Perşembe, Eylül 11, 2008

Bir Programımızın Daha Sonuna Geldik



Efendim bu yazımızda, sizlere, TRT İstanbul Radyosu canlı yayın stüdyolarından bağlanıyoruz. Gördüğünüz üzere kafam biraz geç de çalışsa, "gönüllü staj"ımın son gününde bir kaç fotoğraf çekmeyi akıl ettim. Bu gördüğünüz oda canlı yayın teknisyeninin kumanda merkezi. Vay çok havalı bir sözcük öbeği oluşturdum. Grili bey, bugünkü teknisyendi, bugüne kadar gördüklerimin içinde en eğlenceli ve en iyi iş yapan oydu, soldaki bey ise Osman Ağabey olur, kendisi İstanbul Radyosu Kültür ve Sanat Yayınları Müdürü olup, kendimi bildim bileli tanıdığımdır. Antalya'da babamla beraber çalışırlardı ben daha gençken ve TRT'nin logosu daha karizmatikken. Kendisi bana Ebru San'atı'nın inceliklerini öğreten insandır. Neyse ben kendisine sormuştum yanınızda durabilir miyim diye sağolsun o da kabul etmişti.

İçerdeki sorgu odası kılıklı yer ise canlı yayın stüdyosu. Pek güzel bir yer ve o bayıldığım TRT mikrofonlarına sahipler. Gençlik Korosu konserimizde de -ilk konserde hele- âşık olmuştum o mikrofonlara direkt. İçeride program danışmanı, radyo spikeri ve konuk var, canlı yayındalar şu anda. Alttaki fotoğrafta ise canlı yayın stüdyosunun içini görüyorsunuz. TRT Radyolarından duyduğunuz o güzel seslerden birinin sahibesi ise en sağdaki Saadet Hanım. Gerçekten deneyimli bir spiker benim gözlemlediğim kadarıyla, Ebru Hanım da çok başarılıydı hakkını yememek lazım. Bu üç haftalık zaman zarfında değişik işler öğrendim. Sanırım kazandıklarım şunlar :

orta hızda montaj yapma (şarkıları anonslara bağlama)
biraz daha düşük hızda ayıklama yapma (aradaki kötü seslerden kaydı arındırmak)
program önerisi hazırlama (gelecek dönemler için)
gelen konukla ilgilenme ve konuğu programa hazırlama
canlı yayın teknisyenliği anons ve telefon bağlama (telefon konukları)
gazete okuma (odada boş otururken)

Tabi bunlar gözleme dayalı öğrenilen şeyler, ufak tefek pratikle daha mükemmelleşirler, her şey ufak tefek pratikle mükemmelleş mi zaten azizim? Neyse bir devrin daha böylece sonuna geldik.

Bilenlere sormak istediğim bir konu var, kendi bölümümden çok alakasız bir bölümde master yapmak istersem, onlar beni kabul etmek için ne isterler, not ortalaması mı yoksa kendini bu yönde geliştirmiş olmayı mı? Cevaplarınızı 3452'ye kısa mesajla atın (ahaha yok gönderin iyisi mi), şu an dinlediğiniz klarnet melodisi evimize gelsin, beraber dinleyelim, eğlenelim, evlenelim.


7 yorum:

Adsız dedi ki...

Allah Allah herkese mavi boncuk mu dağıtmaya başladın şimdi de! evlenelimmiş!!

Adsız dedi ki...

görsel iletişim tasarım, sinema, müzik benzeri şeyler düşünüyorsan güzel bir portfolyo istiyorlar gelmiş olduğun bölüme, not ortalamana falan bakmıyorlar. ama tabi gitmek istediğin bölümle ilgili bir ders almışsan onun notuna bakabilirler. bir de referans istiyorlar tabi. bunun için de bu işlerde başarılı olmuş ismi bilinen birilerinin referansı lazım. böyle.

ben de 2 sene lisede iyi bi okulun mühendisliğini kazanmak için kasıp, kazandıktan sonra 4 sene mezun olmak için kendimi paralayıp, 4 sene sonunda mühendis olarak mutlu olamıcağımın farkına vardığımdan çok iyi anlıyorum sizi emir bey : )

Emir Bey dedi ki...

merve : yapmadığım şey mi yahu evvelden eheheh

rea : yani yapmak istediğimiz master a dair, şimdiden elimizden gelen her türlü projeye dahil olmak lazım, peki o zaman =))

Alptekin Uzel dedi ki...

2.5 not ortalaması asgari bir gereklilik. bölümünüz ne kadar alakasız olursa olsun bunu hemen her master bekler.

bundan sonrası o bölümle ilgili mesela aldığınız seçmeli dersler, edebiyat ise yazdığınız öyküler, yazılar; sinema ise çektiğiniz kısa filmler, yazdığınız film eleştirileri vs ...

ama şöyle bir şey var. aslında başvurduğunuz bölümle alakasız bir bölüm okumanızın bir avantajı da var. çünkü özellikle sosyal bilimler ve de humanities dedikleri bölümler kendileriyle ilgisiz bölümlerden gelenlere sıcak yaklaşıyorlar.

işte disiplinlerarasılık filan mevzuuları, diğer taraftan psikolojik bir tarafı var kendi bölümü dururken başka şeylerle ilgilenip tutkusunun peşinden gitmiş bir öğrenci modeli şık duruyor. böyle

Adsız dedi ki...

evet alptekin bey eksik kaldığım yerleri de eklemiş sağolsun. onun yorumunu okuyunca aklıma birşey daha geldi. mesela türkiye, iran, suriye gibi batı gözünde ortadoğu olarak görülen yerlerden öğrencileri de ilginç bulup kabul edebiliyorlar.
: )

Emir Bey dedi ki...

alptekin uzel ve rea : gerçekten çok teşekkür ederim bir aydınla yaşadım kendi içimde =)

Adsız dedi ki...

finlandiya'da şahane bi okul var. UIAH adı. araştır, karıştır bişiler yap. süper bi okul.