Perşembe, Haziran 24, 2010

Ses


Karaköy'de vapurdan inmiş hızla Tünel yönüne doğru hareketlenmiştim. Kestirme yolu kullanarak o balıkçıların arasından taze meyve sıkma dükkanın yanındaki sokaktan girdim, L çizerek yolu ne kadar kısaltabilirsem o kadar kısalttım. Ardından alt geçide girmeden evvel önce bizi zemin seviyesine çıkartan merdivenleri çıktım -ki burası hep saçma gelir önce on basamak çık sonra on beş in- ve alt geçide doğru hızlı adımlarla ilerledim. Her şey tam da o anda başladı. Arkamdan önce hiiişt diye bir ses duydum, sonra bir ıslık sesi, acaba dedim bana mı sesleniyor biri, delikanlııı diye bir sesleniş daha duydum ve artık yavaş yavaş bana seslendiğine emin oldum arkadakinin, yakışıklıııı diye bağırdı en son ve kendimden emin ve jön tavırlarla geriye doğru bir bakış fırlattım. Arkadan seslenen karakter -uzaktaydı- benim bir kaç metre yakınımdaki tipsizin tekine muhtemeln bir kaç saniye evvel düşürdüğü bir eşyasını -hırka gibi bir şey- yetiştirmeye çalışıyor. Şimdi gel de adama anlat birader bunun nesi yakışıklı falan diye, neyse efendim, hiç bozuntuya vermedim, çaktırmadan kafamı önüme çevirip hızlı adımlarla Tünel'e doğru devam ettim.

3 yorum:

Özge dedi ki...

Bir an hikayenin sonu Sait Faik'in Hişt Hişt öyküsüne bağlanacak zannettim :)

Emir Bey dedi ki...

=)))

merve dedi ki...

üzülme sen, ben bundan sonra hep öyle seslenirim=)