Çarşamba, Temmuz 28, 2010

İstanbul Art & Culture Camp


Öncelikle güzelim Antalya gezisi dönüşünde şu aşağıdaki yazıyı yazdığım için baya eğlendim, yazıyı okudum bir daha eğlendim, gerçekten sinirlenmişim belli ki, sinirden alış veriş yazmışım. Her neyse.


Hep İstanbul'a turist olarak gelmek lazım acaba nasıl bir duygudur diye düşünürdük bazı arkadaşlarla. Bu duygu gerçekleşti. Lions'un düzenlediği Gençler Arası Değişim (GAD/YEC) kampında staff oldum bu yıl. Aslına bakarsanız bu hep kafamda olan bir şeydi iki senedir. Finlandiya'ya gittiğimden beri daha doğrusu. Sonunda bu yıl oldu. Birbirinden güzel insanlarla tanıştım. Çok fazla gezdim, fazlaca sorumluluk aldım, az uyudum, çok yedim.


Bunca güzel şeyin ardından yine çok boşlukta hissediyorum kendimi. Hep böyle oluyor, bir hafta boyunca hayat tarzınız bu oluyor, hayatınız ise bu insanlar, sonra ne bu hayat tarzı kalıyor, ne de insanlar. Çok üzücü bir şey, dünden beri içim çok sıkkın o yüzden. Yine de iyi ki yaptım böyle bir şey diyorum.

Hiç yorum yok: