Pazartesi, Ekim 08, 2012

Hello!


Pelin Hanım'la buluştuk sanırım bir yıl aradan sonra. Kendisi de pek mimar bir dostumuz olduğu için yine ister istemez iş güç konularını konuştuk. Kendisi keşke hayat Bienal olsa diyor, benim de isteğim gerçekten mükemmel bir iş bulana dek -if there is one such thing- günümü kurtarabilmek. Çağdaşlarımızın genel sorunu bu, evet işsizlik, ne kadar güzel bir dünya, nitelikleriniz, deneyimleriniz, birikimleriniz, dünya görüşünüz ve ufkunuz ne denli genişse iş bulma olasılığınız ya da "gönlünüze göre bir iş bulma olasılığınız" -tekrar ediyorum ki if there is one such thing- o kadar daralıyor. Daralan sadece bu olasılık da olmuyor tabi, sizin de gönlünüz, beyniniz, ruhunuz bu esnada daralıyor, varsın daralsın diyoruz biz melankoli seven insanlarız ne de olsa, "dar can" iyidir. Bu arada trafik çok kötüymüş diye gaza getirdiğim Pelin Hanım erken çıkarak buluşacağımız saatten 40 dakika önce Kadıköy'e varmış, neyse ki ben de az erkenci biri değilim de kendisini çok bekletmedim. Bundan sonra tüm arkadaşlarıma böyle yapacağım "trafik çok fenaymış ağbiii" diyeceğim ki erken erken buluşalım, kimse kimseyi bekletmesin, ben zaten erken geliyorum. Neyse Bienal'de buluşmak üzere kendisiyle vedalaştık. Bu arada oturduğumuz yerin "Mosquito" olan adı eğer Türkçe olsa "Sinekli Bahçe" mi olacaktı diye düşünmeden edemedim ki bu düşüncemi de Pelin Hanım'la paylaştım akabinde. Kendisi de altta göreceğiniz üzere güler yüzlü bir ahbabımız.


İpeknaz Hanım da bize katılmıştı ayrılmamızdan az evvel, tam ayrılırken de Murat Bey katıldı bize. Onlarla ufak bir karar aşamasından sonra Ceylân Ertem konserine gitmeye karar verdik. Biletlerimizi aldık Karga'ya uğrayıp, sonra da Vamos Bien'de oturup bir şeyler yenilip içilip siyaset konuşuldu. Çok güzel bu aralar yapılan tüm siyaset konuşmaları. Hep şaşkınlıkla ve "abi ne kafalar, yahu ne cesaret" gibi cümlelerle bitiyor sohbet. Tıpkı iş konusunda olduğu gibi nitelikli, kendini geliştirmiş, aklı selim pek çok insanda aynı iç daralması mevcut siayseten.

Konser saati yaklaştı Karga'ya girip tırmanmaya başladık, en üste vardığımızda herkesin oturduğunu görüp sevinerek biz de madem en arkaya gidelim oturup dinleyelim dedik. Mabel Bey ve Sinem Hanım'la karşılaştık o sırada hatta, sonra ne olsa beğenirsiniz, konser başladı ve önümüzde çok kalabalık bir grup bir anda ayağa kalktı. Böylelikle konserin sonuna kadar sahnenin toplamda 1/7'sini gördüğümüz anlar başladı. Önce çok hızlıca bir iki olumsuzluktan bahsedeceğim, sonra güzelliklere geçeceğim. Birincisi eve bu kadar yakın konser dinlemek güzel olsa da Karga'nın sahnesinde ve ses sisteminde pek iş yok gibi. Belki herkes oturarak dinleseydi böyle düşünmezdim sahneyle ilgili ama ses sistemindeki garipliklerle ilgili fikrim baki. Solist mikrofonunun sesi yükselip alçaldı bariz bir şekilde, solistin güçlü bir sesi olduğu için şarkılarda sıkıntı olmadı ama arada söylediği hiçbir şeyi duymadık neredeyse. Bir de konser dinleyicilerimizin tamamı değil ama pek çoğunun içinde hâlâ ses kontrol özürlü birer ergen yaşıyor. Arkadaş konuşuyorsun bari bağıra çağıra konuşma! Zaten konsere geliyorsan bence hiç konuşma, şarkı esnasında sus, susamadınsa da sessiz ol yahu, öküz gibi böğürme, sen dinlemiyorsan ben dinleyeceğim yine de, defol git! Öf sinirlendim bak, bizim konserlerde de nefret ederim zaten insanların konuşmalarından, hazır gaza gelmişken belirteyim, biz çalar söylerken konuşacak insan gelmesin Cuma günü olan konsere. Konuşacaklarınızı konser öncesi, arası ya da sonrasında bitirin. Bknz. öfke yönetimi, nefret söylemi. Neyse nefretimi kustum, şimdi Ceylân Ertem'e dönelim.

Bu arada Cuma Emir Bey konseri var beklerim, detaylar burada.

Anima diye bir gurup vardı biz daha geçken. Ben pek dinlememiştim ama çevremde konuşulduğunu hatırlıyorum baya, Joker diye bir çıkış parçaları vardı ama benim aklımda tek yer eden şarkıları sanırım Yağmurla Gelen'di. Hatta farklı projelerde farklı solistlerle çalmıştık da sonraki yıllarda bu güzel parçayı. İşte bu gurubun solisti olarak tanışmışız ilk Ceylân Ertem'le. O zamanlar ben daha tanıştığımızın farkında değildim, sonradan kim tavsiye etti de buldum ya da kendim mi gezinirken denk geldim bilmiyorum Neşet Ertaş'ın Gönül Dağı yorumuna denk geldim Ceylân Ertem'in. İlk o zaman allahuekbervuhuuuu demiştim. Ne güzel müzikler yapıyor insanlar diye düşünmüştüm. Sonra biraz araştırdıkça tonlarca güzel projeyle tonlarca güzel iş yapan ve sürekli üreten bir insan olduğunu fark ettim Ceylân Ertem'in. Geçtiğimiz sene miydi evvelki seneydi ya da sanırım "Soluk" albümünü çıkardı. Dinlediğim en iyi Türkçe albümlerden biriydi bugüne dek ki düşünün yabancı albüm dinlemem pek. Neyse tonlarca müzisyenle çalışmış, farklı farklı parçalar yapmış ve sesine ve müzikal üretimine hayran bırakmıştı biz dinleyenlerini bu albümle. İşte o albümü çevirip çevirip dinlerim ben hâlâ hiç sıkılmadan. Hatta 2 tane müthiş parça paylaşayım buradan da eğer dinlemediyseniz belki heveslendirir sizi bunlar: Çok Yakın, Nazım'a. İkinci albümü Ütopyalar Güzeldir'i daha dinlemedim ki bu benim ayıbım, klip parçası Ne Olursan Ol Gelme hariç. Edinip dinleyeceğim en yakında. Neyse işte böyle üretken ve heybetli insanların olması, onların ürettiklerini edinmek, dinlemek, canlı performanslarını görmek, anlattıklarını anlamaya çalışmak beni hep çok heyecanlandırıyor. Ne güzel ki böyle insanlar var! Ayrıca performansından sonra şunu söyleyebilirim ki kendisi gördüğüm en iyi bağıran kadın solistlerden, sırf kendisi değil grubu da gördüğüm en iyi bağırabilen gruplardan.

Bir diğer konu ise Canberk Bey'in güzel bir gecede bizlere öğrettiği/dinlettiği bir şarkı. Ebrulimuharrem adlı bir ikilinin beni müthiş etkileyen bir parçaları ve klipleri: Kurtar Ya Rab. Dinleyip etkilenmemek elde değil, nasıl bir ses hakimiyeti, nasıl bir müzik. Zaten müzikal olarak türler ötesi insanları hep takdir etmişizdir, bu ikili de en takdire şayan olanlardan net. Bu arada aynı gece ben aynı gruba Lionel Richie'nin Hello klibini kazandırmanın gururunu yaşamıştım.


Ufak ufak şöyle notlarla yazıyı bitireyim:

- Üzerinde midnight cowboy ve night hawk yazan iki tişörtüm var, her giydiğimde çok eğleniyorum, içimdeki barzoyu dışa vuruyorum böylelikle. O tişörtü üstümde görüp de "ne yaptın midnight cowboy?" diyen arkadaşlarım olduğu için ayrıca mutlu oluyorum.
- İpeknaz Hanım'la müzik piyasasını kurtarmaya çalıştık, olmadı ama Vagon'da şeftali aramolı güzel çaylar içelim dedik, o oldu, Destinaz Hanım'la karşılaştık hatta, Kadıköy sevilesi bir yer evet.
- Teyzemler oraya çok yakın oturduğu için biliyorum kaç haftadır süren bir gerginlik var ve bu aleni bir linç girişimine dönüşüyor, eminim ki kendi hayatlarında namustan, terbiyeden tam not alan insanlardır bu linçi teşvik edenler de: http://haber.sol.org.tr/kent-gundemleri/avcilarda-trans-bireylere-linc-girisimi-haberi-60586
- Şöyle bir haber gördüm dün bir de 3 senelik yaklaşık, bağırarak güldüm başlığı okuyunca: http://www.zaman.com.tr/newsDetail_getNewsById.action?haberno=931858 Nerede o eski heyetler dedim kendi kendime.
- Kendime not olarak şunu da yazayım buraya, profesyonel destek almadan ne zaman sakalımı bıyığımı düzeltmek istesem sonuçta tamamen tıraş olup sinekler kaydırıyor beybifeyslere bürünüyorum, bana da yazık, adamlar boşuna berber olmamış.
- İlginizi çeker mi bilmem ama şöyle iki tane araştırma sonucu yayınlanmış, bir göz atmakta fayda var diye düşünüyorum: http://hakanyilmaz.info/research_projects_ara%C5%9Ft%C4%B1rma_projeleri
- Bir de sokakta taksi, dolmuş bekleyen genç kadınların önünde durabilecek özgüvene sahip lüks arabalı barzolar var ya, bunları ve bunların yolda, trafikte şurada burada, kadın gördükçe yaptıkları inanılmaz tacizleri gördükçe hızlı ölsünler diye dua ediyorum.
- Dün Behzat Ç.'nin son bölümünü internetten sansürsüz izledik, dizinin müthişliği bir yana, yemin ederim biiip biiip seslerinden daha az dikkat çekiyor edilen küfürler, çünkü doğal, abartısız ve yerinde küfür kullanımı var. Küfür kullanımının organiği makbul bunu unutmayalım.

2 yorum:

aes dedi ki...

Şuraya güzel güzel gelmişim, kaçırdığım yazılarını okumuşum, bir de akıllı uslu yorum yapayım dedim ama olmadı Emir Bey. Hala Davutoğlu'na ve heyetine gülüyorum, elimde değil hahahah

Emir Bey dedi ki...

deselerdi heyetler hep böyle diye şu an ankara'da hariciye'deydim