Pazartesi, Aralık 24, 2018

Antalya'da Yaşadığıma Sevindirten Bazı Kışa Giriş Konserleri


Son bir aylık süre zarfında arka arkaya çok fazla güzel konsere katıldım, bu konserlerin bir kısmı şehrin yeni mekan ve salonlarındaydı hatta. Dedim ki bunları bloğuma da not alayım ki hem gelecekte dönüp hatırlamak istersem tekrar okurum, hem de belki başka okuyanları bu yeni mekanları keşfe veya böyle güzel konserlere katılmaya teşvik ederim.


Buyurun lafı daha uzatmadan, konuya geçelim ve ilk konserden başlayalım:

1. Akra Jazz Band | The 251 Soul





Akra Jazz Band'den 1. Akra Caz Festivali yazımda bahsetmiştim belki hatırlarsınız. Ülkenin kesin en iyisi, dünyanın da en iyilerinden biri olduğunu düşündüğüm bir festivaldi; keza ikincisini de iple çekiyoruz. Akra Jazz Band bu etkinliğin ev sahibi grubuydu. Festivalde birden çok kez sahne almışlar, farklı konukları sahnelerinde ağırlamışlardı. The 251 Soul da (İki beş bir diye okunuyormuş bu arada iki yüz elli bir diye değil.) tıpkı festivalde olduğu gibi Akra Jazz Band'in ev sahibi olduğu bir mekan; Çağlayan Yıldız da aynı zamanda mekanın müzik direktörü.

Akra'ya girdiğinizde resepsiyon karşınızdayken solunuzda kalan mekan gayet havalı bir caz kulübü tarzında düzenlenmiş. Sadece iç mimari bir güzellikten bahsetmiyorum, ses/akustik düzenlemesi de, ışık da, sahnede de, menü de her şey yerli yerinde hatta fazlasıyla iyi. Sahnedeki sütunlu kemere pek anlam veremedik ama o da nazarlık olsun diyelim. Mekanın ilk günü olduğu için müzik dışındaki her şeye de hayli dikkat ettik diyebilirim. Bu standartta ve konforda bir caz kulübe ben henüz denk gelmedim diye düşünüyordum, müziğin başlamasıyla bundan iyice emin oldum. O gün vesileyle uzun zamandır görüşmeye çalışıp da bir türlü denk gelemediğimiz Kadir Dursun Bey ile de bir araya geldik, biraz sohbet ettik.

Akra Jazz Band'de zaten uzun süredir birlikte çalan gruplarda gördüğünüz o rahatlık ve hakimiyet kendini hissettiriyor. Çaldıkları standartlar, sesin tam tadındaki yüksekliği ve her enstrümanın tek tek seçilecek netlikte olmasıyla konserleri iyice hoş oldu. Ses yüksekliğini "başınız ağrımadan uzun süre müzik dinlenebilecek ve yine de yanınızdakiyle konuşurken bağırmanızı gerektirmeyecek bir seviyede" diye özetleyebilirim. Bir de yine 251 adında bir kokteylleri var, sanıyorum rom üzerine kurulu, denemenizi tavsiye ederim. Hasılı kelam çok güzel geceydi, güzel sohbet, güzel insanlar, çok güzel müzik ve şehirde böyle bir mekan kazanmanın mutluluğuyla oradan ayrıldık.

2. Four in the Pocket | The 251 Soul




Aynı haftanın Cumartesi akşamı ise mekanın resmi açılışı vardı, hem de Four in the Pocket ile! Konserden önce Çağlayan Bey sahneye çıkıp buranın nasıl bir yer olacağından ve program akışından bahsetti biraz. Ben de sizlerle paylaşayım dediklerini: Hafta içi her gün solo, duo veya trio performanslar, hafta sonu da Akra Jazz Band'in ağırladığı konuk solistler olacakmış. Ayda bir tıpkı Four in the Pocket konseri gibi Türkiye ve dünyadan sevdiğimiz grupları ağırlayacakmış 251 sahnesi. Sadece bu ayda bir olan konserler biletli olup, onun dışındaki etkinlikler ise giriş ücreti alınmaksızın yapılıyor. Yani Akra yine Antalya'yı vizyonu ve kalitesiyle ileri taşıyor diyebiliriz kolaylıkla. Mekanı dijital dünyada takibe alın, haftanın programını ve o günün etkinliklerini online olarak duyuruyorlar gördüğüm kadarıyla:

251soul.com
facebook.com/The251Soul
instagram.com/the251soul
twitter.com/251soul

Konsere gelirsek, Four in the Pocket ülkemizde dinleyebileceğiniz en iyi dört kişilik ekip diyebilirim. Elif Çağlar'ın şahane sesi ve solistliğini ayrı tutarsak hâlâ üç kişinin bunca dolu dolu bir müzik yapabilmesine şaşırıyorum. Hoş o üç kişi de Alp Ersönmez, Çağrı Sertel ve Mert Önal olunca olaylar gelişiyor tabii. Uzun zamandır özellikle Alp Ersönmez'i bir konser olsa da şöyle yakından canlı canlı dinlesem diyordum, gerçekten dibim düşerek kendisini de tüm ekibi de dinlemelere doydum. Tıpkı ilk gece olduğu gibi bu kez de içimizde büyük bir mutluluk ve gelecek etkinliklere dair koca bir umutla mekandan ayrıldık.

3. Kerem Görsev Trio | Türkan Şoray




Derken sonraki hafta şehrimizin yeni kültür merkezi Türkan Şoray'da Muratpaşa'da Sanat Var başlıklı bir konser dizisi başladı. Şimdi biraz daha detaya gireyim, Türkan Şoray Kültür Merkezi'nin inşaatını Merveler yaptı. Nasıl yani derseniz şöyle, Muratpaşa Belediyesi'nin ulusal bir yarışma düzenleyerek seçtiği bu projenin yapımını Merve'nin babasının ortağı olduğu İnprodek firması aldı ve hatta Merve'nin de bu inşaatın şantiye mimarı olmasıyla Antalya'ya geldik diyebilirim. Yani orada daha bir temel çukuru bile olmadığı zamanlardan adım adım bir binanın yükselişine ve donatılışına ben de Merve ve kayınpederimle birlikte şahit oldum, haliyle kendileriyle bayağı gurur duydum. Sorarım size hanginizin eşi yaşadığı kente bir kültür merkezi inşa etti? Bırakın da azıcık gurur duyayım.




Bir süredir binada tek tük etkinlikler başlamış olsa da Muratpaşa'da Sanat Var adlı konser serisi buranın ilk esaslı etkinlikler dizisi diyebilirirm. Biz de Merve Hanımcığımla gidip binayı kullanılırken test edelim dedik. Serinin ilk konseri Kerem Görsev Trio konseriydi. Öncelikle salon çok güzel bir salon, oturma düzeni ve koltukların eğimi alt katın tamamının sahneyi çok iyi şekilde görmesini sağlıyor. Yan koltukların açısı da keza çok iyi, ilk iki sırayı saymazsak yan koltuklardan veya orta alandan alınmış bir biletin pek farkı yok. Ses, ışık, konfor her şey yerli yerinde. Şehrin bu yakasında bu nitelikte bir başka salon yoktu, bize de iyi oldu açıkçası. Kerem Görsev'e sahnede Kağan Yıldız ve Ferit Odman eşlik ediyordu. Söylemeye gerek yok hepsi büyük müzisyenler ancak bu ekip için özellikle bir denk gelsem de Ferit Odman'ı canlı kanlı dinlesem diye içimden geçiriyordum. Gerçekten performansları müthişti. Denk gelirseniz kaçırmayın, Kağan Yıldız'ı da ilk kez canlı olarak dinledim, çok etkileyiciydi, zaten kontrbas hayranı insanlarız. Güzel bir konseri güzel bir salonda dinlemiş olmanın manevi tatminiyle ayrıldık o gece oradan.

4. Dilek Türkan | Türkan Şoray




Türkan Şoray'daki bir diğer katıldığımız etkinlik ise aynı konser serisinin ikinci etkinliği olan Dilek Türkan konseriydi. Pek çoğunuz kendisini İncesaz ile tanıyorsunuzdur, hani İstiklal Caddesi'nden geçerken yıllarca bir yerlerden kulağınıza gelen "Bir çapkına yangımın, her yanı bilsen ne hoş..." cümleleriyle başlayan o güzel tangodan. Kendisi bizim de Merve ile büyük hayranı olduğumuz seslerdendir, hatta Türk Müziği alanında çağımız en iyi birkaç sesindendir diyebilirim rahatlıkla.

İşte Dilek Hanım hem kendi solo albümlerinden (ki son albümü An yeni çıktı sayılır, dinlemediyseniz muhakkak dinleyin) hem İncesaz ile söylediği şarkılardan hem de Türk Müziği'nin güzide eserlerinden bir seçki hazırlamıştı bize. Sahnede hayranı olduğumuz tek isim Dilek Hanım değildi tabii, Derya Türkan olsun, Çağrı Sertel olsun, Çağlayan Bey olsun (ki sanıyorum kendisi konser biter bitmez 251'e bir başka konsere geçti) nice büyük isim vardı. Konserde yine ağırlıklı olarak kayıtlardan dinlediğimiz bir sesi canlı dinlemenin; o sesin güzelliğine, kontrol ve rahatlığına birebir şahit olmanın heyecanını yaşadık. Kendisini klasik eserler seslendirdiği pek çok konserde dinlemiştim ama bireysel konserlerindeki sahne hakimiyeti ve samimi tavırları ayrıca hoşuma gitti. Merve ile konser hakkında konuşurken sadece ritim entrümanlarının yaptıkları müziğe tam olarak oturmadığını (en azından her parçada) düşündük. Onun dışında büyüleyici bir konserdi, umarım kendisini Antalya'da daha sık dinleyebiliriz.

5. Mehru Ensari & Cihat Aşkın | Türkan Şoray




Duyurulduğundan beri heyecanla beklediğim bir diğer konser ise Mensu Ensari ve Cihat Aşkın konseriydi. Cihat Aşkın'ı dünya gözüyle bir izlemeyi ve canlı canlı dinlemeyi çok istiyordum. Mensu Hanım ile birlikte gerçekleştirdikleri konseri tamamen Minyatürler albümleri üzerine kurgulamışlar. Bu albümlerde de -ki biri 1998, ikincisi 2013 tarihlidir- ikili Türkiye'nin birbirinden güzel melodilerini yorumluyor. Çaldıkları eserlerin yapısı gereği konser sakin ilerledi, yani hız ve teknik anlamında aklımızı alan şeylerden çok duygu olarak yoğun melodiler dinledik. Sondaki bis şarkısında ise Cihat Bey neden Cihat Aşkın olduğunu bir kez daha bize hatırlattı, bu icrânın sonundan kısacık bir bölümü Twitter'dan da paylaşacağım.

Bu arada şu noktada belirtmem gerek ki konserleri sunan hanım efendi katıldığım tüm konserlerde istisnasız şu hatayı yaptı, son şarkıda tam salondaki herkes sanatçıları bis yaptırmak üzere coşkuyla alkışlarken araya girip alkışı kesip çiçek verme anonsuna başladı. Böyle olunca bis şarkıları topyekün iptal olayazdı çoğu konserde, bazı sanatçılar çok profesyonel manevralarla o şarkıları kurtardı, bazılarınınki güme gitti. Bu tip bir bitiriş anonsu bis alkışları ve şarkısından sonraya saklanmalı özetle. Neyse ki Cihat Bey iyi bir manevra ile "Size bir şarkı daha çalacağım" dedi ve girdi.

6. Gökhan Türkmen | Jolly Joker




Geliyoruz bambaşka bir etkinliğe. Uzun yıllardır bir canlı canlı dinleyeyim deyip de civarımdaki tüm konserlerine bambaşka işlerim sebebiyle asla katılamadığım bir isim var sırada: Gökhan Türkmen. Kendisinin yaptığı işlere pek çok yönden hayranım. Şarkılarına ne zaman Kral'dır, Power Türk'tür gibi kanallarda denk gelsem aklıma şu soru geliyor: "Madem bunca iyi müzikler bu kanallarda dönüyor, bu listelerin en üst sıralarında haftalarca kalabiliyor, bize neden sürekli leş gibi şarkılar dinletiyorlar..." Bu soruma hâlâ bir cevap bulamadım ama sonunda şeytanın bacağını kırdım ve Gökhan Türkmen'i canlı dinlemeye gittim. Sevgili Asena'nın Antalya'da olması ve "haydi konsere gidelim" demesi lazımmış demek ki.

Tabii bizde o eski raksıtarlıktan eser yok, konserin başlaması 00.00'ı buldu ve az daha masada uyuyordum ama kesinlikle gittiğimize değmiş. Neredeyse 10 kişi vardı sahnede ve albümlerdeki o aşırı güzel sesi neredeyse birebir canlı performanslarına da taşıyabilmişler. Ses mühendisleri sevgili Emre Nişancı'nın da bu işte parmağı var şüphesiz. Hasılı kelam tüm haftanın yorgunluğuna rağmen hayran hayran dinledik, sizler de denk gelirseniz kesinlikle affetmeyin, koşarak gidin konserlerine.

7. Ece Göksu & Akra Jazz Band | The 251 Soul




Yazının bir diğer 251 konseri ise Ece Göksu'nun Akra Jazz Band'in sahnesine konuk olduğu konseri. Aslında o gece Asena ve sevgili annesiyle buluşmak üzere 251'e randevulaşmıştık, ne şans ki Ece Göksu'nun konserine denk geldik. Tertemiz bir ses, birbirinden güzel caz eserleri derken keyfimiz iyice yerine geldi. Hem sohbetimizi ettik hem de üzerine pek hoş bir konser izlemiş olduk. Dilerim Ece Hanım'ı da daha sık buralarda görür, ağırlarız.

8. İdil Biret | Türkan Şoray




Bu yoğun konser sezonumu İdil Biret konseri ile zirvede kapattım. Sene sonuna kadar çıtayı düşürmemek adına başka herhangi bir konsere gitmeyi düşünmüyorum. Kadir Bey sağ olsun İdil Hanım'ı ellerini rahatça görebilecek kadar yakından dinlemek de ayrı bir onur oldu. Gerçekten akıl almaz bir yetenek, güç, hafıza, icrâ... Konser boyunca her şarkıda içimden sürekli "vay, vay, vay, vay..." nidaları yükseldi. Konserin bitiminde ayakta alkışlamakla yetinmeyip utanmasam zıplayarak alkışlayacaktım İdil Hanım'ı. Tam bir Cumhuriyet Kadını, hikâyesi de icrâsı kadar büyüleyici, iyi ki böyle insanlar var, ne şans ki onları şehrimizde, mahallemizde, konser salonumuzda dinleyebiliyoruz.

Bu yazıyı da biraz geç de olsa yazıp aradan çıkarttım, önümüzdeki hafta hazırlamam gereken iki büyük müzik yazısı daha var keza. İlki senenin son Karşılaştığım Müzikler'i, ikincisi ise beehy.pe için hazırlayacağım 2018 albümleri listesi. Bana güç kuvvet dileyin, yeni yılda bunların hepsini ayrı bir mecrada farklı bir formatta size sunmak niyetindeyim, bakalım, hayırlısı. Alnımızda ne yazıyorsa o. Şimdiden hepinizin yeni yılını kutlayayım, sonra unuturum, üzerimde kalmasın. 2019 umarım hepimize iyilikler, güzellikler getirir.

Hiç yorum yok: