Geçtiğimiz yazıda da bahsettiğim üzre bu senenin son konseri olarak okulumuzda Türk Müziği Kulübü Korosu ile verdiğimiz konseri saydım -ki gerçekten içime çok sinen, benim de çok beğendiğim, bizim de çok beğenildiğimiz bir konser olmuş- önümüzdeki yılın (ki önümüzdeki hafta kadar yakın aslında) ilk müzikâl aktivitesi ise İstanbul Radyosu' nda Gençlik Korosu ile alacağımız bant kaydı olacak ve sonunda hep arzuladığım bir olay da hayırlısıyla bu bant kaydında vuku bulacak. Değerli dostum Esra Hanım ile beraber "Ey büt-i nev eda" adlı eseri söyleyeceğiz. Yıllardır beklediğim şey sanmayın ki bant kaydında solo söylemek, gayem bu şarkıyı bir gün bir şekil söylemekti, yeri zamanı pek önemli değil. Çok severim bu şarkıyı. Bir de "Mah yüzüne âşıkânım" adlı eseri çok severim ki tesadüfün böylesi dedirtecek şekilde ikisi de Hamaî Zâde İsmail Dede' nindir. (Dede Efendi)
Bu güzel sözlere de ne demeli bilmem ki Enderûni Vasıf Bey? Bu kadar hoş, bu kadar açık, net, doğrudan, cesur. Böyle söz yazın arkadaşlar ki besteleyelim ama değil mi? O kadar çok beğeniyorum ki bazı eski eserlerin sözlerini, ancak bu kadar olur.
Bir diğer önemli husus çılgınlar gibi bel ağrısı çekmemdir. Şöyle anlatayım ki işte perşembe akşamki konserin provasında ve konserde tahmini üç, üç buçuk saat ayakta durduk, hâliyle belimiz ağrıdı. Uyuyunca geçer dedim, sabaha geçmeyen ağrı, yüzümü yıkamak için eğildim esnada bıçak saplanması tadında bir sancıya dönüştü, dönüş o dönüş. Hâlâ (yoksa siz hâlâ) kilitli bir belle yaşıyorum ama insanoğlu buna bile alışıyor.
Bir diğer güzel haber ise bu yaz için geliyor şimdiden. Bir aksilik olmazsa resimdeki gibi bir şeyler olacak. Demek neymiş aksiliğe karşı bol dua ediyormuşuz. Size son olarak bir vidyo tavsiye ediyorum, değişik bir yorumu benim söyleyeceğim şarkının, ney öyle bir üflenmiş, öyle bir söylemiş ki "Aşıkım ben sana, iltifat et bana!" kısmını, insan içinde hissediyor. Hicaz da pek hoş makammış a dostlar.
Bu güzel sözlere de ne demeli bilmem ki Enderûni Vasıf Bey? Bu kadar hoş, bu kadar açık, net, doğrudan, cesur. Böyle söz yazın arkadaşlar ki besteleyelim ama değil mi? O kadar çok beğeniyorum ki bazı eski eserlerin sözlerini, ancak bu kadar olur.
Bir diğer önemli husus çılgınlar gibi bel ağrısı çekmemdir. Şöyle anlatayım ki işte perşembe akşamki konserin provasında ve konserde tahmini üç, üç buçuk saat ayakta durduk, hâliyle belimiz ağrıdı. Uyuyunca geçer dedim, sabaha geçmeyen ağrı, yüzümü yıkamak için eğildim esnada bıçak saplanması tadında bir sancıya dönüştü, dönüş o dönüş. Hâlâ (yoksa siz hâlâ) kilitli bir belle yaşıyorum ama insanoğlu buna bile alışıyor.
Bir diğer güzel haber ise bu yaz için geliyor şimdiden. Bir aksilik olmazsa resimdeki gibi bir şeyler olacak. Demek neymiş aksiliğe karşı bol dua ediyormuşuz. Size son olarak bir vidyo tavsiye ediyorum, değişik bir yorumu benim söyleyeceğim şarkının, ney öyle bir üflenmiş, öyle bir söylemiş ki "Aşıkım ben sana, iltifat et bana!" kısmını, insan içinde hissediyor. Hicaz da pek hoş makammış a dostlar.
3 yorum:
finlandiya mı dedin!?
Hafta içi TRT Radyosu önünden geçerken "ah yine bir konser olsa da gitsek" demiştim.
beyhan : gözleriniz gerekli ayrıntıları seçecek şekilde maşallah =) hem de camp musica :D inşallah bir aksilik olmazsa tabi.
eysean : olursa çağıracağım emin olun ! :)
Yorum Gönder