Geçtiğimiz aydı sanırım, baktım bir baltaya sap olacağım yok dedim ben de şu arada askere gider gelirim, dönüşte yeni baltalarla karşılaşırım hem. Tecilimi bozdurdum, o sırada daha ağabey askerdeydi Adapazarı'nda, onun yanına gidip işlerimi halletmiştim. Neyse sonarsında bedelli, vicdani ret derken ortalık karıştı, ancak bana mı karıştı hayır. Dün ağabeyle tekrar Adapazarı'na gittik, zarfımı almaya. Artık tek yapmam gereken 1, 2 ya da 3 Aralık'ta Tuzla'ya gidip mülakata girmek. Programım biraz yoğun olduğundan ilk gün gitmeye karar verdim Perşembe günü, gece yarısından gidip sıra alınıyormuş falan filan, yanıma da ayartacak birilerini buldum sayılır, bakalım sonrasında 12 Aralık günü teslim olacağım. Olaya bu yönden bakınca bir vakit kalmadı aslında elimizde, tam olarak 2 hafta kadar vaktim var. Kısa işaretledim ama bakalım kısa mı çıkacak uzun mu? Bedelli sebebiyle eğitimli personel açığı olacağını söylüyorlar, ne demişler we'll sea yani yüzmeye gidiyorum. Hahah. Neyse nereye gideceğim belli olunca zaten haberiniz olur bir şekilde. Aslında bu yazının bir Kıbrıs yazısı olması gerekiyordu ama bir miktar daha fotoğraf bekleyeceğim, sonrasında yazacağım Kıbrıs'ı. Pek güzel bir yer ama bir kez de gezmeye gitmek isterim çok. Hem Kıbrıslı arkadaşlarımız da var artık bize gezdirme sözü veren daha ne! Neyse dediğim gibi hatta kalın, yakında bu konuya ilgili yazacağım. Bu arada şöyle komik iki olay oldu. Öncelikle İsveçli dostum Erik Bey bana bir video gönderdi ki buradan görebilirsiniz. Sonra ben de ona bu video ile cevap verdim. "Ergen misiniz? Emo musunuz?" diye soranlara cevabımız net evet, hatta biraz da romantiş hareketler bunlar ama, geçen yaz bu iki şarkıyı da çokça çalıp çokça eğlenmiştik, hâlâ hatırlayınca gülümsettiğini bilmek güzel. Şimdilik askerlik konusundaki yardımlarından ötürü ağabey Emre Başkan ve benim Kıbrıs'tan bir fotoğrafımı koydum, devamı sonra.
2 yorum:
romantiş!!! hahah :)
=)
Yorum Gönder