Bir de başımın ağrıdığı iyi oldu, özellikle ense köklerim ağrıdıkça ve alnımdaki damarlar -şakaklarıma yakın olanlar- zonkladıkça keyfime doyum olmuyor, suratımın beş karışlığına şükretmeliydiniz bence keza hâlim en az yedi karışlık, yarın ve öbür gün bir milyon, çarşamba günü de iki milyon tane işim var, bari sonunda bir aksilik olmasa, amacımıza ulaşsak da bir dünyaya açılsak. Bir de zaten burnumdan ıslık çalabiliyordum bol bol artık ciğerlerimden de hırıltılı da olsa ıslık çalabiliyorum nefes alırken, biraz eğitimle çift ses yapabileceğime ve süper babanın girişini çalabileceğime olan inancım kuvvetli, bu sesle yarın ve çarşamba koro provalarında hocaya illallah dedirtmemeyi diliyorum. Amin. Karabiberli balı ne kadar sevsem de antibiyotiksiz çözüm yok gibi bu derde. Derdemez ve Varyemez. Martılar da sevimli hayvanlar vesselam. Ne kadar az yazıyorum diye kendime kızıp yazdığım yazı ancak bu kadar olur. Koskoca Aralık ayı geçti beş yazı ya var ya yok. Elleri çak yo ! Günler uzamaya başlayalı iki koca gün oluyor ve ancak bir taş çatlasa iki dakika uzamışlardır.
3 yorum:
bu antibiyotikler televizyon gibi artık hayatımızın her yerini sarmış durumdalar,onlarsız hiç bi şey olmuyor,Allah'ım bağımlısı mı oldukkine:)
ben bir yorum yazmış idim ama iletilmemiş sanırım.Tekrar geçmişler ola öncelikle,bol bol su için derim,her derde deva :)
Onun dışında martıları görünce aklıma Martı Jonathan Livingston geldi.Şu,amaç ve uğruna çabalamak konusundaki satırları canlandı gözümde.Önemli olan da buna olan inancın varlığı,işte bu şahane.
O halde bir de armağanım olsun size,Ezginin Günlüğü-Martı =)
Çok çok kolaylıklar gelsin efenim
hanife : içmedim ama ben bu sefer ısrarla =)
curie : bir de mail atarsanız tam olur :)
Yorum Gönder