Cuma, Haziran 27, 2014

Kamayor Konseri No. 1 // Yeni Başlangıçlar


Merhabalar efendiler, gerçekten blog yazmayalı kendimden utanacak kadar çok zaman oldu. Bahane olmadığını bilmekle beraber türlü koşturmacalar birincil, meslek olarak da tüm gün yazı yazıyor olmak ikincil alıkoyucu sebep olarak tarihe not düşülsün yine de. Öncelikle en sondan başlayayım. Yarın akşam (yani saat itibariyle bu akşam oldu artık) uzun bir aradan sonra bir konserim olacak. Şu yarın bugün çelişkisini ortadan kaldırmak için net konuşuyorum 27 Haziran Cuma. Etkinliğin detaylarına buradan ulaşabilirsiniz. Çektiğim bir fotoğraftan harika bir afiş yaratan Gizem Hanım'ın tasarımını ise yazıya iliştiriyorum, hatıra kalsın blog'da.


"Nerede peki bu konser?", "Beni ve seni bu konserde neler bekleyecek?" gibi sorulara yanıt arayalım şimdi de. Konser Kamayor Sanat Atölyesi'nde olacak. Burası güzel insanlar vesilesiyle çok tesadüfi bir şekilde öğrendiğim pek enteresan bir yer. Konsere gelecek olanlar görecektir, içerisi gerçekten de sanatla dolu. Heykeller, resimler, enstrümanlar, mezar taşları, Şirin Hanım, Vedat Bey, Çağdaş Bey ve onlardan çok daha az denk geldiğim nice güzel insanla dolu bir yer burası. Mekanın hikayesi bambaşka bir yazı konusu.


"Kamayor Sanat Atölyesi'ne nasıl giderim?" diye soranları ise şöyle yanıtlayacağım. Galata Kulesi'nin önüne gelin (İstanbul'da kime sorsanız gösterir) Kule solunuzda Kiva ve diğer restoranlardan oluşan sıra sağınızda, Doğan Apartmanı'na doğru giden yol ile Tünel'den Karaköy'e inen yokuş arkanızda kalacak şekilde durduğunuzda tam karşınızda (belki hafif saat 1 yönünde bir sokak göreceksiniz dümdüz giden. İşte o sokağa giriyorsunuz çok değil biraz ileride solda bir market var, o marketin hemen yanından aşağıya inen merdivenler göreceksiniz, onlardan inin ve karşınızda Kamayor'un havalı kapısını görün. Şu aşağıdaki fotoğraf dediğim merdivenlerin üstünden çekildi misal. Fotoğrafı çekenin sağında kalıyor merdivenler. Neyse yer yön mevhumu olanlar şu ana dek defalarca anladı, daha tekrar edersem bu mevhuma sahip olmayanların beyinleri iyice yanacak.


Konsere tek başıma çıkacağım ve çalıp söyleyeceğim. Kendi şarkılarımın neredeyse tamamını çalıp bir o kadar sevdiğim şarkıyı da aralara serpiştireceğim. Baştan net söylüyorum, benim şarkılarım fazlaca sakin ve dingin şarkılar. Yani genelleme yapabileceğim kadar çoğu öyle. Çaldığım bana ait olmayan parçalar da bu genellemeye uyuyor. Bu tip müzikleri seven daha doğrusu sakin müziğe tahammülü ve saygısı olan dostları bekliyorum konsere. Etkinliğin içine ve paylaşırken üzerine yazdığım gibi sadece görüşmüş olalım diye gelenler samimi söylüyorum gelmesin, hususi görüşürüz. Kendinize de benim şarkılara da yazık olmasın. Tek başına çalıyor olmanın verdiği dayanılmaz patavatsızlık gücü.


Bir diğer mühim konu ise bu konserin etkinliği vesilesiyle yayına aldığım Emir Aksoy sayfası. Burada vaktiyle şu yazıda da belirttiğim üzere Emir Bey hikayesi artık sona erdi ancak bu müziği bıraktım gibi bir anlam içermiyor, sadece daha kendi başıma ve kendi bildiğim şekilde bir şeyler yapmaya devam edeceğim, bu bir şeyler yapma sürecinde de muhakkak ki bildik, sevdik ve yepyeni insanlarla ortak şeylere imza atacağız ama konumuz tam da bu değil. Gizem Hanım çok güzel bir illüstrasyon çizmekle kalmadı, daha yukarıdaki güzelim afişi ve yeni logomu da tasarlayarak bu sayfanın yayına alınması sürecini fazlasıyla hızlandırdı ve güzelleştirdi, kendisine burada da bir kere daha teşekkür etmek istiyorum.


Neyse yarın bu bireysel yolculuğun da ilk adımlarından biri olacak benim için, bir nevi açılan yeni bir sayfa gibi. Ha çalacağım şeyler yeni şeyler mi hayır ama kafamda durum böyle. Bir de Merve Hanımcığımın hediyesi yeni gitarcığımla çalacak olmak da başlı başına bir yeni dünya düzeni habercisi. İyi çalarsam benim becerim, kötü çalarsam Merve Hanım'ın kabahati olacak yani. Hasılı kelâm müzik dinlemek isteyen herkesin bu etkinlikte ve gelecek diğer olası etkinliklerde başımın üstünde yeri olacaktır.