Pazar, Kasım 04, 2007

Ytonga Çarpa Nadam

Palto giymenin zamanı gelmişti hele de akşam en yakın arkadaşında kalacak ve sonraki gün havalar 5 derece birden soğuyacaksa, üstelik hasta olursa annesinin onu eve almama ihtimali de varsa. Cekette de yaşadığı sıkıntıyı yine yaşadı, saati iç cebe mi koymalıydı yoksa pantolunun cebinin içindeki daha ufak cebe mi? Sonra pantolona koydu zinciri de sarkıttı, bu sayede boşalan yukardaki cebe müzik çaları koydu, her cebe birden fazla eşya koyarsa ve onlardan birinin kılına bir zarar gelirse kendini hiç affetmeyeceğini biliyordu çünkü. Ceket giymek palto giymek bu açıdan çok rahattı, üzerindeki cep sayısını dörde katlıyorlardı çünkü, zaten şunda da hemfikirdik ki ceketi veya paltoyu giymeden okula giderse kimse ona selam vermez, onu adam yerine koymazdı. Şekilciydi zibidi.

Ne zaman Taksim' e gitse / uğrasa milyon tane düşünce geçerdi kafasından. En sevdiği arkadaşıyla da konuşuyordu bunları hep, kendilerini şu konuda çok havalı bulurlardı hep ikisi de, tüm bayan arkadaşları birbirinden güzeldi, ah bir de en sevdiği bayan arkadaşı yanlarında olsaydı, neyse şimdi o konuyu açmamalı çünkü görüşmeyeli ve çok özleyeli çok olmuştu bu bahsi geçen en sevilen bayan arkadaşın. Ne anlatıyorduk, hah tüm bayan arkadaşları şeker insanlar olmalarının yanı sıra güzel insanlardı da.

Ah ah müzik diye düşündü delikanlı yine, yakın arkadaşına bendir alırlarken. İstedikleri gibi bir şey bulunmuştu sonunda, kendi ufak orkestrasında kendi hariç herkesin en üst kalitede olması bir yandan çok gurur vericiydi, öbür yandan garip. Üstelik nerdeyse ömrünün yarısında müzik işiyle uğraşmasında rağmen hâlâ bir türlü istediği yere gelemiyordu yahu, yani kalite olarak evet artık bir süredir istediği yerdeydi, tarz olarak da -değişeceğini bilse de- halinden memnundu da bir türlü kafasındaki 78 milyon kritere aynı anda uyacak bir yer bulamıyordu, müzik yapmak için. Bir başka arkadaşı demişti öyle bir yer yok, sen kendin aç en iyisi diye, ama biliyordu ki kendisi dahi açsa yine de bazı kriterleri atlayacaktı unutup.

Dans etsek geçer hepsi, kafayı dağıtmalı dedi kendine. Bir tek ortamda dans ederdi, o da çok sevdiği bir dostu ve çok değer verdiği 4 arkadaşının ona sahneden baktıkları, eğlenceli şarkılar çaldıkları bir yerdi. Senede bir gün derken bir yandan, bir yandan da kendini teselli ediyodu bir fincan kahvenin kırk yıl hatırı vardır diye. Nerde dans ederse (şu an veya gelecekte) her daim ortamın en dallaması olacağından emindi fakat kendi eğlendikten sorna, şebek olmuş kime ne.

Çaycı vardı bir tane de, her daim oraya otururdu, kimi gün dükkan kapanana kadar, kimi gün de açılır açılmaz. Nedir buranın büyüsü bir türlü çözemezdi bir de, ama şehre yerleştiğinden beri en keyif aldığı sohbetlerin büyük kısmını burda gerçekleştirmişti en sevdiği arkadaşlarıyla. Ah bak çaucı demişken İtalya' ya giden dostunu hatırladı, ona da göya mektup yazacaktı bir türlü eli değmiyordu halbuki. Aklında yine de şöyle bir taslak vardı :


Sevgili dostum Emre,

Naber nasılsın ?

Geçen motora bindim havalar yeni soğuyordu, bir üşüdüm ki üst katta sorma, sonraki gün dedim arkadaş manyak mıymışız biz senelerdir üstteyiz, gireyim ben de içeriye oturayım, nitekim oturdum da. Bir sıkıldım, bir bunaldım ki sorma gitsin, çıkamadım da çok kalabalıktı kapının önü, bir yandan da dedim ki hayır bu denli genç bayan varken alt katta Emre Paşa nasıl oluyor da yukarıya oturuyordu. Sonra ikimizin alt kat için çok fazla olacağını düşünüp, üst katı mantıklı buldum. Evet bir daha alta oturmam, hoş geçen gün üst kattaki şiltede biriken su bir anda djarumlu elime boşaldı, zaten dibine gelmiştim üzülmedim ama, kafama dökülse üzülürdüm. Yağmurda karda yukarda oturmuş adamlarız biz değil mi genç. Bir de Capitol' e gidesim geliyor bazen, tek başıma gitmeye üşeniyorum bunu da belirtmek istedim, Selamsız' dan geçmez oldum ayrıca. Neyse senin de keyifler yerindedir umarım, biraz da sen anlat bakalım. Bu arada İpeknaz kızımızı da pek özledim aslında, arada netten konuşuyoruz, o da özlemiş buraları analdığım kadarıyla. Kaç sene kaldı dönüşünüze. Ehehe. Dönerseniz tabi.


Emir.


Gönderilen kişi : Emre / Ferrara merkez / İtali


Taslağını gözden geçirince yazılacak kadar olduğunu farketti, aklına geldikçe sonradan yine ufak ufak yazardı ne olacak, yazmaktan kim ölmüş. Bu cümle çok zibidi yorumlanırdı da hali yoktu şimdi. Hali vakti yerinde olurdu hep ama bir iki gündür koyduğu yere bakıp bakıp bulamıyordu, nereye koyduydu acaba neyse yine de soranlara halim vaktim yerinde demeliydi, şükretmeliydi.

Avutabilmeli yerine out' a binmeli kornerde inmeli diyebilecek kadar aptaldı çocukken yahu, şayet Unutmamalı o güzel günleri' yi söyleyen şarkıcı ölmüş olsa, mezarında ters dönerdi bunları yazınca. Döner deyince yaprak döner geldi aklına, aşağıdaki tabelada yazıyordu %100 yaprak döner diye, dükkanın adı da Dönerci Bey' di, az ilerde de Baklavacı Bey vardı, ama onların hepsi bu biloktan sonra kuruldular. Beylerin arasında kaldık diye düşünüyordu mahallede yürürken.

Mahallede yürürken, sevdiğine yürüyerek gidebilecek mesafede oturmayı diledi bir kez daha, evleri eskiden mi yakındı şimdi mi daha yakın kestiremiyordu. Sabah değerli dostu arayıp "karşıya geçiyorum buyrun, birer de çay içeriz sizin okulda" deyince nasıl içi gidip pencereden atlayıp geldim ulaaayn diyesi gelmişse, bugün bir o kadar da sevdiği bayanla görüşesi gelmişti. Küfretmemek için kendini zor tuttuğu sınavları dersleri ve anlamamaları vardı halbuki. Vuuuv bazen cümleleri Feridun Düzağaç gibi havalı oluyordu, Feridun Bey' i de bir kendisi seviyordu dünyada herhalde. İnsanlara karşı "ama şarkıları çok güzel, sözleri çok güzel" demekten yorulur olmuştu, dinlemezseniz dinlemeyin lan diyecek durumda da değildi. Bugün burda cumartesi.

Yapmak istediği milyar şeyden hiç birisi ders çalışmak değildi şu an yapması gereken o olsa da, fuko diye okunan, yazılması da çok zor olan bir adam vardı, bulsa dövüp sevap kazanacaktı, o denli meymenetsiz, nemrut, bilmiş bir adamdı.

Aklına yine tanımadan laf edebilenler geldi, onlar her yerdeydi, kesin fuko da gerçekte öyle biriydi, böyle düşünerek fukoya olan öfkesini bir kat daha arttırdı. Git fuko dedi. Fikret gitme demişti birisi yıllar yıllar önce Süper Baba' da, o dizi de ne diziydi arkadaş yahu, albümünü hâlâ dinlerdi. Demek ki klasik kemençeye orda vurulmuştu da haberi yoktu yıllar evvel.

Bunları düşünürken farketti ki bindiği otobüs köprüye gelmişti, akıcı bir trafikte hızla ilerliyordu gişelere doğru, en sonda gişelere gelmeden iyice hızlanıp en sağa girmesinden çok hoşlanıyordu otobüsün ve her seferinde nasıl da teğet geçebiliyor koca otobüs diye düşünüyordu. Bu sefer şoför, gencimizi şaşırtmadı ve sağdaki OGS alım satım yerinin önünden aniden çıkan bir taksi vesilesiyle direksiyonu kırıp OGS ve KGS geçişlerinin arasındaki beton bölmeye girdi.

Oturduğu yerden öyle uçtu ki genç -lakin yine acep gitar nereye uçtu diye düşünüyordu- bir an için otobüsün dışına fırlar mıyım, fırlarsam ezilir miyim, yok ezilmem, gişelerden yavaş geçiyor herkes yoksa sensör okumaz şeklinde düşünceler geçti demire çarpmak üzere olduğu aklından. Nitekim çotank diye çarptı, aylar önce yazdığı öyküdeki gibi ölmeyecekti bu sefer ama bu acıyla ayık kalamazdı, bayık kalmalıydı ve bunu seçti, gözleri kapanırken haydarinna rinna rinna rinanay çaldı aklında, hayırdır inşallah diyemeden bayıldı.


İmza :


Çay fincanında Türk Kahvesi içip de 3 dakika içersinde uyuyakalabilen insan.


20 yorum:

Adsız dedi ki...

3 dakika değil, yarım dakika içerisinde uyuyabilen adam.
Tabi benim tanıdığım adam sensen...

Püstüklü Mama dedi ki...

Yoruldum okurken :)

1. Feridun Bey'i ben de severim.

2. Geçmiş olsun.

3. Sevdiğine yürüme değil, nefes alma mesafesinde olman dileğiyle...

Hanife dedi ki...

Feridun Düzağaç'ın hastasıyız bilirsiniz:)

gülş dedi ki...

gerçek dehanın pırıltısı.
süper.

gülş dedi ki...

beynim algıda sorun yaşadı, kurgu zannettim yazılanları, şimdi algılıyorum! geçmişler olsun yahu.

Emir dedi ki...

çocukluğunda salakmış dediğin adam o yaşında türkiyenin en kaliteli albümünü kaydetmiştir.
emre candır bi de italyan erkeklerinin hepsinden yakışıklıdır.
bayıldın mı?

Adsız dedi ki...

Geçengün sizin oralardan otobüsle geçtiydim ben. Bay şöfeer taksiyi biçti birazcık. Genetik bunlarda herhalde.

Emir Bey dedi ki...

merve : merhaba ben Emir, tanışalım mı :D

mama : çok uzun oldu kusra bakmayın.

hanife : Feridun candır !

gülş : ikinci yorumda asıl algıda sorunu yaşamışsınız, kurgu zannettiğiniz ne de iyi olmuştu halbuki =)

emir : italyan erkekleri kim yahu ! bayılmadım yahu ! o albümü bir bulalım paşa ! rozeti taktım çantaya komenüst oldum senin yüzünden dayak yiyeceğim pisi pisine =) gel pisi pisi ne !

eysean : kuvvetle muhtemel.

Adsız dedi ki...

selamlar emir bey,

hmm ne denir ki şimdi?

sizi bi süredir okuyorum ve merak ettim acaba şunu dinlediniz mi:

http://www.youtube.com/watch?v=uVslhKq5B4k

seversiniz gibi geldi bana."nerden biliosun kardeşim?" güzel bi soru olabilir bu noktada. ne biliim okuyorum ya sizi, öyle içime doğdu :)

özellikle 1.34'da ablanın çıkışı kayda değer.

Cansu dedi ki...

Hem güldüren hem de hüzünlendiren bir yazı olmuş,eline sağlık.Ben de nedense hüzün bastı.Ruh halimden de kaynaklanıyor olabilir.

Emir Bey dedi ki...

d. : vallahi baya hoşmuş, gitarcılar beni çok etkiledi =) çıkış gerçekten tam beni mutlu eden türden, iyi bir gözlemciymişsiniz, teşekkür ederim.

cns : teşekkürler. kim bilir.

tılsım dedi ki...

İlk defa bu kadar bir uzun yazıyı gördüğüm gibi ve sıkılmadan okudum :).

Feridun Düzağaç'ı ben de seviyorum. Yakında yeni albümünü dinleriz inşallah.

obirmarka dedi ki...

Emirim bak ben de italya'lara gideceğim aynı türden mail değil hem de mektup isterim bak :)) canımcım çok özledim buarada bugün de ayak üstü görebildim seni göster yüzünü :)) öpüldün ...

Emir dedi ki...

!!!!!!!!!!!ZEBANİ!!!!!!!!!!!!!!!!!!

cheshirecatunderthebed dedi ki...

obirmarka: egecan emiri boşver ben seni özledim napcaz

gülş dedi ki...

benim acil tatil yapmam lazım algı toptan iptal. böhü

Emir Bey dedi ki...

tılsım : baya da varmış seveni yahu ne güzel !

obirmarka : penceremin perdesini açtım egecan !

emir :

"diledi güzel bir dilek
oluverdi küçük bir sinek
uçtu uçtu uçtu uçtu
hoşnut olmadı bundan inek"

hey gidi hey !

cat : bir gün odana geldik hemen şımardın !

gülş : her zaman ilk işaretlediğin doğrudur (dersane hocası) =)

---OPTiO--- dedi ki...

insallah bi daha kaza gibi bisey senin yanina hicbizaman yaklasmasin..
acayip keyifle okudum yazini,.bayildim :) hayatimda okudugum en ilginc mektuptu ayrica..cok güzeldi ama :)
yazinin sonunda kazayi okuyunca üzüldüm :( tekrar gecmis olsun :((

Adsız dedi ki...

Emircim sınavlar var bu aralar meşgulum o yuzden biraz, cok sagol mektubun için dönecem ben sana en kısa zamanda.

p.s - 16 aralık'ta ordayım..

Emir Bey dedi ki...

optio : yok yok kaza hayal hepsi.

emre : ehehehe yok len, dönesin diye yazmadım, geçen peknaz la görüştük biraz hasret giderdik, bu arada 16sında dönersen sanırım konserime de gelirsin yaaaa :D