Cumartesi, Kasım 29, 2008

Müzik Tavsiyeleri Ediyorum

Son dönem dinlediğim albümlerden güzel olanları (kendime göre) sizlere de söyliyeyim de dinleyin dedim, iyi demişim değil mi, iyi demişim iyi. Misal ilk albümümüz Anathema'dan Hindsight isimli albüm, 2008 çıkışlı; akustik ve best of özellikleri taşıyor. Anathema da sonunda benim çizgime geldiğine göre artık gönül rahatlığıyla müzik yapabilirim demek. Blonde Redhead'in 23 isimli albümünü dinledim sonra, gayet de başarılı buldum. Tavsiye ederim ne çok sıradan ne çok sıradışı diyelim. Bir diğer tavsiyem ise Cat Power'ın 2008 çıkışlı Jukebox albümü. Hoş Cat Power ne yapsa beğenirim gibi bir his var içimde, kendisiyle ilk kez Tuhaffiye Hanım'dan gelen Fool ve Werewolf isimli iki naif parçayla tanışmıştım. Neyse bu albüm de pek güzel, bir de Greatest Hits çıkardılar sanırım bu yakında ama tam kestiremedim. Damien Rice'ın 2006 çıkışlı 9 isimli albümü de bence her şarkısıyla hoş bir albüm, kadın vokalleriyle de hoş. İlk dinlediğimde kılçıksı gelen bu ses de zamanla kendini sevdirdi alıştırdı, gayet beğeniyorum şu an. Dave Matthew's Band'in nerde nasıl bir albümünü bulursanız hemen düşünmeden alın dinleyin derim, iyi davulcu nasıl olur bakışıma yepyeni açılımlar getirmiştir, şarkıları da bazen sıkan country keman tınıları ve nadir, uç vokalleri dışında pek hoş. Keren Ann'ın kendi ismini taşıyan 2007 çıkışlı albümü de pek naif. Zaten hiç bir şey yapmasa daha bu kadın, sadece Where No Endings End ile gönlüme sonsuza dek taht kurmuştur. PJ Harvey'in Stories from the City, Stories from the Sea albümü de hoş bence. Sanırım saydıklarımın hepsinden bir nebze daha fazla keyif aldığım bir diğer albüm ise Portishead'ın Roseland isimli 98 çıkışlı konser kaydı. Çok çok çok başarılı bulundu tarafımca. Yine Sia'nın Lady Croissiant isimli 2007 çıkışlı albümü de keza her şarkısıyla gönüllerimizde yer edinmiştir. Bunlar yaklaşık 2 buçuk haftalık bir süre içerisinde dinlediğim 60 kadar albümden aklıma, kulağıma ilk takılanlar diyelim. Muhakkak dinledikçe tatlananlar da olacaktır. Bulduklarınızı dinleyin derim ama.

Not : Egecan Bey'den gelen Death Magnetic albümü de tükürdüklerimi yalatacak cinsten.

Bunların hepsinden daha güzeli punkreas açıldı !

Pazar, Kasım 23, 2008

Karaköy İskelesine Mersiye


En son Nil İpek Hanım'la binmiştik vapura oradan,
Hatıralarım vardı içinde şuradan buradan,
Dönüp baktım hele nice zaman geçti de aradan,
Elimizde kalan biraz liken, biraz denizanası imiş!

Geçerken Galatasaray'dan girmezsek Çaycı'ya şayet,
Salardık yokuştan İtalyan Lisesi'ne direkt,
Yol dostlarımızı da oradan toplardık elbet,
Bağlarbaşı'na giden en kısa yol Karaköy'den geçerdi hey hey!

Sultanahmet'ten bile gelsem gitmezdim hiç Eminönü'ne,
Haliç'ten Üsküdar'a gidenler bile bir dururdu önüne,
Sular üzerinde baya da uzundu boyuna, genişti enine,
Kaderde sular çekilene kadar kavuşmayı beklemek de var imiş.

Çekti gitti aramızdan lodoslu bir İstanbul gününde,
Kadıköy-Karaköy jetonum patladı mı elimde?
Nasıl gideceğiz o tarafa aklımda sorular var benim de,
Karaköy İskelesi'yle kalbimi de gömdüm ben o sulara hey hey !


Perşembe, Kasım 20, 2008

Bir Hadise Var



Gözlerimi kapadım, öncelikle III.Selim'in huzurunda, padişahın kendi eserlerini padişaha icra eden bir incesaz ekibiyle beraberdim, sonrasında yıllar geçti imparatorluk değişti, dil değişti, konular değişti, ama asalet hiç değişmedi, en son İstanbul'u sevmezsek aşkı anlamayacağımızı duyduk, gözlerimi açtığımda Münip Utandı'yı ve klasik sazlarını ayakta coşkuyla alkışlarken buldum kendimi, meğersem Albert Long Hall'daymışım, hepsi bir rüyaymış, hepsi böyle olsa rüyaların dedirtecek cinsten.

Çarşamba, Kasım 19, 2008

İş Kuleleri Konseri


İlk kez kocaman bir çiçeğimiz oldu, vay bize vaylar bize !
İş Kuleleri'nde gerçek anlamda ilk akustik konser veren bizdik herhalde.
5 şarkımızdan mikrofonlu olan son ikisi müthişti, ilk üçü ise biraz duyulmamış olabilir.
Böyle kulisimiz olsun, başka da bir şey istemiyorum.
Seray Hanım ve Çağlar Bey'e de nice teşekkürler, beraber çalmak/söylemek pek keyifliydi.

Salı, Kasım 11, 2008

Emir ve Mete ile Sıcak Dakikalar (eheheheh)



Mete Bey'in bağlantısıyla canlı müzik sektörüne adım atıyoruz beraber, ilk sahnemiz ise bahsettiğim üzre bu perşembe saat 20.00 gibi sanırım. Üç bölüm yapmaya karar verdik, ilk bölümde Mete Bey tek çalıp söyliyecek yabancı parçalar çoğunluklu, orta bölümde beraber çalacağız söyleyeceğiz, son bölümde ise ben tek başımayım Türkçe ağırlıklı. Fena olmayacak gibi duruyor, bu perşembe hem bizim hem işletmecilerin açısında bir deneme olacak muhtemelen, belki sonrasında farklı konseptlerle, hatta tek başımıza ayrı günlerde bile sahne alabiliriz belki de ya biz beğenmeyiz bir şeyleri, ya da onlar bizi beğenmez ve sonraki sefer olmaz. Nasip ne diyelim.

13 Kasım Perşembe
Saat 20.00-22.00 (yaklaşık değerler)
Cafe Bu / Teras


Peki yedi düvelden gelen "dinleyenlerimiz?" Cafe Bu nerde bilmezler mi? Şöyle tarif edelim, bizim okula gelen bir araca binecekler ki okulun toplu taşıma araçları Rumeli Hisarüstü'dür yani R.Hisarüstü yazan otobüsler (43R / Kabataş, 559C / Taksim, 59R / Mecidiyeköy, 59RS / Sarıyer, 125 / Kadıköy, ...) ismi bizim okul olan bir duraktan geçerler, son duraklarından bir önce. Sonra okulun durağında inince ortada bir kavşak göreceksiniz, sırtınızı okulun kapısına doğru dönünce o kavşaktan karşınızda solda cami, -sağa doğru- yanında durak copy, yanında simitçi, yanında börekçi, yanında bakkal ve yanında eczane göreceksiniz, eczanenin yanında otopark gibi bir yer var oraya doğru yürüyüp, ordaki markete girmeden sola girerseniz doğru kapıdan girmiş oalcaksınız, keza kavşakta kafayı kaldırıp yukarı bakarsanız muhtemelen mekanın tabelasını da göreceksinizdir, en kolayı hemen ilk önünüze çıkana sorun siz sağ ben selamet.

Cumartesi, Kasım 01, 2008

Konserin Ardından

* ilk iki fotoğrafı çeken Ozan Bey'e teşekkürlerimizi borç biliriz...


Onor Bumbum'un müziği gerçek anlamda çok beğendiğim bir müzik, ilk kez canlı dinleme şansım oldu açıkçası (Roxy'yi saymazsak) ve ses düzeni ne kadar başarısız olursa olsun, müzik çok güzeldi. Demek neymiş ses problemi her ortamda yaşanırmış (oha Studyo Live'da da mı) bu sırf bana ve Taşodalara mahsus değilmiş. Konsere gelen gelmeyen herkesi bilokta sağ alt tarafa koyduğum Onor Bumbum resmine tıklayıp şarkılarını bir kez de güzel ses sistemiyle ev ortamında dinlmeye davet ediyorum, beğenmemenize ihtimal vermiyorum.


Ben de nacizane Onor Bey'in Kuğu isimli pek naif minik bir eserini seslendirdim, şarkıyı öyle seviyorum ki -söyleyince daha da arttı bu sevgi- albüm yapsam okurum o derece. Burda en sağdaki benim, boynumda da 27 derece 23 dakikalık hisli şarkıcıyım ben açısı var. Ortada sırtı dönük klavye çalan Onor Bey, en solda üzerine ışık vuran insan ise klasik kemençe sanatçımız Nağme Hanım. Bu arada sanırım ciddi anlamda ilk konuk olduğum konserdi bu konser, o yüzden yeri çok ayrı benim için. Sahnede söylerken kendi sesimiz gayet güzel geliyordu, seyircilerimiz inanılmaz güzeldi, çok vefalıydılar, ne denli teşekkür etsem az, umarım bir nebze olsun beğenmişlerdir yorumumu.


Tabi ki gecenenin bir diğer mühim ismi Emir Efendi'ydi ki kendisi Köpek şarkısını söyledi nedense Orhan da artık hikayede. Böyle bir Emir Bey kadrosu pozumuz olsun istedik, çektik. Gelen tüm dostlarımıza nice teşekkürler ve bizleri davet ettiği için Onur Bey'e de sonsuz teşekkürler ve tabi ki hep yanımda olan her notasıyla kalitemi arttıran Nağme Hanımcığ'a.


mesaj atmadın, belki yine onu rüyanda gördün
geri aramadın, belki bu sefer gerçekten döndün
beni yaraladın, aslında hiçbir şey yapmadın
kendini aradın tekrar sevebilmeye çalıştın

kuğuymuşsun sen kanadı kırık
iyileştiririm ben kendimi bırakıp

anlık susuyorsun, binbir şey geçiyor aklından belli
sonra duruyorsun, anladığımı anlayıp gülüp,
öyle bakıyorsun, beni burdan alıp götürüp,
öyle bırakıyorsun, bunların hiçbirini bilmeden

kuğuymuşsun sen kanadı kırık
iyileştiririm ben kendimi bırakıp