Cumartesi, Kasım 17, 2007

Mimarlık, Sen ve Ben Hepsi Bu

Derin düşünce seanslarımdan birisinde otobüste eve doğru dönerken, karşımdaki gözüyle oynayan ya da kirpiğini düzelten bayana takıldı bir an için gözüm ve anladım ki (hiç kimse hiç kimse sen değil) hiç bir insanoğlu yok ki gözüyle oynarken dudağının bir kenarını büzmesin, şayet ben bol kirpikli biri olarak senelerdir gözümle veya kirpiğimle oynarım; hep de dudağımın bir yanı ifadesiz kalırken diğer yanı kıvrılır. Yalansa yalan deyin. Yarasa uçar gider. Han duvarları.Yine muhtemelen aynı gün bir kelime daha keşfettim ki akıllara zarar. Öyle bir kelime ki bu kelime aklıma önce amcamın eşini sonra da interreal maceralarını getiriyor arkadaşların. Böyle kelime de olmaz olsun dediğiniz duyar gibiyim. Tahminlerinizi bekliyorum. Bir de bizim bir Barış Uzer Bey vardı, ne oldu ona bilmiyorum, gerçi dün kendisiyle ilgili pek hoş bir haber aldım, umarım gerçekleşir, gerçekleşirse hem "bizim bir Barış Bey vardı" gibi cümlelere hiç mi hiç gerek kalmaz.Lisedeydik onu net hatırlıyorum cep telefonlarını yeni edindiğimiz dönemlerdi, apayrı bir kültür vardı o zamanlar, çok şükür artık yok, birbirimizi çaldırırdık boyna. Evet en yakın arkadaşlarını günde bir defa çaldırırdın mesela, onun dışında sevdiklerini de çaldırırdın arada bir. Onlar da karşılık verirdi buna, insanlar ellerinde telefonla beklerlerdi demek ki anında seni çaldırıverirlerdi. Hele hele de bir bayan sizi birden fazla kez çaldırdı mı arka arkaya amaaaan, "sana yazıyor olmasın bu" ndan başlayıp "olum bu kız sana bitmiş" e kadar değişen yorumlar alırdınız. İşin en kötüsü de neydi biliyor musunuz siz de bunlara inanırdınız, inanmayı geçiniz gerçekten de vardı böyle furyalar.Bu hafta yapmam gerekenler, Architecture You and Me isminde -bir ilkokul çocuğunun koyduğundan şüpheleniyorum bu ismi- bir kitap okunup bitirilecek ve hakkında perşembeye 3-5 sayfalık bir paperrr yazılacak, akabinde diplomatic history dersinden perşembe günü sınava girilecek, bunun yanısıra cuma gününe iki Adalet Ağaoğlu kitabı bitirilecek ve Türkçe ders kitapları hatmedilip cuma da onların sınavlarına girilecek. Aman sabahlar olmasın.Fotoğraflarla ilgili ise hazırlıkta saçlarım mükemmeldi, sörf dalgası adını veriyorum bu modele, bir de ders dinleyişim eskiden de öküz gibiymiş şimdi de keza öyle, tek fark o zaman dinlediğimi anlardım. Diğer fotoğraflar Ilgın Hanım' dan ayrıca. Caner Bey ile de görüştüğümüz baya iyi oldu yahu !

7 yorum:

öml dedi ki...

yaaa bir zamanlar "çaldırma" nın yanında "boş mesaj gönderme" gibi kurumlar mevcuttu cep telefonu piyasasında. birbirimize olan sevgimizin adeta bir göstergesi olarak kullanılırlardı. "aaa çaldırmadı o halde beni sevmiyor" , "oleeeeyy boş mesaj gönderdi demek ki bana aşık". böyle bir dönem atlattık iyisi ile kötüsüyle.

ne o emir hiç beni caldırmıyorsun küstük mü yoksa :D

scarlet dedi ki...

Okuyunca çok şaşırdım geçenlerde biz de gençlik yıllarımızdaki "çaldırma" furyasını konuştuk:)
Hatta bir arkadaşım bir zamanlar o yollardan bizzat geçmiş olmasına rağmen, şimdi kendi kardeşinin telefonunda cevapsız arama görünce onunla şöyle bir diyaloğa girdiğini anlattı, çok güldük:

-Telefonunda cvapsız var, biri seni aramış.
-Hmm tamam. (Kim olduğuna bakıp telefonu yerine koyar)
-Geri aramayacak mısın?
-Yok abla çaldırmış işte.
-Ya belki bir şey için aramıştır arasana geri.
-Ya çaldırmış diyorum ne araması ya...
-Niye çaldırsın ki bir şey olmuştur o da aramıştır.
-Ya abla insan sadece çaldıramaz mı birini, olamıştır bir şey.
-Bi mesaj atıver bari.
-.......

Yaşlandık azizim :)

cheshirecatunderthebed dedi ki...

geri çaldırmak üzere ara tuşuna bastığında karşı tarafın meşgul sinyali vermesi seni ezikliğin doruklarını çıkarmaz mıydı hehe

Adsız dedi ki...

Emir im dusuk ihtimalli seyler onlar pek heveslendirmeyeyim =)
gorusek bir ara arayi actik baya haftaya Bora da geliyor ona gore 4 lü takılırz caddede=)

Emir dedi ki...

haebi ökkküüzzzzzzzz gibi dinliyomuşsun.çok pis koptum yau.

bi de 'olum bu kız sana bitmiş've benzeri yorumları sana söyleyen kişi benimdir biliyosun ki.hep de doğru çıkar.
ee yakışıklı adamsın.

Sevi. dedi ki...

birisine aşıkken oynadığımız bu tür oyunların-oyun diyorum çünkü çocukların oynadığı şeyin adı oyundur- sevgiliyle "ortak" şarkı seçip, ayrıldıktan sonra sürekli o şarkıyı dinleyerek ağlamaktan, ve daha da ötesi bundan garip bir haz almaktan hiçbir farkı yok.
biz çaldırdığımızda, çoğul kullanıyorum çünkü tek çocuğun ben olduğum düşüncesi bile kulağa korkunç geliyor, sevgililerin hemen geri çaldırmaması durumunda histerik bir krize girerdik. hatta oyunu kurallara göre oynayalım deyip, bizim de geç çaldırdığımız olurdu. ne kadar geç o kadar merak. ne kadar merak o kadar ...

o dönemlerden çıktığıma ne kadar sevindiğimi gördüm şu an, şu an sevinerek. bir yandan özlemiyor da değilim; neden özlediğimi, büyüyen ve aseksüel olmayan herkes bilir.

onun dışında saçlarına john travolta'lar kurban olsun emir bey'ciğim. bayıldım. bu tür dönemleri yaşatmak lazım:)

Emir Bey dedi ki...

morbid : sen iyice ruh hastasıymışsın boş mesaj falan ha ! yuh ! sana küsmeyi geç çok efna girişeceğim de sınavların var diye şimdilik affediyorum.

scarlet : ben de artık arkadaşınızın tedirginligine ulaştım, çaldırmanın daha ciddi bir anlamı olduğuna inananlardanım =) bir devri kapataak kadar büyümüşüz en azından :)

cat : ayrıntı insanı gördüm seni evlat ahahah =)

barış : bu haftadan sonra zaten benim sınavlar bitiyor da öyle dörtlü takılırız falan gibi allengirli cümlelere girmeyelim =) eheheh =)

emir : seni o noktada burgulayıp küçük düşürümek istememiştim ama hayatımda çok mühim yeri olan bir insansın emir =)

sevi : bu furya çok geniş bir kitleye hitab etmiş bakıyorum da herkesin bu hususta anıları varmış, iyi denk geldi yazdığımız =) saçlar afillidir, travolta benden özenmiştir :D