Cuma, Şubat 08, 2008

Garip

Günler günleri kovalıyor ve tatilin sonuna yaklaştıkça gezme tozma hevesim ve hızım artıyordu, bununla beraber bozulan hava da beni rencide ediyordu, insan bir ağız tadıyla Moda' ya gidemeyecekse ne anlamı varı tatilin ama değil mi?

Bu aralar gençliğimdeki gibi depresif yazmak bilogırlığın şanındandır felsefesiyle yazıyorum yine bol bol sanırım içten içe bir keyifsilik bir gücenme durumu var kim bilir kime neye. Mavi Sakal' ın da o Türkiye' nin en iyi rock albümlerinden birindeki herhangi bir mükemmel şarkısında dediği gibi ya da Kim için, Ne için. Sakal beni andı herhalde neyse.


Kendimi dönem dönem hevesle koşmuş koşmuş da sonunda bir işe yaramamış gibi hissediyorum. Aklıma şöyle bir şeyleri getiriyor bu durum. Huuuu komşu komşu diye başlayan ve heyecanla soru cevap devam eden diyaloğun en sonunda dağ nerde diye sorup da yandı bitti kül oldu diye sürreal bir cevap alınması gibi. Tam en heyecanlı yerde mantıksız bir durum. Bilgisayar olsam eror vercem, Hakkı Bulut' un da dediği gibi çırpındığım bu kaosta ne işim var bilirsin, neden böyle boynun bükük, duyguların kırık dökük neden gülen çehren asık seeeen bilirsiiiiiin seeen bilirsiiin Allahıma kitabıma sen bilirsin, sen bilirsin bilirsiiiiiiin seeeen bilirsiiiin seeen bilirsiiin dinime imanıma ssseeeen bilirsin.


Aslına bakarsanız derdimi bilen birileri var olduğu için yazmadım bunu sadece ezberimde bir (bakınız hangi bir veya ne biri) Hakkı Bulut parçası olduğunu göstermek istedim size. Üstelik bu şarkının içinde kaos kelimesi de geçiyor ve ikinci nakarat dönüşünde çok gereksiz bir şekilde ikileme yapıyor bilirsin kelimesinde. Zaten s harfinin telaffuzundaki bazı problemleri sürekli insana kendini sorgulatıyor neden içinde bu denli s geçen bir şarkı yazdı kim bilir deyü.


Bayerleverkuzen' in her şeyden çok temizlik ürünleri üreten bir firma olduğuna dair sarsılmaz kuvvetli bir inancım var, aynı sağlamlıktaki bir başka inancım ise hamburger kelimesinin çok eskiden Hamburglu insanların uzun yollarda yanlarına yemek için aldıkları yuvarlak ekmekli sandviçlerinden kaldığı yönünde. Biraz açmak gerekirse şöyle ki bu tip yuvarlak ekmekler sadece o dönemlerde Hamburg' daki fırınlarda yapıldığı için, yanında yuvarlak ekmekli bir sandviç taşıyan bir kişi her kim tarafından görülürse, gören kişinin tepkisi Hayl das ist ayne Hamburgar oluyormuş. Türkçeye vaaay bu bir Hamburhlu olsa gerek diye çevirebiliriz bu sözü. Yani diğer insanlar bu Hamburgluları endeğin sandviçinden tanıyormuş ve gel zaman git zaman o Hamburglu anlamına gelen Hamburger kelimesi Hamburg halkının fırıncılar hariç yok olmasıyla sadece o yuvarlak sandviçlerin ismi olarak kalmış. Benzer bir görüşüm de Habsburger ve Habsburg hanedanlığı hakkında var ama o kelime kullanılmayalı çok seneler oluyor bundan dolayı bu görüşü paylaşmayı yersiz buluyorum.


Nazan Hanım ile görüştük dün, hatta tam onunla buluştuk 4 adım ya attık ya atmadık karşıdan Işın Hanım geldi ki kendisini görmeyli çok olmuştu, böylece bir lise arakdaşımla buluşma niyetiyle başladığım gün bir anda iki arkadaşla şenlendi. Nazan Hanım' ı ben pek severim görüşmüyorduk uzun zamandır artık onlar da İstanbullu olmuş sayılır, biraz Dünia' da biraz da Moda' da bir yerlerde oturduktan sonra mahalleden genç arkadaşlarla biraz müzik yaptık. Paslanmışım birincisi, ikincisi de gençler yetenekli.


Akşama ani bir karar ile Emir Efendi' ye gittim, film gecesi yaptık, Selen Hanım ve Bahadır Ağabey de vardı, önce Geleceğe Dönüş izledik ki hayatımın filmlerindendir bravo cnbc-e bundan sonra hep yanındayım, sonra da biraz Duvara Karşı izledik, çay içtik, sonra yine ülkeyi kurtaramadık, sabak Emir Efendi; Selen Hanım ve bana en kalitelisinden bir kahvaltı hazırladı sağolsun, sonra çayımızı kahvemizi de içtik ve tekrar mahalleme döndüm.


Ayrıca bugün şehrimiz şahsım adına mühim bir konuk ağırlıyor, hoş gerçi ben o şahsın adına pek mühim değilim ama olsun. Ben sevindim en azından, hafif endişeli ve tedirgin bir yanım olsa da yine de o kişiyi görünce Ey Büt-i Nev Eda diyeceğim yüzüne. Kendisi gerisini anlar. Anlamak isterse.


Müzisyenliği nasıl altın değerindeyse karakteri de aynı altınlıkta olan değerli dostumuz Nağme Hanım (Emir Bey' in klasik kemençe üstadı) önümüzdeki dönem Estonya' ya gidiyor eksçeynce, yani anlayacağınız huzur dolu bir müzik beklemeyin benden bu taşodalık, gerçi belli olmaz ama Emir Efendi' yle bir kafa kafaya vermenin vaktidir. Umarım sevgili dostumuz Nağme Hanım' ın da gittiği memlekette her şey gönlünce olur.


Diyeceklerim şimdilik bu kadar.

Bu en alttaki çok garip bir fotoğraf.

3 yorum:

gülş dedi ki...

aaaa!
nağme hanım gidiyor muymuş ya,
hayırlı gitsin gelsin bakalım!
ayrıca emir beyciğim siz tatilin sonuna yaklaşırken ben okulda ilk haftamı bitirdim yaa yaa =)

Adsız dedi ki...

İnsan gücenir öle bazen.Aslında neye gücendiğini iyi bilir ama diyesi gelmez.
uyu geçer:)

Emir Bey dedi ki...

gülş : sizin iş de zor =)

reyhan hoca : havalar kapalı hocam bu taraflarda hep ondan oluyor bunlar =)