Pazartesi, Mayıs 28, 2007

Emo & Alter

Egemen Bey gelmiş efendim, yıllardır görüşmüyorduk kendisiyle, sınav kimmiş yahu ben olmuşum sınav yaşasın GGŞ' ler diyerek onunla görüşmeye karar verdik, Ilgın Hanım' ı da aldık, Paşalimanı' na demirledik, süper insan şef garson bizim geciken kahvelerimizi farkedip, "Sizin kahveler gelmedi mi hâlâ, arkadaş Yemen' den getiriyor herhalde." dedi, şef garson dediğin böyle olmalı dedim, Egemen Bey' e fal bile baktım, o da kirpiksel açıdan üstün bir insandır, bas gitarı da iyi çalar, özlemişim yahu, eve geldik sonra, Eric Clapton bile çaldık. Müzikle ilgili boyna konuşasım var ama hiç durmaksızın, Egemen Bey ile olmak güzeldi, Ilgın Hanım da agresifçeydi ama dövmedi beni çok. İşte günün özeti böyle. Aslında Egemen Bey' i gördüğüme çok sevindim de böyle yazınca ifade edemedim neyse. Paşalimanı çok hoş bir yer.
Böyle gayrı resmi kıyafetlerle askı takınca Sanem Hanım' ın tabiriyle eğlenceli, benim şahsi fikrimce "çakma emo alter kırması" oldum, hele bir de güneş gözlüklerimi de takıyorum ki eski pijamalı profil resmimde taktığım güneş gözlüklerinden bunlar, bilen bilir iyice efsaneleşiyorum ahahzuahaz. %78 insanın "yok yahu olmamış" bir o kadar insanın da "tövbe estağfurullah" dediklerini duyar gibi oluyorum içlerinden.

Perşembe, Mayıs 24, 2007

Finaller Geliyor

Bacağımı bacağımın üstüne atarım, neden çünkü insanlar beni Emir Bey sanıyor, bu da hoş bir şey, koluma 3 şeritli derimi de takarım, niye çünkü içimde bitmek tükenmez, bastırılmaz bir heavy metal sevgisi var, bakınız bugün evden çıkarken dedim "ne oluyor yahu iyice yumuşadım yine" ve ardından müzik çalarıma hemen bir Countdown to Extinction yüklemesi yaptım bilen bilir dünyanın en iyi albümlerinden birisi olduğunu en klasları barındırdığını, sonra dünyanın en güzel şarkılarını en karışık bir sırada dinleyerek hayatıma devam ettim. Yeşil tişört kahverengi ayakkabı giymiştim, neden mi çünkü fıstık yeşili ile kahverengi en iyi uyuşanlar arasındadır, hele içine biraz da siyah serperseniz, zaten kahverengi benim rengim, ben kahverengili bir şeyler varsa mutluyum. Küçükken okuduğum öyküler ya da masallardan oluşan bir kitapta ki Türk bir yazarın kitabıydı, çok da güzeldi, bir köpek vardı, sahibi olan çocuk yanlışlıkla kafasına ansiklopedi düşürüyordu ve köpek herşeyi bilen köpek oluyordu, pisikoloji kitabı kucağımda uyuyayazmışken ben de dedim acaba "çitank" diye geçirsem kafama birşeyler olur mu diye ama çocuk bilgisayarı geçiriyordu köpeğin kafasına ve köpek ölüyordu, ne de bilgili hayvandı Allah rahmet eylesin, bir de Karanfilli Dev Amca diye bir masal vardı o kitapta yahu bilen varsa bana bulsun o kitabı postayla göndersin.

Finallerin gelmesinden bana ne ki dostum, ben GGŞ derneğinin kurucu üyesi, fahri ebedi başkanıyım, derneğin açılımıyla ilgili şöyle bir ipucu vereyim ki bey' lik sınırlarının dışına çıkmayayım, son harf insanoğlunu yağmurdan koruyan bir icadın ismi. =)

Çarşamba, Mayıs 23, 2007

Fethettik Ay Parlayarak Biz Gülerekten *

Rehberimiz Bahar Hanım ve Emir Efendi ile bir de akbil ve kapı dili sayesinde hedefe ulaşmıştık. Çünkü zoru başaran, imkansızda vakit kaybedenlerdendik biz. Ehuhuzaha !
Daha evvelinde Angelina Hanım gelmişti okula, ne zamandır görüşmüyorduk bir gün önce de doğum günüydü görüşmük olduk bu vesileyle.
Ne yazık ki değerli geleceğin en ünlü bayan bateristi arkadaşımız Bahar Hanım da sigaraya başladı, hatta "Ben sigara içmem Djarum içerim." şeklinde açıklamayı da yaptı gitti.
Hepimizi alırız diye kastım ama değerli san' atçımız Alper Akaryıldız Bey' in omzunu Emir Efendi' nin ise sağ göz ve kaşını alabilmişiz, Bahar Hanım' la ben ise küstahça pozumuzu vermişiz biz tabiki çıkacağız havasında.
Halimize acıyan san' atçı arkadaşımız Alper Bey "Verin de ben çekeyim sizi." deyip duruma el koymuş ve tankerli, boğazlı, en güzel manzaralı bir kareyi yakalamıştır.
Biz de bu kıyağı karşısında kendisine ilk albüm kapağını hazırladık, burda da bir sigara içilir hani şeklinde de düşündük, sürekli çömeldik bir de aşağıdan görünmeyelim diye.
Hey Boun' lu insanlar açın şu fotoğrafı da bakın bakalım nereye çıktık biz ? Hepiniz artizlik yapıp kalbimi kırdınız "orası en yüksek değil, biz daha ne yüksekler gördük, sen buna yüksek mi diyorsun adamım" gibi sözlerinizle erkek yurdunun merdivenleri için, biz de "en yükseğe çıkmayan ne olsun " zihniyetinde çıktık buraya.
"Çıkınca hemen çömelin yoksa aşağıdan çok net görünürüz." Rehberimize güvenip penguen şeklimizi yaptık tavanda, arada çıkılır, iki tabure bir masa, bir de dışa sarkan portatif mangal (Emir Efendi' nin teklifi) ile burasından değerli hiçbir yer kalmaz.

* Kalamış' ın en güzel kısmından.

Pazar, Mayıs 20, 2007

Tepebaşı Stüdyoları

* Stüdyo konseri değişik bir şey, İstanbul' un dışında Ankara ve İzmir' den de ses ve saz sanatçıları vardı. Bir de işte biz vardık çoluk çocuk konumunda neyse. Dua edelim de insanlar dün gece saat 23.45 sularında TRT 1 izlememiş olsunlar.
* Takım elbise giymekten artık korkmuyorum eskisi kadar, hatta ayrı bir keyif de alır oldum itiraf etmek gerekirse, bir de papyon aldım, papyon değişik bir şey üzerinde uzun uzun düşünesim var bir ara. Esra Hanım' da bizleydi öğlenin 14.30' undan beri.
* Konserde yaptığımız bir iş yoktu bari çıkışta fotoğraf çekmeliydik, kokteyl ortamında bir kaç fotoğraf çektik, en azından soranlara TRT Radyoları' nın 80. Yıl' ı Kokteyli' ne katıldık diyeceğiz, birbirinden ünlü insanlar vardı yani sürekli televizyonda gördüğümüz.
* Bu birbirinden ünlü insanlar yani ses sanatçıları aslında çok da hoş insanlar, sürekli bir yakınlık gösteriyorlar, hâl hatır soruyorlar, bizim yanımızda oluyorlar. Her neyse şef biraz kaba geldi bize açıkçası, biraz da dalgın mı desem leyla mı desem.
* En ünlü ses ve saz sanatçımız Alper Bey' de günboyu yanımızdaydı, Odakule' nin arkasındaki çay bahçesi dünyanın en iğrenç yerlerinden birisiymiş, tıpkı bizi eve bırakması gerekirken yolun ortasında bırakan servisçinin iğrenç karakteri gibi.
* Bir daha ne zaman papyon takacağız kimbilir zihniyetiyle bolca fotoğraf işine giriştik. Zaten böyle pek hoş olmayan günlerden elimizde kalan güzel fotoğraflar, karizmamızı toparlayacak tek tük şeylerden oluyorlar. Hayat zor yahu, televizyon işi bana göre değil sanki pek.

NOT : Bu kadar uğraştığı için Mehmet Hoca' ya da teşekkür ediyorum zira o da olmasaydı herhalde tekmetokat döverlerdi bizi bir de.

Cumartesi, Mayıs 19, 2007

İstikbâl

Biz dün en yukardaydık
Yangın merdiveninin en üstünde
En yüksek manzarada
Ürkmüştük ama gururluyduk da
Bir garip bir durumdu bu yani
Bir daha yapar mıyım bilmem.
Bence yapmam =)

sanırım yükseklik korkusu benzeri bir şeyler var bende *

Perşembe, Mayıs 17, 2007

Sorumançak

Seri katillere acaba yaptıkları işin bir seri ya da bir dizi cinayet işlemek olduğu için mi seri katil diyorlar yoksa yaptıkları işi çok hızlı yapabildikleri için mi ?

Son iki gündür beni yakından tanımak için gözüme giren ufak meyve sineklerine bu platformdan selam çakarken onları gözümden çıkarmayı ihmal etmeyen değerli arkadaşlarım Ilgın Hanım ve Bora Bey' i de gözlerinden öpüyorum.

Salı, Mayıs 15, 2007

Battaniye Sıcaklığında Bir Yazı Yazdım

* "Nerden nerden" diyordum sonunda çıkardım battaniyemin üstündeki kazları nerden tanıdığımı. Bunlar o şarkıdaki ünlü Maya Dağ' dan kalkan kazlar !

* Otobüsçü amcalar durakta birbirleriyle şakalaşırken biri diğerine dedi ki "nerey gidiyo bu" öbürü de dedi ki "montekarlo üzerinden holivuda".

* Sıradaki parçamız tüm sevenlere :

Maya Dağdan Kalkan Kazlar (2)
Al Topuklu Beyaz Kızlar (2)
Yarimin Yüreği Sızlar (2)

Eğlenemem Aldanamam
Ben Bu Yerlerde Duramam > 2
Vardar Ovası Vardar Ovası
Kazanamadım Sıla Parası > 2

Mayadağ’ ın Yıldızıyım (2)
Ben Annemin Bir Kızıyım (2)
Efendimin Sağ Gözüyüm (2)

Eğlenemem Aldanamam
Ben Bu Yerlerde Duramam > 2
Vardar Ovası Vardar Ovası
Kazanamadım Sıla Parası > 2

Yöre : Rumeli


* Maya Dağ' ın yıldızını da başka bir hikayemde bulmak ümidiyle devam edeceğim hayatımın kalanına sevgilerimle beraber sizlere sunacağım şayet bulabilirsem.

Pazar, Mayıs 13, 2007

Konserin Ardından

Vaktiyle şöyle demişim.


Şimdi bu konserin ardından söylenecek nice şey var. Öncelikle bana eşlik eden birbirinden değerli müzisyen arkadaşlarıma teşekkürlerimi sunmakla başlayacağım. Kanun ile eşlik eden arkadaşımız Alper Bey, bizi sıradan bir plaj gitaristi modundan kurtarmakla kalmamış, apayrı bir boyuta taşımıştır, en çok ilgiyi o görmüş, konserden sonra aranan isim olmuştur, eli öpülüp başımıza konulası bir insandır, çok mükemmel kanun çalar, inanılmaz güzel de sesi vardır, beni gölgede bırakmasın diye kasıtlı olarak şarkı söyletmemişimdir kendisine. (eheh) Diğer değerli müzisyen dostum Emir Efendi ise, İstanbul' un en iyi bateristi olmanın yanı sıra, her türlü ritm aletine son derece hakim de bir insan olduğunu göstermiş, sahnenin en karizmatiği olmuştur, özellikle gözlüğü çok bitiricidir her daim. Son olarak bizi etkileyici sesiyle yalnız bırakmayan ve kimsenin, o şarkı söylerken gözlerini üzerinden alamadığı büyük insan Aslı Hanım. Bizi yalnız bırakmadı, ne kadar yüce gönüllü birisi olduğunu bize gösterdi, The Blower' s Daughter' ı olduğundan güzel söyledi.


Bana gelince, hayatımda hiçbir konser içime bu denli sinmemişti, ama bunun sebebi bugüne kadar kötü müzik yapmam ya da beraber çaldığımız insanların yeteneksizliği değil, ben sadece bu sefer tam olarak hakim olduğuma inandığım türde ve en sevdiğim parçaları seçtim konser için, sesimin her daim yavaş şarkılara daha iyi gittiğini düşünürüm. Umarım dünkü konser ile başladığım / girdiğim yol hep devam edeceğim yol olur. İleride hep bu doğrultuda gitmek istiyorum Allah nasip ederse.


Seyircilerimize gelince, Emir Efendi' nin de dediği gibi tüm izleyenlerimizi bire bir tanıyorduk, kalabalık bir taraftar grubumuz vardı ki pankartları bile vardı. Eheheheh. Sonracığıma annem ve ağabeyimi gönül rahatlığıyla çağırdığım ilk konserimdi, üstelik şarkılar söylerken yanımda bulmak istediğim bayan da en önden beni izledi. Sonra Ilgın Hanım bir ilke imza attı beni izledi falan, her daim vefalarından bir milim ödünç vermeyen Antalyalı kardeşlerim kalabalıklardı. Barış Beyler' den tut Caner Bey' e kadar geniş bir yelpaze oluşmutşu. (ahahahah) Sonra konserin öncesinde gelip bizden sohbetlerini esirgemeyen değerli bilok arkadaşlarımız vardı, bakınız Eyşın Hanım, Eroy Bey ve Oky Bey. Bize bonibon bile verdiler. Sonra politika grubumuz vardı Batu Bey olsun, Özge Hanım olsun (ki kendisi Merve Hanım' dan hırkasını, erkek tarafı olarak da benden nazar boncuğunu esirgememiştir), Sema Hanım olsun ne bileyim Umur Bey olsun her daim aramızda görmekten hoşlandığımız isimler. Onlar sanırım beni ilk kez dinlediler, umarım ilk izlenimimiz yeterli olmuştur. E tabi bir de geçen seneden beri canım ciğerim olmuş bir grup zibidi insan vardı bu ortamda ne bileyim Tuhaffiye Hanım vardı, Egecan Bey vardı, Melis Hanım vardı, Yasin Paşa vardı, Buket Hanım vardı, Ezgi Hanım vardı, sonra bir de okulumuzun taze kanlarından en sevdiğim 2 isim olan Bahar Hanım ve Çiler Hanım da vardı. Dediğim gibi seyircileri teker teker saymaya kalkarsam çok sürecek bu çünkü herkesi birebir tanıyorduk. Bu da bir ilk olabilir.


Konserde sanırım rock ağırlıklı grupların arasında değişik bir tat yakaladık, ayrıca One Last Goodbye çalarken, arkadan gelen ve "still feel the pain" kısımlarında bek vokal yapan grup beni çok sevindirdi, sonra konserden sonra Cem Bey ile ayaküstü de olsa iki defa sohbet etmek beni sevindirdi, lakin konserime yetişmesini en çok istediğim insanlardan biriydi kendisi, neyse nasip değilmiş. Sonra şarkı söylerken Jukebox üyeleriyle kesişmek çok komik bir şeydi, bir yanlışlık var gibi hissettim ben yukarda onlar aşağıda olunca.


Alper Bey, bir işten diğerine koştuğu için hemen kaçtı konserden sonra, bize bu kadar vakit ayırması bile yetti de arttı, okulumuzda el üstünde tutulacak bundan sonra her daim, Emir Efendi ile yaptığımız kritikler ve arkadaşlarımızın eleştirileri de hep iyi yöndeydi. Umarım eleştirilerde tanıdık indirimi yapmamışlardır. Nihavend Makamından Çal adlı sözleri Egecan Bey müziği bana ait olan besteyi de çaldık. Masum Günahlar' da ise arabeske kaçıp alkış topladım. Kerem Bey' in vaktiyle Jukebox için dediği gibi, benim de bu konserden sonra sonsuza kadar konuşasım / yazasım var ama tadında bırakmak lazım ki sıkıntı olmasın (Tuna Bey sözlüğünden güzide keliemeler). Ayrıca Jukebox demişken onları da dinledik, gerçekten en iyi Taşoda grubudur onlar benim gözümde. Tabi Cümbüş Cemaat' in de yeri ayrı şu saatten sonra. Bir de Jukebox konserinde tüm okulun önünde kopup kendimizden geçip dans ettikten sonra artık kismenin Emir Bey demesini bekleyemeyeceğim bana.


Herkese çok çok çok teşekkür ediyorum. İyi ki hep yanımdasınız !