Efendiler, akşam sularıydı yaklaşık dokuz buçuk, annemle oturmuş televizyon izliyorduk ki birden telefonum ring ring eyledi (yansıma sözcükler evrenseldir). Sonra bir baktım ve elimi ayağıma dolaştıran o güzel şeyi gördüm ekranda arayan numero +358 ile başlıyordu. Fethe girişen bir yeniçeri şivesiyle Allah Allah Allah Allah diyerek telefonu kapıp odadan çıktım ve arka odaya varıp açtım. "This is Susa" sesini duydum pek garip oldu, ağzım kulağımı geçti. Sonra 15 dakika kadar Susa Hanım yaklaşık 10 dakika kadar da Jussi Bey ile konuştuk, kendileri Finli ailemin ebeveynleridir (ebeveyn kadar korkunç bir kelime daha yok). Öğrendiğime göre, anne, bacağından geçirdiği operasyonun dertlerini atlatmış, önümüzdeki günlerde Yunanistan'a tatile geleceklermiş, Finlandiya'da hava şimdiden 5 derece olmuş gündüzleri. Daha sonra babaya geçti telefon ve baba Mr Hanky'nin hei deyişiyle beni karşıladı, beni benden aldı hatta. Çok bomba adamdır, gördük ki hâlâ South Park'a devam ediyor. İngilizcesi de haliyle iyi ve bizimki kadar fak, şit, ess falan. Neyse bunlar bana kışın da buraya gel bak kış sporları yaptıracağız sana dediler, ben de para bulursam gelirim dedim onlar da kışın uçak ucuz olur gerisine karışma dediler falan, ben de fırsat bulursam gelirim dedim. Akabinde çemkirdim Yunanistan'a geliyorsunuz da İstanbul'a ne demeye gelmiyorsunuz diye. Hayır ben İsveç'e gitsem bana normal bir Finli'nin diyeceği cümle şudur : "Sweeden sucks, you are gay!" Neyse ben dedim güzel bir mevsimde gidiyorsunuz, çok sıcak olmaz keyifle tatil yaparsınız falan hatta buraya gelmiş kadar olursunuz da dedim. Neyse onlar da gelecek yaza mükemmel bir plan yapmışlar. Stefan Bey'i aramışlar benden evvel ve Stefan Bey'in babası tarafından ısrarla Skopya'ya davet edilmişler; onlar da gelecek yaz önce Makedonya'ya gidip, ordan Stefan Bey'i de alıp İstanbul'a geliriz diye düşünmüşler. Galiba ciddi düşünüyorlar bunu, hayaller ötesi bir ziyaret olur benim için. Hoş, nerde yatırırım onları orası meçhul ama bir de Emil Bey de gelirse of demeyin keyfime. Neyse neredeyse yarım saat kadar yapılan bir telefon konuşmasının ardından tekrar tekrar konuşmak üzre deyip kapattık. Biletini al bize telefon et yeter diyip beni yersiz gazlara verdiler. Bir telefon görüşmesi dahi ne çok mutlu etti beni belli değil. Finland ne güzel ne güzel. (orman ne güzel ne güzel melodisiyle)
10 yorum:
gel sen burda derdi unut
finlan ne güzel ne güzel (şit: baba der)
bu arada emir bey bu inasnlar gelirse seninle yaptığmız bütün geyikler gerçekleşcek .. ilk olarak onları barbaros bulvarının ortasından karşıya geçir bi kendilerine gelsinler.. sonra da taksim meydanına:D
çok güzel hareketler bunlar diyesi gelir adamın :)))
giden var gidemeyen var emir bey :)
isveçe laf yok yiğenim:)
gözün aydın Emir,yau alttaki yazıdaki alakasız bir bölümle master olayını ben de çok ciddi düşünmekteyim,araştırmaktayım:)))
korhay : tabi ki canııım :D
yo : dedim ki !
dide : ben de gidemeyenim şu an =P
fantom : sucks !
hanife : birbirimizi haberdar edelim araştırmalardan gerek yurt içi gerek finlandiya (eheheh yurtdışı değil sadece finlandiya bak) her türlüsüne varım :D
kos'tan ya da simi'den bu tarafa geçsinler. ayıp!
deryik : sneye yaza geliriz demeselerdi ben geçerdim zaten, akdeniz sıcaklığıyla eli omuzlarına atar çaktırmadan el ense çekerek izmir e çıkarırdım onları ama neyse =P
Ah ah ah, bu yanlışı düzeltmeden edemedim. Yazıda "Skopya" dediğin kente Makedonlar "Skopye" derler demesine, ama biz Türkler yüz yıllarca hep "Üsküp" demişiz ;) 600+ yıldır da Üsküp'te yaşıyoruz. Osmanlıdan sonra dahi, ben hala oradayım ;)
oktay : sormayın yahu 2 aydır düşünüyorum makedonya nın başkenti türkçe bir isim ama ne ama ne diye skopyy skopye deyip duruyorum, evelki gün bir arkadaşımın üsküp e gittim demesiyle idrak edip rahatladım, haklısınız, bilmemekten değil de kafanın yeterli çalışmamasından kaynaklı =))
Yorum Gönder