

Yasal uyarı: Uzun yolda falan tekrara almayın şarkıyı, şarampollerden toplamayalım hiçbirinizi.

7. Turgay Demiryürek - Yaşar Yaşar


Listedeki ikinci Bi' Şarkım Var! Stüdyo albümü şarkısı ise Mitanni'den tanıdığımız Turgay Demiryürek'in insanı sallanıp yuvarlanmaya zorlayan şarkısı Yaşar Yaşar. Ben ki kederli şarkılar dinlemeye alışık, tempolu şarkıları yadırgayan bir insanım, kafamı sallaya sallaya dinledim yeminle. Bir de tabii ki Tamer Temel efsane icrâsıyla şarkıyı taçlandırmış, önünde saygıyla eğiliyorum.

8. Palmiyeler - II (Venus) (albüm)


Önceki müzik yazılarından birinde Palmiyeler'in Karbeyaz şarkısının klibini paylaşmıştım. İşte o şarkının da içinde yer aldığı ikinci albümlerinin tamamını geçtiğimiz günlerde yayınladı Palmiyeler. Albümün adı II (Venus). Yine sizi bizim diyarların derdinden tasasından uzaklaştırıp bambaşka yerlere götürecek bir albüm olmuş; sesler, şarkılar, hisler pek güzel, dinleyiniz. Tüm albümü tek video olarak paylaşmışlar, ilk dinleyeceğiniz duygusal çalışmanın adı Venus ki bu şarkı az daha albüme adını da veriyormuş.

9. Alper Anık - Yıldızlar


Alper Anık videoda da göreceğiniz üzere oturmuş Pinhani'nin belki de en güzel şarkısı Yıldızlar'ı kanal kanal kaydetmiş, mis gibi tatlı bir yorum yapmış. Benim ruhumu dinlendirdi, dedim belki sizinkini de dinlendirir benim aracılığımla.

---

Geldik diğer müzikli paylaşımlara:

- Çok heyecanla beklediğim bir albüm geçtiğimiz günlerde yayınlandı. Ceyl'an Ertem'in Yine de Amin albümü. Çok güzel hatta çok çok güzel, şuraya tıklayın tanıtım videosunu izleyin, ne demek istediğimi anlayacaksınız. Çok önemli cümleler var videoda ve çok güzel insanlar. Son haftalarda sürekli çevirerek dinlediğim 2 albüm var biri Sezen Aksu'nun son albümü diğeri de Ceyl'an Ertem'in. Her ikisi ile de ilgili ayrı ayrı yazmak istiyorum ilk fırsatta.

- Bir başka şahane müzikal karşılaşma ise Dr. Skull'ın YouTube kanalı ile denk gelmemdi. Albümlerinin tamamını yeniden elden geçirilmiş halleriyle kanallarına yüklemişler. Türk rock tarihinin en efsanevi ekiplerinden biri bence Dr. Skull. Sanki yanlış zamanda yanlış yerde var olmuşlar gibi hissediyorum hep onları dinlediğimde. Şu an ekiptekilerin üçü profesör biri doçentmiş. Hey gidi vay! Kanalı açınca sizi efsaneler efsanesi Princess karşılıyor.

- Geçtiğimi günlerde Tayfun Polat şu kaydı paylaşmış, ara ara olduğu gibi yine derinlere daldım bu vesileyle, arşivlerde hayran hayran gezdim geldim. Ölümsüzler adlı gruptan Bin Cellat Sofrası'nı dinliyoruz. Kayıt yılı 1976, beste Vedat Somay'ın, saksafonda İsmet Sıral, basta Onno Tunç, davulda Okay Temiz, gitar ve vokalde Orhan Atasoy ile Vedat Somay var. Daha kim olsun ki, gerçekten de Ölümsüzler.

- Kürk Mantolu Madonna'nın blogunda Orçun Çanaklı'nın bir icrasına denk geldim, Uzay Heparı'nın Karanfil'ini çalmış, çok etkilendim, siz de yazıyı okuyun ve okurken bu şarkıyı dinleyin derim. Sonra da YouTube'dan Orçun Çanaklı'nın diğer kayıtlarına baktım, kendisinin yorumuyla bir Uzay Heparı ve Onno Tunç ortaklığı daha iliştireyim şuraya: Uçurtma Bayramları.

- Bir de geçen gün Anadolu'nun Kayıp Şarkıları adlı bir belgeselin (Nezih Ünen çekmiş.) bir sahnesine denk geldim. Belgeselin tamamını ilk fırsatta izleyeceğim, daha izlemeden heyecanlandım, siz de izleyin derim.

- Ozan Tekin de bu arada bir süredir yakında paylaşacağını duyurduğu EP'sini paylaştı. Böylece kendisinin şarkı formundaki eserlerini de görmüş olduk. Seyrek Rifat adındaki bu projenin 3 şarkılık ilk kısa çaları Ayrık'a Spotify'dan ulaşabilirsiniz.

- Geçtiğimiz haftalarda Nihil Piraye'nin konserini dinlemek üzere sevgili Tuğçe'nin davetiyle Zorlu PSM'ye gittim, Nihil Piraye ile ilgili uzunca ayrı bir yazı yazmak istiyorum zaten, bu arada yeni bir şarkı daha paylaştılar geçen gün: İsmin Uzayda Kayboldu. Her neyse yazacağım yazıda kendilerini bolca överim, şimdilik Zorlu'nun "para var huzur var" temalı salonunu ve Lokalize adlı etkinlikler bütününü beğendiğimi söyleyeyim, bir de Islandman adlı ekibi yakalarsanız canlı dinleyin, affetmeyin.

---

Tekrar eden not: Mesela bu şarkıları ya da albümleri dinlediniz, beğendiniz, naçizane tavsiyem seveceğini düşündüğünüz birilerine de yollayın ya da dinletin. Böylece güzel müziklerin de kötü müzikler kadar yayılma şansı olur.

Serinin önceki yazılarına buradan ulaşabilirsiniz:

Çarşamba, Şubat 01, 2017

Okuduğum Kitaplar #0003 || 170201


Son Okuduğum Kitaplar yazısından bu yana iki ay geçmiş, biraz kitap okuma hızım düşmüş ama misafirlerimiz oldu, toplu taşımaya az bindim gibi belli başlı bahanelerim var tabii ki. Biliyorsunuz insan her konuda en süper bahaneleri kendine üretir. Bu yazımda Harry Potter serisine bir son verirken sonrasında tamamen serbest şekilde daldan dala türden türe okuduklarımı göreceksiniz. Her zamanki gibi çocuk kitapları da yine işin içinde olacaklar. Buyurun ufaktan anlatıp sizi de bu kitapları merak etmeye zorlayayım.

---

1. Harry Potter ve Melez Prens (Yazarı: J. K. Rowling || 2005 || Çeviren: Sevin Okyay - Kutlukhan Kutlu || Orijinali: Harry Potter and the Half-Blood Prince)


Serinin altıncı kitabı bana kalırsa serinin en dolu en çılgınca kitabı. Harry ve Dumbledore'un geçmişte yürüttükleri araştırmalarla geleceğe ışık tutma çabalarını görüyoruz bu kitapta, tabii Hogwarts ve Bakanlığın git gide daha köşeye sıkışması ve karanlık ile korkunun artan hükmünün altında. Kitaba dair kritik noktaları açık etmeden söyleyebileceklerim bu kadar sanırım.

2. Benim Adım... Johannes Gutenberg (Yazarı: Lluís Borràs || Resimleyen: Francesca Carabelli || 2014 || Çeviren: Hazal Gül || Orijinali: Me Llamo... Johannes Gutenberg)


Önceki Okuduğum Kitaplar yazılarımda da bahsettiğim üzere GETEM'e çocuk kitapları okumaya devam ediyorum. (Siz de okuyun, çok basit ben size anlatırım, kitap da veririm!) Bu okuduğum kitap da isminden de anlaşılacağı üzere matbaanın babası diyebileceğimiz Johannes Gutenberg'in enteresan hayat hikâyesini anlatıyor, hem de kağıdın ve baskının tarihini de bu hikâyeye çok güzel bir şekilde yedirerek.

3. Harry Potter ve Ölüm Yadigarları (Yazarı: J. K. Rowling || 2007 || Çeviren: Sevin Okyay - Kutlukhan Kutlu || Orijinali: Harry Potter and the Deathly Hallows)


Ve geliyoruz serinin son kitabına, geçmişin gösterdiği bilmecelerle dolu zorlu yol mu yoksa efsanelerin vaat ettiği sonsuz güç mü? İşte bu zor iki yol arasında yapılan seçimler, yaşanılan gelgitler ve hissedilen duygular bu kitaba yön veriyor. Bu Okuduğum Kitaplar serisine başladığımdan beri her üç yazıda da Harry Potter var, özetle diyeceğim şu ki önemli ve güzel kitaplar, okuyun, kulağa klişe gelse de okuyun. Filmlere, anlatılanlara benzemez okumak, sizi bu dünyadan alıp başka dünyalara götürecek bir anahtar var elinizde, bu dünyaya tıkılıp kalmak çok mu hoşunuza gidiyor Allah aşkına?

4. Yükselen Bir Deniz (Yazarı: Can Dündar || 2002)


Biraz ince ve detaysız bir kitap, daha doğrusu işlediği konunun ve zaman aralığının genişliğini ve hatta topluma etkilerini düşününce fazla yüzeysel geliyor insana ama sadece içindeki bazı şahane alıntılar ve insanın içinde merak uyandırıp yeni okumalara sevk edecek kişi ve kitap adları için bile okunur. Bir örnek verip geçeyim:

"Gel arkadaş, düşündüklerimi sana biraz anlatayım: Aziz vatanın bugünkü durum ve idare tarzıyla yok olup gideceğini hepimiz biliyoruz. Bu hususta her vakit ve hemen her serbest saatlerimizde birbirimizle dertleşip duruyoruz. Fakat bu tehlikenin giderilmesi için bir çare düşünüp bulamıyoruz. Bence böyle mülahazalar ve mütalaalarda dert yanacağımıza faaliyete geçmek lazımdır." (İttihat ve Terakki Cemiyeti kurucularından İbrahim Temo)

Günümüzde alıştırıldığımız bol satır atlamalı, az kelimeli köşe yazıları tarzında diyeyim, Can Dündar'ın çok daha iyilerini yapan ve bu tipolojiden değil de gerçek araştırmacı gazeteci ekolünden gelen biri olmadığını bilsem daha çok yüklenirdim kendisine de kitabına da ama şimdilik bu kadar yeter. ozguruz.org'a da bir bakın bu arada, siz nasıl bakabileceğinizi iyi bilirsiniz, bilemezseniz de dürtün ben anlatırım.

5. Nuşirevan (Yazarı: Barış Erdoğan || 2016)


Nuşirevan, Barış Erdoğan'ın son şiir kitabı, kendisi şairlik vasfının yanı sıra annemin arkadaşı olması sebebiyle de tanıştığımız bir insan, o yüzden elimdeki kitap bana ve Merve'ye imzalanmış durumda! Şiir ayrı bir dünya, şarkı gibi biraz bana kalırsa, filmden ya da kitaptan farklı. Herkes aynı şeyi okuyor ama herkes ayrı bir yere varabiliyor, yazan dahil. Şarkılar da bir anlamda böyle, halbuki filmler ve kitaplarda genelde herkesin aynı noktaları görmesi beklenir. Yazının şiir hâline ilginiz varsa okumanızı tavsiye ederim, bir parça alıntılayacağım şuraya Özgecanlara yazılmış satırlardan bazılarını:

kuğu son şarkısını söyleyemedi o gece öldü
bir ankaya yüklediler son çığlığını
efsanesi dilden dile gönülden gönüle yankı
mezarı bir avuç ağıtla örtüldü

6. Mışıl Suyu (Yazarı: Banu Bozdemir || Resimleyen: Nalan Alaca || 2014)


GETEM'e seslendirdiğim bir başka güzel çocuk kitabı da Mışıl Suyu. Kirlilerin ve temizlerin savaşını daha doğrusu iletişimsizliğini anlatan, yine beni "acaba bir gün ben de bir çocuk kitabı yazmayı denesem mi" diye düşündürten kitaplardan. Nalan Alaca da pek güzel resimlemiş eseri, çocuk kitaplarının en sevdiğim yanları resimli oluşları galiba. Evet hâlâ.

7. Türk Dış Politikası'nın Ekonomi Politiği - Büyük Sorulara Küçük Yanıtlar (Yazarı: Ali Murat Özdemir - Ebubekir Aykut - Engin Sune - Göksu Uğurlu || 2015)


Kendilerini Beytepe Ekonomi Politik Çevresi olarak tanımlayan bir grup yazarın şahane bir çalışmasıydı bu okuduğum eser. Yazarlarından Göksu Uğurlu'nun nezâketiyle haberdar oldum bu değerli eserden. Kendi imzasını atmakla kalmamış Göksu, diğer değerli araştırmacıların da adıma imzalarını talep edip ekletmiş kitabın girişine! Politika mezunu bir insan olarak ekonomi politiğin veya reel politiğin yaşadığımız her şeyde ne denli belirleyici olduğunu bir kere daha hatırlattı bu sıkı çalışma bana. Aynı zamanda düşündürmedi de değil, herhangi bir kitapçının raflarında milyarlarca nereden türediği belirsiz ve hatta zerre anlamsız cemaat zırvası peydah olmuşken bir anda, bu ülkede neden şu değerde bunca az çalışma olur diye. Hem Beytepe Ekonomi Politik Çevresi'ni hem de İmge Kitabevi'ni aklıma kaydettim, belki bir sonraki kitapçı seyahatimde çöplükte başka mücevherata denk gelirim.

---

İkisi çocuk kitabı olmak üzere yedi kitap oldu bu yazıda da. Ortalık bu kadar karışıkken yine de fena okumamışım hani. Ayrıca iyi mi kötü mü karar veremiyorum ama kitaplara notlar da almaya başladım bu yaşımdan sonra, haydi hayırlısı.

---

Serinin önceki yazılarına göz atmak isterseniz diye onları da şu köşeye bırakayım: