Cuma, Şubat 25, 2011

Hayatın *


Tam her şey düzene girdi artık, kısa süre içinde rayına oturur derken, son anda bir şeyler çıkıyor ve hem planları hem kafamı allak bullak edebiliyor. Okul desen komik bir şekilde eski tip devlet dairesine bağlamış, bugün git yarın gel diye iki haftadır oyalıyorlar beni. Bir türlü geçici mezuniyet belgem elime geçmedi, pazartesi gel dediler en son. Bakalım pazartesi de vermezlerse biraz sıkıntı olacak. Salı günü yeni bir sayfaya geçiyoruz mezuniyet sonrası dönemimizde. En çok da Eylül Hanım (nasıl bir yüklem koysam bilemedim çok şey demek istiyorum burada ama neyse yüklemsiz olsun en çokların hepsi ona gitsin). Bu geçtiğimiz haftanın nefes nefese temposu önümüzdeki hafta da sürecek, keza yeni sayfa, yeni yaş, derken bir yandan da İtalyan bir dostum, bir başka arkadaşıyla İstanbul'a gelecek, bir nevi bana misafir olacak. Onlarla da ilgilenmem lazım, bir diğer yandan konserler var, cuma Emir Bey, cumartesi Sakareller olmak üzere. Bu aralar daha az müzik dinler oldum ama her hafta sevdiğim birini dinliyorum. Susheela Raman dinledim mesela, ne zamandır dinlemediğime hayıflandım. Hayf hayf diye. Bu aralar hayata bakış açım, bu yazıya ismini veren Onor Bumbum parçasının girişi gibi: "İki elinle sarıl yeni hayatına." Bu aralar hayatımı belgeleyen hiç fotoğraf sever yok çevremde ne yazık ki, yazılar kuru kuru kaldı. Zın zın.

Pazar, Şubat 20, 2011

Yazı


Milyon tane iş oldu geçtiğimiz hafta, o derece ki blog yazacak vakit olmadı. Sakareller ile kayıt yaptık öncelikle, geçtiğimiz Cumartesi'nin en çılgın olayı buydu. Tüm gün Deneyevi'nde geçti. Deneyevi de pek havalı bir stüdyo, ekipmanın, kalitenin dibine vurulmuş. Ergin Bey oranın sahibi, çok iyiydi her şey gerçekten. Barkın Bey ve Metin Bey de vardı bizim kayıtlarımız almak üzere. Kime ağabey desem kızıyor bu aralar, o yüzden blogumun da ritüelleri gereği herkese bey ve hanım diyeceğim. Bizim grubun dışında bu üç değerli insan da müthiş bir efor harcadılar o gün, her şeyi titizlikle hallettiler. Sandık'ın tamamı, diğer dört aranjmanın da vokaller dışındaki kısımları halledildi. Sandık isimli yeni Sakareller parçası Karga'nın toplama albümünde yer alacak böylelikle. Bir koca günü böylece atlattık, hafta içindeki diğer günler biraz boğucuydu. Merve Hanım'la görüştüklerimizi bu genellemenin dışında tutuyorum.

Ünlü mezuniyet sonrası depresyonu gerçekmiş, ben de bunu hissettim, işte bu boğuculuktan kastım biraz da buydu. Bu arada yukarıdaki cumartesiden bir gün önceki cuma da pek değerli dostlar İpeknaz Hanım'la ve Emre Bey'le görüşme fırsatım oldu. Buna da pek çok sevindiğimi belirtmeden geçemeyeceğim. Bu geçtiğimiz perşembe de annemle bir Eyüp turu gerçekleştirdik ki her açıdan verimli geçti. Oradan dönüşte Karaköy - Tünel - Galatasaray - Cihangir - Tophane rotası izledik ve Yusuf Ağabey'in dükkanına uğradık. Annemle orada bir kaç saat oturduk, hem sohbet ettik hem de sağolsun Yusuf Ağabey bizim bilgisayarın işlerini çözdü. Hasılı kelam Karaköy'den vapurla Kadıköy'e geçtik, akşamında da yürümelere doymayan ben Merve Hanım ve Müge Hanım'larla Cadde'de yürüyüş yaptık. Burdan yine bir geri dönüş yapıyorum, bir gün de Merve Hanım ve Tina Hanım buluşmuştuk da o gün de çok keyifli, sohbetli, neşeli geçmişti belirtmeden geçemeyeceğim.

Son olarak bu Cuma'dan itibaren yine ekstra bir yoğunluk vuku buldu. Cuma öğlen İmre Hanım ile buluştuk, kendisi de en az ağabeysi kadar Parizyen biri. İstanbul'a geliş sürprizinden başlayan hikaye, çocukluğun derinliklerine kadar ilerledi. Yasemin Hanım ve Kerem Bey de bize katıldılar bu arada. Yeni insanlarla tanışmayı pek sevdiğimden olsa gerek çok keyifli bir gün geçirdim, bunda tanışılan insanların pek keyifli insanlar olmasının da katkısı büyük. Kendilerine tüm gün musallat olmam ve kötü bir tavsiye sonucu kendime bir paket Djarum hediye ettirmem pişmanlık duyduğum noktalar. Dönüşte yollarımız ayrılmadan evvel İmre Hanım'ın bir diğer arkadaşı Ceren Hanım'la tanıştık ki kendisiyle aynı okuldanmışız ve kendisi festivalden dertli bir insanmış. Ayrıca bu süreç içersinde, bir adet pek güzel telefon aldım ve Metin Bey ve Barkın Bey başta olmak üzere Replikas üyelerine rastladım. Akşama doğru yollarımız ayrılsa da bu keyifli vakitten ötürü İmre Hanım ve dostlarına müteşekkirim.

Cumanın akşamında Merve Hanım'la Kadıköy'e gittik, pek değerli lise dostlarımız Melis Hanım, Sevda Hanım, Ekin Bey, Olcay Bey ve geç de olsa Korcan Bey bizleri yalnız bırakmadılar. Amacımız pek değerli dostumuz Egemen Bey'in de bas gitar çalıp yardımcı vokal yaptığı grup Yeniharman'ı Shaft'ta dinlemekti. Dinledik. Cover çalan çok olur besteleri böyle hoş geliyorken keşke hep beste çalsalardı diye düşündüm. Sonrasında bir yarım saat oturduk, Egemen Bey'le hoş beş ettik, özlüyor insan birbirini. Ekin Bey'in de saksafon çalmaya başlamasına pek sevindik.

Cumartesi gününe gelirsek Küçük Çekmece yönüne giderken ailece trafikte iki buçuk saat kalmamızın sıkıntısıyla güne başladık. Teyzemi ve yeni torunu gördük. Baya küçük ve komik bir tip Yusuf Bey olmuş adı, ağabeysi Yunus Bey ile de uyumlu. Ben erken ayrıldım oradan, metrobüs artı tramvay ile bir küsür saatte Karaköy'e ve Tünel'e geldim. Sakareller olarak buluşup, stüdyodan alınacakları alıp, bize gönderilen araca atlayıp Hayat TV stüdyosunun olduğu Kocamustafapaşa'ya doğru yola koyulduk. Karaborsa adındaki canlı yayınlanan kültür sanat programının bu haftaki konuklarından biri de bizdik. Uydudan izlenebilen kanal bazen internetten de izlenebiliyordu. Ses ayarlamaları falan yapılırken Teoman Bey geldi. Kendisi Sakareller'i pek sever, biz de onu. İyi ki denk geldik programda. Program da gayet keyifliydi üç saat sürdü. Başar bizi temsilen sohbet masasındaydı. Teoman Bey dışında iki tane de kadın konuk vardı biri tiyatrocu biri video art icracısı olmak üzere. Pek keyifliydi program biz de toplamda altı şarkı çaldık beşi albümden olmak üzere. Güzel bir canlı yayın deneyimi de yaşadık. Dönüşte de bizi Söğütlüçeşme'ye kadar bıraktılar, istesek daha bırakacaklardı, pek güzel ağırlandık yani.

Bugün ise öğlene kadar uyudum o yorgunlukla. Sonra Yusuf Ağabey ve Afra Abla geldiler. Yemek yedik, bol sohbet ettik. Akşam da Merve Hanım uğradı bir. Böyle yani gelişmeler. Şu bir haftada milyonlarca olay olabiliyor. Bu yazıdan çıkan ders bu. Yarın ya da bu akşam (pazartesi) Nardis'te Spooky konseri var herkese tavsiye ederim, çarşamba da Bananas rüzgarı Bronx'ta esecek gibi. Haberler gelişmeler bu yönde. Şimdilik esen kalın. Umarım bir şeyleri atlamamışımdır.

Perşembe, Şubat 10, 2011

Dünya



Dünyayı yazacak kadar şey birikti bu aralar, neyse ki siyaset falan yazmıyorum buralara pek. Tamamen küfür dolardı biloğuma yazık olurdu. Okulda ilişik kesme maratonuna katıldım bugün. Kuş bakışı bir kamera koyup hızlandırılıp izlenmelik bir gündü. Aynı yoldan 45 kez farklı yönlere geçen bir nokta. Neyse ki zamanla yarışımı başarıyla kazandım. Kimliğimizi kaybettirtenler utansın arkadaş. Öyle büyük bir değişim sürecinin içindeyim ki daha kendim bile tam idrak edemedim, umarım en kısa zamanda en güzel şekilde rayına oturur her şey. Koşturmacalar bitmek bilmiyor tabi, daha bir kaç hafta belki de bir kaç ay devam edecek ufak tefek tonlarca iş var.

Salı, Şubat 01, 2011

Trend


Yahu geçen yazı yazdığım bir bilgisayar mecrasında dil denetleme açıkmış, Türkçe olarak. v.i.p. yazdım altını çizmedi de nabacan yazdım çizdi. Bu nasıl iş? Sizlere bir kaç link versem izleyin, dinleyin desem, bugün olmasa bile bir ara vaktiniz olunca dediğimi dinleyin emi.

* Mispis isimli adamlar canavar gibi müzik yapıyorken, iki üç zibidinin binlerce hayranı olması beni delirtiyor, o yüzden siz Mispis gibi güzel grupları dinleyin, eş dost meclisinde iki kelâm edip prim yapacağız diye popüler olanın peşinden çok da gitmeyin. Böyle de atarlı adamım.

* Long Way From Home serisinin üçüncü videosu da artık online. Bu videoyu izleyince sağ taraftan ilk iki videoya da ulaşabilirsiniz. Çok güzel iş bu iş.

* Çarşamba ve Cuma Sakareller konserleri var, birisi olmazsa diğeri olsun diyorum, tavsiye ediyorum. Ben daha Sakareller üyesi değilken de çok severdim müziğini, demek siz de yeterince severseniz bir gün kendinizi grupta bulabilirsiniz.

Kafamı kapov diye vapura çarptım geçen gün. Vapur aşağıda kalmış, rampa da aşağı eğimliydi, önüme bakarken yukarıyı görmedim. Vapur sallandı. Görevliler panikledi, ben senelerdir kafamı çarparmışçasına rahat hareketlerle halkı selamlayıp ilerledim.