Yahu bu taraflarda oturan varsa hiç üşenmesin hemen atlayıp Moda' ya gitsin. Bu arada bu atla gel lafını değerendirdim geçen gün ve gerçekten çıkış kaynağının at hayvanı ile gelmek bu sayede çabuk gelmek olduğunda karar kıldım. Neyse Moda' da sokak festivali var yahu, gerçekten helal olsun bunu yapana, burda çalışanlara, izleyenlere. O kadar hoş ki, hani sık sık bahsettiğim uçsuz bucaksız çay bahçesi var ya bu arada oradaki garsonun biri fena halde İlyas Salman' a benziyor -ki hiç haz etmem kendisinden- neyse işte o çay bahçesi ile park arasındaki incik boncukçu tezgahlarının olduğu alan boyunca şöyle düşünün ki her 20 metrede bir bir kaç insan müzik yapıyor, siz oturmuş çayınızı içerken ki zaten Moda İstanbul' un en huzurlu yerlerinden birisi, bir de üstüne fondan mırıl mırıl müthiş müzikler geliyor. Bir kısmını zaten İstanbul sokaklarında hep görmeye alıştığımız sokak müzisyenleri oluşturuyor bu müziği yapanların, bir kısmını ise ilk kez görüyorum. Misal Kuzey Avrupalı olduğundan şüphelendiğim bir abi ve abla vardı, abi gitarımsı çalıyor, abla da Loreena Mckennitt tadında sesiyle ve tarzıyla şarkı söylüyordu, Lordum olsa hiç acımaz gider sohbete girerdik. Taş çatlasa İrlanda diyorum. Bir taraftan üflemeli çalgılarla "... beni mesut ettin sen de olasın ..." melodileri, bir diğer taraftan El Condor Pasa ve öyle iyi yerleşmişler ki birbirlerini taciz etmiyorlar. Sonra dönüşte annemle beraber hayran olduğum tramvayın geçtiği ve güneşin battığı yoldan geldik. Tam da güneşin battığı saatlerdi, bir yol düşünün tramvay yolu var, güneş öyle bir parlatıyor ki demirleri, bir de yolun sonunda açık mavi apaçık görülen bir deniz, ardında Sultanahmet' in minareleri ve onların üzerinde kocaman koyu turuncu bir güneş ve yine deniz gibi aynı mavilikte mis gibi bir hava. Yok böyle bir sokak yahu!
* Adamakıllı düşününce doğru yolu buldu, her adam akıllı düşünürse doğru yolu bulurdu zaten.
* Düşme hattındaki hobbitler var bir de.
* Bir de hava öyle bir garip ki fall winter mı yoksa spring summer mı bilemiyor insan. (ftv)
* Bizim şatıl şoförlerinden biri kesinlikle hobbit. Bundan eminim, hep neşeli, kısa boylu, yuvarlak yüzlü, kırmızı yanaklı, gülümseyen, hoş sohbet bir adam. Bilbo' dan falan daha hobbit hem de.
* Hobbit dedim de aklıma geldi Lordum beni güldürdü, Allah da onu güldürsün.
* Bir de pazar günü geziye gelecekler bana bir mail atsın da yol planı yapalım beraber gidelim.
* Adamakıllı düşününce doğru yolu buldu, her adam akıllı düşünürse doğru yolu bulurdu zaten.
* Düşme hattındaki hobbitler var bir de.
* Bir de hava öyle bir garip ki fall winter mı yoksa spring summer mı bilemiyor insan. (ftv)
* Bizim şatıl şoförlerinden biri kesinlikle hobbit. Bundan eminim, hep neşeli, kısa boylu, yuvarlak yüzlü, kırmızı yanaklı, gülümseyen, hoş sohbet bir adam. Bilbo' dan falan daha hobbit hem de.
* Hobbit dedim de aklıma geldi Lordum beni güldürdü, Allah da onu güldürsün.
* Bir de pazar günü geziye gelecekler bana bir mail atsın da yol planı yapalım beraber gidelim.
4 yorum:
yoksa şu her seferinde inerken iyi dersler dileyen şeker amcadan mı bahsediyorsun? seviyorum ben o amcayı. mutlu oluyorum onun kullandığı şatıla binince:)
Moda'yı sayenizde gördüm ve pek çok beğendim. hatta "ah şurada bir evimiz olsa" bile dedik. gerçi biz bunu her gittiğimiz yerde söylüyoruz ya neyse.
ne aç göz insanlarız yahu!
evet evet sürekli "iyi dersler, kolay gelsin, karşıdan karşıya geçerken dikkat edin" diye amca. biz de topluca seviyoruz onu...
püstüklü mama : o amca kesin hobbit hem de shire ın içinden işte ! sıra vokukların aşağısında oturuyor diye düşünüyorum.
eysean : her yerden ev lazım efendim =) ilerde ayrı semtlerde oturalım ama ki gezmeye bahane olsun =)
batu : süper amca vesselam !
Yorum Gönder