Cumartesi, Nisan 28, 2007

Demiştim Kadıköy Sezonu Açıldı Diye

3 katlı vapur yahu! Hem de Barış Manço ! Geçen sefer Merve Hanımcığım ile beraberken kaçırmıştık da çok üzülmüştüm, bugün bu gençlerle binmek nasipmiş, püfür püfür. Albüm kapağımı çektiler, bir de fona gökyüzü alınırsa nadir kötü fotoğraf çekersiniz, bir de her daim alttan çekilen fotoğraflar güzel çıkar.

Adisyondaki çay kısmında çarpı koyacak yer kalmamıştı, sohbet güzel, engin ve saygılıydı, bizim kadar saygılı, sevgili siyaset konuşan kaç insan var, çok rahatız da ondan mı acaba, rahatız diye peki siyasetten mi uzak kalalım, eleştiri (iyi/kötü) her daim iyidir, muhalefet doğru yolu bulmaya yardım eder tabi adam gibi yapılırsa, yapamayanlar utansın.
Onlar en iyi, baksanıza karizma akıyor gölgelerinden bile.


Cuma, Nisan 27, 2007

Tatile mi Girdim Ne ?

Şimdi efendim unutmadan hemen bugünün sevindiğim ufak bir olayını anlatayım. Şimdi Cem Bey var bizim okulda, abilerimizden, ayrıca başka bir blogger ablamızdan ötürü de saygımız sonsuzdur kendisine ama o blogger ablayı tanımadan evvel de saygı duyardık orası ayrı. Neyse şimdi ben bu beyi ne zaman görsem hep kararsız kalırdım, selam versem mi acaba diye, çünkü "ne oluyor birader ne kaş göz yapıyorsun" tepkisi almaktan ve bitişiğinde hırpalanmaktan korkardım, ama bugün Ilgın Hanım ile yürürken karşıda bu beyi gördüm ve selam vermeye karar verdim, hatta verdim de. Üstelik beni mutlu eder bir şekilde bir gülümseyiş ve selamla karşılandım. Bir daha ki sefere buraya yazdığım bu duyguları çekinceleri de anlatmayı düşünüyorum kendisine denk gelirsek. Hemen de şımarırım. O fotoğraf da kartpostal değil, ellerimle çektim terbiyesizleşmeyin !
Egecan Bey' in 68 kuşağı ve Afgan Kızı konseptli fotoğraflarını görüyorsunuz ve Yasin Bey' in de -ki kendisi alter olacağını tiki olsun felsefesini kuran insandır- alter gözlüklerle güneşlendiğini görüyorsunuz. Dikkatli gözler imkansız bazı noktalar da görebilir o fotoğraflarda. Yasin Bey yine süperdi bugün, bu adam böyle keyifli olsun da dükkan da onun olsun yani bilmem anlatabidim mi. Tüm mutsuzluğumu aldı gitti, ayrıca o kadar iyi insanlardık ki sürekli kafam(ız)a top atan yandaki topçu gruba hep gülümseyerek ve eğlenerek karşılık verdik. Bir de Yasin Bey' e herkes posta koydu bugün, çok garibandı üzüldüm.
Okul bitti gençler şaka maka, tatile girdik, sınav mınav yok finallere kadar, keyifler yerli yerinde yani anlayacağınız. Şimdiki tek mühim hedefim kısa vadede Taşoda konseri, uzun vadede albüm ahahaha =) Ilgın Hanım da yarın gidiyor uzaklara, herkesler gitti zaten bizim oralara, burda bir kaç kişi kaldık, ama biz de tatilde Kadıköy' e Taksim' e gideriz vallahi çok afedersiniz. Moda' ya da gideriz, sevdiğimizle de sevdiklerimizle de görüşürüz, dinleniriz, djarum içmeyiz, pilav yeriz, ne bileyim bu tip şeyler, hayat ne garip değil mi. Emir Efendi ile çok yoğun programlara girişesim var bu tatilde. Sevgili Orçun Bey, eğer bu yazıyı okuyorsan Allah rızası için Sağdeth 3.1' in videosunu cd' ye çektirip elimize ulaştır, oraya gelenlerden biriyle. Espirilerimiz çalınmadan biz yayınlayalım.
Takdir ettiğim gerçeklikte bir sevgi gördüm bugün, zaten önceden de görüyorduk da iki gönülü bir gördük daha mutlu olduk, çok iyi bir insan olduğunu düşündüğüm bir insanla tanıştım ve çok iyi bir insanmış hakkaten diye ilkokul cümleleri kurdum kafamda, köprüden aktarma yaptım, eğlendim kendi kendime, eve geldim.

Diğer aklıma gelenler :

* Bir Beşiktaş - Üsküdar motoru ilk kez tankeri beklemeyip ya da ona yol vermeyip son hızıyla ve çevik / seri hareketlerle önünden geçti inanılmaz gurur duydum kaptanla.
* Okulda TRT konserinin afişlerini bölümdeki insanlardan birisine verirken geçen diyalog şöyle :
- Akşama konserimiz var gelmek ister misiniz ? (kağıdı uzatıp)
- (kağıdı okuyup) Hiç de aslında böyle bir tipin yok.
- Nasıl duruyorum, daha mı it kopuk ?
- Evet
- Eeheehehe (ne diyeceğimi bilemeyip uzaklaştım)
* Pınar Hanım rüzgarda uçuşup sırtıma yapışan gazeteye "Gazete Adaaaaaam !" diye tepki verdi düşüncelere sevk etti toplumu.
* Aynı gün yanımızda top oynayan grubun topu kaçtı ve yerden yavaşça bize doğru gelmeye başladı, oyundaki bir oğlan da çıkıp peşinden koştu ve tam topu durduracakken çok yakınımızda kayıp düştü, "Merhaba" dedi, biz de "Merhaba" dedik, topu alıp gitti.

Çarşamba, Nisan 25, 2007

125

Kafam çok karıştı yine şu dersler, ortalamalar, yaz okulu, harç parası, garsonluk, fuar, canlı müzik fikirleri içinde. Allah yardımcımız olsun! Yasin Bey ile yıllar sonra belki de bugün toplam bir saat gibi başbaşa oturduk ki güzel planlar yaptık tatil için, güzel de sohbet ettik, güldük de ne bileyim bir şeyler işte. Ben çok özlüyorum bazen bu adamı olsun, Tuhaffiye Hanım' ı olsun, Egecan Bey' i olsun, Melis Hanım' ı olsun, bu liste uzar da gider yani. Ama özlemek de öyle bir şey değil yani yanımda olsalar da belki saatlerce konuşamam onlarla ama böyle sadece yanyana oturacağım o kadar. Anlatamadım ya neyse. Sonra otobüs durağına 1 saat erken gidip börek yemeye karar verdik Yasin Paşa ile, sonra yine konuştuk güzelce hoşuma gitti, sonra ben durağa gittim, Aslı Hanım vardı durakta, 125 bekliyormuş sevindim. Sonra otobüste pek hoş sohbet ettik yani hakikaten pek hoş, 125 yolculuğunun bu denli keyifli geçtiği nadirdir. Bu bayanın müzik hayatını öğrendik bu vesileyle, ayrıca Jukebox' ın kuruluş hikayesini de. Bir an gözümün önüne lisedekiler geldi şu an bunları yazarken ve öyle bir değişik ve güzel birlikteliğin burada kurulamayacağı. Neyse pek hoş bir hikaye aslında Jukebox' ın kuruluşu, bir an düşündüm çaktırmadan Kadıköy' e mi gitsem ben de hazır sohbet güzel diye, sonra eve dönesim ağır bastı, müsade isteyip ayrıldım. Dikkat ettiniz mi bilmiyorum Jukebox, güzel insanlardan oluşmuş bir grup tamamen. Bir de ben güzeli bayan ve erkek için kullanırım. Öyle hoş oldu. Hani böyle bazı insanlarla tanışırsınız selamlaşacak kadar, ama kimisi gerçekten hayatınıza girsin, daha değerli yerleri olsun istersiniz ya, bu insan da öyle bir insan işte. (Bu cümleyi silip silmeme arasında kaldım çok, ama sapıkça bir anlam çıkarmayınız olur mu?)Bir parça da dünden bahsedeyim ya da bir parça da fotoğraf koyayım düne dair. Siz bakıp anlayın benim söylemek istediklerimi, söyleyebileceklerimi.

Bir de bir şarkı koyayım ki çok güzel bir şarkı, ben de çok severim, bu albümü bana hediye eden Merve Hanım da çok sever, grubun diğer albümlerini bana ulaştıran Yargı Bey ve Egecan Bey de bence çok sever, dinleyen herkes sever yahu bu şarkı sevilmez mi ki? Sözler de apayrı.

İncesaz - Kaçsam Bırakıp

NOT : Bir de mesela bu koyduğum fotoğraf large olmasına rağmen tam sağa sola yapışmıyor template sitreç olduğu için onu yapmanın kolay bir yolu var mı üstüne tıklayıp çekip uzatmaktan ziyade ?

Pazar, Nisan 22, 2007

Moda

E hava bu denli güzel,
bu denli bahar olursa
Merve Hanım' ı zorla
Moda' ya götürmemek olmazdı,
ama o kadar yürütmesem olurdu,
Neyse havalar da Merve Hanım kadar güzelleştiler
düşünün gayri siz ne denli güzel olduklarını !

Cumartesi, Nisan 07, 2007

Kadıköy Sezonu Açıldı !

Çok insan anlayamaz eski mûsıkîmizden
Ve ondan anlamayan bir şey anlamaz bizden!
Yahya Kemal


Kadıköy > Taksim ! Bu böyle biline ! Ne var Taksim' de Allah aşkına, aptal aptal mekanlar bir yemek yersin doymazsın, zarara girersin, bir çay içersin tat almazsın, güneş görmez, bangır bangır müzik. "Eeeaaahh yeter beeaa!" dedirtir insana. Danışman buna dahil değil tabi, cuma akşamları Oldcity' yi de bunun dışında tutalım hadi ama onun dışında hiçbir şey yok Taksim' de, bundan sonra Kadıköy, Moda, Bahariye ne bileyim bu tip şeyler işte, güzel mekanlar, güzel sohbetler ve insanlar ve hepsinden önemlisi Pilavcıoğlu ! Ilgın Hanım' da bundan sonra Kadıköy' lü olacak ! İyi ki geldi bugün, sislerin içinden motorla geçtik, havada asılı Ayasofya manzarası gördük ürperdik.
Faruk Birtek geçen dersten önce dedi ki yahu sen bizim eski öğrencilerden birine benziyorsun hani böyle şarkı falan da söylüyor dedi, ben de kim ki dedim acaba sonra dedi hani Teoman değil de öbürü, ben de dedim Mor ve Ötesi mi? Evet evet dedi ona çok benziyorsun ama onun daha iyi huylususun. Demek Harun Bey (Tarkan Bey' den sonra bir bomba daha) zibidiymiş gençken =)

Sezen Hanım' da geldi bugün, beni sevsin diye elimden geleni yaptım, Tuhaffiye Hanım' ı ilk kez utanmışken gördük. Bir de Erdinç Bey 4 saatte falan geldi Kadıköy' e, Özge Hanım da vardı ne zamandan sonra Kadıköy semalarında.

Bir de aklıma geldi geçen teras kantindeki diyaloğum :

- Tosta turşu koymuyor musunuz?
- Koymayalım mı?
- Yok yok koyun diye dedim ben zaten koymuyorsanız şayet hamur hımır.
- Ahahahah.

Perşembe, Nisan 05, 2007

Kahve Falı



Şimdi efendim öncelikle ne zamandır buraya yazacağım yazıları bir yere not almıyordum, bugün onu yaptım ve bu hareket unuttuğum milyonlarca güzel / değişik olayın kaybolup gitmesine bir dur deme başlangıcı oldu. (cümleyi öğelerine ayırmalı)

Öncelikle bugün şuna karar verdim -ki bu kararımı değerli bir blogger ve bir kaç arkadaşla paylaştım da- bu okulumzdaki exchange ve ya normal yabancı öğrenciler var ya, işte onların bir kısmı her havada parmak arası terlik giyiyor, bugünkü yağmurda ve ya senenin en soğuk gününde de giyenleri vardı, bunlara misafirperverlik örneği gösterip patik öreceğim, kararım budur, baktım o da olmadı, önce sabo terlik alacağım hepsine bir çift, sonra da belki ayakkabı.

Ayrıca yakın bir zamanda Bey' den Beylerbeyi' ne terfi zamanım gelecek bakalım ne zaman ?

Bir diğer konum ise, Egecan Bey' den gelen ve beni ne diyeceğini bilemez şekilde bırakan, hayranlık uyandıran, sebebi meçhul hediyeler. Tıpkı bugünkü Cem Köksal & Joe Lynn Turner Türkiye Turnesi dividisi gibi. Sever misin, döver misin ?

Günün son kısımlarını ortalamanın çok üstünde güzel bir sohbetle, hoş bir arkadaş ortamında geçirdim ki yukardaki kareler bu güzel arkadaş ortamına aittir. Erdinç Bey, Uğur Bey, Tuna Bey, Yasin Bey ve benim başladığımız yolculuk, gelenler gidenler, tanıdıklar tanımadıklarla dolu bir balkon sohbetinden sonra son halini aldı. Bu son halde ben, Bahar Hanım, Kerem Bey ve Tuna Bey vardı, güzel güzel sohbetler ettik, iyi oldu, sevindim.

Google Reader sayfamın girişine elimden gelse büyük puntolarla "Indis sağolsun!" yazdıracağım.

Pazartesi, Nisan 02, 2007

Arada Atladıklarım




Şimdi bu gençler var ki öyle kolay atlanılır cinsten değiller, bir Barış Bey olsun, bir Melis Hanım olsun keza bir Ilgın Hanım; bunlar kolay yetişmiyor, baksanıza karizmalarından belli değil mi ne kadar zor yetiştikleri. Gerçekten çok asil de poz verebiliyorlar, kimisi kalkıyor Kayışdağı' ndan, kimisi kalkıyor Beyazıt' tan, kimisi de kalkıyor Hisarüstü' nden geliyorlar konsere, konserden önce de fotoğraflar çekiyoruz eğleniyoruz. Keyif güzel şey, dostluk daha da güzel.



Sonra ne bileyim metroda bekliyoruz, hem de özel birilerini, öyle özel birisi ki 3 - 4 kişi 45 dakika bekliyoruz yani, bu arada boş durmayıp sanatsal fotoğraflar çekiyoruz, düşük kaliteli espiriler yapıyoruz (ben değil), ne bileyim eğleniyoruz baya baya.


Çoğu zamanki gibi eve dönerken Üsküdar' ı tercih ediyoruz, hem vapur / motor havası lazım, hem manzara da güzel, bir de Beşiktaş' a kadar eşlik edecek birileri de varsa, ben derim gel keyfim gel, sen dersin bir tatlı huzur almaya geldik, o der geleceğiniz varsa göreceğiniz de var, öbürü der ne olursan ol gel, beriki de der ki olduğun gibi gel.


Geçen hafta evimizde mühim konuklar ağırladık hatta onları uyuttuk bile, bu değerli konuklar tabiki Sanem Hanım ve Ulaş Bey' di, gönül istedi Aslı Hanım da gelsin, zira o da değerli bir konuk ama tehditlerimizi umursamayan bu bayan, evinde kalmayı tercih etti. Kendi kaybetti =)


Perşembe akşamının yıldızı, tüm okulun adından söz ettiği, sesiyle, sahneye hakimiyetiyle, şarkısıyla, kravatıyla, eğlenceli görünüşüyle akıllardan / dillerden silinmeyen insan İlker Doruk Bey. "Sen vur da tamburun tellerine yar, gözyaşım süzülsün ellerine yar."


Soldan sağa saymak gerekirse en soldaki ve en karizmatik olan Emir Efendi ki bize evini açıp pek hoş pek Sağdeth3' lü bir akşam yaşatmıştır, ortadaki şapkalı Selen Hanım ve sağdaki ünlü simamız Bahar Hanım. Evet biraz karizmatik ve doğallar hepsi kabul etmek gerekirse.


Buket Hanım
, öyle adapte ki ortama, koşarak metrodan çıktı ve koşarak bize sarılıp sevgiye boğdu bizi, gerçi koşmakla iligili pek hoş olmayan anıları da var ama olsun yine de koştu sevincinden. Masalara mı çıktı dersiniz ne dersiniz artık bilmem. Verdiler coşkuyu elimizden ne gelir.