Salı, Temmuz 02, 2019

İkinci Uluslararası Akra Caz Festivali'nin Ardından


Geçtiğimiz Cumartesi akşamki Dee Dee Bridgewater'ın Akra Big Band ile gerçekleştirdiği inanılmaz performans ile 19-29 Haziran 2019 tarihlerinde gerçekleşen ve Antalya'nın başına gelmiş en güzel şey olan Akra Caz Festivali'nin ikincisi sona erdi.

Bu sene programımızın karışıklığı nedeniyle altı gecenin sadece üçüne katılabildik. Monica Molina'lı açılış konseriyle başladık programa.


Monica Hanım'ın öncesinde Antalya'mızın bir diğer gururu olan Akra Caz Band, Şallıel Bros ve Barbaros'u konuk ettikleri şahane bir "caz festivali girişi" sundular bize. Barbaros, Batu Şallıel ve Anıl Şallıel'in yanı sıra Utku Vargı flüt ve saksafonuyla, Engin Sevinç trompetiyle, Ozan Çelikel trombonuyla, Çağlayan Yıldız gitarı, Thomas Lewicki piyanosu, Barış Kıratlı bası ve Burak Yavaş davuluyla sahnedeydi.


Derken Monica Hanım'a sıra geldi. Monica Molina tam bir Akdeniz insanı, İngilizce'si derdini anlatacak kadar olmasa bile -bu da klasik bir Akdeniz insanı özelliği değil mi zaten?- tatlılığıyla gönülleri aldı. Sevgili Monica birbirinden güzel şarkılarını seslendirirken bir anda yağmur başlamasın mı? Tabii Akra Caz Festivali gibi bir etkinliği hazırlıksız yakalamak Mikail'in harcı değil. Yağmurluklar dağıtıldı ve herkes yaz yağmuru eşliğinde kırmızı mavi yağmurluklarıyla mutlu mesut dans ederek konseri dinlemeye devam etti . Monica Hanım'a sahnede Toni Cuenca orkestranın şefi olarak ve kontrbasıyla, Manuel de Lucena davuluyla, Jorge Vera piyanosuyla, Jaume Blazquez trompetiyle, Oscar Guerrero gitarıyla, Semih Kartal kemanıyla, Elvan Dereli kemanıyla, Aydal İşgören viyolası ve Bahar Ulutaş viyolonseliyle eşlik etti.


İkinci akşam ise Roberto Fonseca'nın Havana rüzgarından nasiplenmek niyetindeydik.

Öncesinde Ece Göksu Quartet sahne aldı, sevgili Ece Göksu'ya sahnede piyanosuyla Can Çankaya, kontrbasıyla Kaan Yıldız ve davuluyla Berke Özgümüş eşlik etti. Farklı dillerdeki caz klasiklerden bir seçki sundular, herkese nerede olduğumuzu ve ne için orada olduğumuzu hatırlatan, zihnimizi caza odaklayan bir giriş oldu.


Ardından Roberto sahneye çıkıp Küba havalarına geçiş yapmamızı sağladı. Bazen piyano bazen klavye çalan Roberto'ya sahnede elektrik ve akustik gitarda Yandy Martinez, davulda Ruly Herrera, tenor saksafonda Jimmy Jenks, trompette Matthew Simon, bariton saksafonda Ariel Vigo, vokalde ise Rey Cuza eşlik ediyordu. Aşırı yüksek tempolu olmasa da keyifil keyifli kıpırdandığımız, bol sololu, güzel bir konser dinlemiş olduk. Roberto Bey'i nereden hatırlayacağım diyenleriniz olacaktır, kendisi Buena Vista Social Club'ta da çalmış. Keyifli ve bu kez yağmursuz bir geceydi.


Aradaki üç geceyi kaçırdık, bu gecelerde kaçırdığımız kıymetli isimler ise şunlardı:

  • Iyeoka ve öncesinde Tin Pan Band
  • Fazıl Say (Neyse ki kendisini daha yeni Türk-Rus Klasik Müzik Festivali'nde Side Antik Tiyatrosu'nda dinlemiştik, bir kere daha teşekkürler Kadir Dursun ve Barut Hotels vizyonu!)
  • Igor Butman ve Moskova Caz Orkestrası ve öncesinde Önder Focan Group

Kaybımız büyük olsa da kendimizi son konsere gidebileceğimize şartlayarak acımızı hafiflettik ve geldik son geceye. Önce Akra Big Band sahneye yerleşti. Biliyorsunuz bugün bir Big Band kolay yetişmiyor, hele bu denli nitelikli müzisyenlerden oluşanı var mıdır ülkemizde tam emin değilim, TRT'nin ekibi falan belki. Şöyle anlatayım Akra Big Band'deki isimlerden herhangi biri herhangi bir başka müzisyenle çalmaya gelseydi o konsere de gitmek için muhakkak çaba harcardım. Her biri için ayrı ayrı! Gitarda Çağlayan Yıldız -ki kendisi aynı zamanda grup lideri rolünü de üstlenmişti, piyanoda Ercüment Orkut, basta Kağan Yıldız, davulda Ferit Odman, saksafonda Engin Recepoğulları, Serhan Erkol, Duru Tuna, Tamer Temel, Barış Ertürk, trompette Şenova Ülker, Halil İbrahim Işık, Barış Doğukan, Doruk Gönentür, trombonda Bulut Gülen, Ozan Çelikel, Ekin Eti ve Cem Güngör bu görkemli orkestrayı oluşturan isimler. Ekip sahneye yerleşip iki üç parçalık görkemli bir girizgah yaptıktan sonra sevgili Dee Dee Bridgewater sahneye geldi. Bugüne kadar izleyip dinlediğim en iyi ilk üç konser arasına girecek bir konserdi. Sevgili Dee Dee sahnede gördüğüm en sempatik insanlardan, ekip muazzam müzisyenlerden kurulu, Dee Dee'nin sesi inanılır gibi değil, ablamız zaten çkımış New Orleans'tan gelmiş blues'un, cazın kalbinden, biz de ne bekliyorduysak artık. Gerçek anlamda müzikal açıdan büyülendiğimiz bir geceydi.


Geldik teşekkürler bölümüne. Öncelikle bu işin en büyük mimarı olan Kadir Dursun'a büyük bir teşekkür borçluyum hem bir müziksever hem de bir Antalyalı olarak. Tıpkı geçtiğimiz seneki gibi (burada da bahsetmiştim) en ince detayına dek düşünülmüş, kelimenin tam anlamıyla kusursuz bir organizasyondu. Ses, ışık, sahne, ekipman, sahneye çıkan isimler, servis, mekan, atmosfer, yağmurluklar, güleryüzlü çalışanlar... Eminim biz katılımcılar kadar, festivale konuk alan müzisyenler de büyük keyif almıştır. Sonrasında bir büyük teşekkür de Akra Otel ve Barut Ailesi'ne. Yaptıkları her iş ile bu şehre değer katmak için bu kadar emek harcayan çok az kişi ve kurum vardır. Bir bakıyorsunuz tarih, bir bakıyorsunuz doğa, bir bakıyorsunuz mutfak, bir bakıyorsunuz sanat, bu güzel kasabamızı kentleştirmek için gereken her taşın altına çekinmeden ellerini koyuyorlar, çok da iyi yapıyorlar. Malum, işi bu olup bunun için maaş alan ve ona rağmen hiçbir şey yapmayan kişi ve kurum sayımız ve onların kente "kattıkları" ortada. Yekta Kopan'a da teşekkür etmek isterim çünkü geçen sene de bu sene de çok güzel bir açılış konuşması yaptı, çok önemli noktaları vurguladı, bu festivalin neden bu kadar önemli olduğunu tane tane anlattı, Antalyalılara festivalinize sahip çıkın dedi.


Özetle bu sene tam olarak yarısına katılabildiğimiz Uluslararası Akra Caz Festivali'nin ikincisi yine her yönüyle müthiş bir etkinlikler dizisiydi. After party'ler ile -hiçbirine gidemesek de- şehrimizin yegane caz kulübü 251'in de festivale entegre edilmesi ayrıca hoşuma gitti. Gelecekte belki Türkan Şoray Kültür Merkezi gibi salonlar da etkinliğe dahil edilerek müzikal çeşitliliğe göre salon düzeninde oturmalı konserler, daha hareketli festival konserleri ve jam sessions veya genç yetenekler için 251 konserleri gibi farklı konsept ve platformlarla Akra Caz Festivali'nin Dedeman bölgesinden adım adım bir ağ gibi şehre yayılması sağlanabilir. Bizim İKSV'den neyimiz eksik? Fazla uçmuş olabilirim, olsun. Hep bu hayaller sayesinde olan şeyleri daha iyiye eviriyoruz. Birileri onun hayalini kurmasa semt semt "gece gezmesi" de olmazdı eminim İstanbul Caz Festivali'nin.

Her neyse Akra Caz'ın şimdiden üçüncüsünün tarihi de duyuruldu bu arada 10-20 Haziran 2020 şeklinde. TAKVİMLERİNİZE ŞİMDİDEN NOT ALIN! Antalya'da olup da gitmeyenleri zaten Tanrı'ya havale ediyorum ama Antalya dışında yaşayan tüm müziksever dostlarıma da şiddetle bu tarihlerde buralarda olup bu konserlerin en azından bir kısmına gitmelerini öneriyorum.


Geçen sene de dilemiştim, bu sene de tekrar dilemekten bir zarar gelmez diye düşünüyorum, Yasmin Levy geldi, Monica Molina geldi, peki neden bir Haris Alexiou neden bir Sade de gelmesin Antalya'mıza? Çıtayı yükselttiğimin farkındayım ancak etkinliğin çıtası zaten kendi başına hayli yüksekte. Nouvelle Vague, Paris Combo, Kimbra gibi Regina Spektor gibi isimlere de tabii ki asla hayır demeyiz. John Zorn da deyip memlekete dönüyorum.

Gelelim uzmanlık alanım olan Türk müzik piyasasından henüz bu festivalde yer almamış ama bu etkinliğe yakışacağını düşündüğüm isimlere: Çağıl Kaya, Asena Akan, Başak Yavuz, Baturay Yarkın Trio & Nağme Yarkın, Cenk Erdoğan, Efe Demiral, Barış Demirel, Alp Ersönmez, İlhan Erşahin, Bilal Karaman, Bora Uzer, 123, Bülent Ortaçgil, Cazzip Project, Deniz Taşar, Deniz Özçelik, Derya Türkan, Gürol Ağırbaş, Hediye Güven, Ikiz, Korhan Futacı, Selen Gülün, Şevket Akıncı, Şirin Soysal, Volkan Öktem...

Sizlere tavsiyem Akra Caz Festivali'ni takipte kalmanız:
https://akrajazz.com
https://www.facebook.com/akrajazz
https://www.instagram.com/akrajazz
https://twitter.com/akrajazz

Hiç yorum yok: