Salı, Aralık 04, 2007

Şarkılar Beni Söylemiş

Ben küçükken diye başlanmış hep, küçükken ben desem gereksiz olacak, zaten her ikisi de sen içerdeyken ben gibi değişik sözleri olan yaratıcı bir şiiri ve İbrahim Sadri' yi anımsatıyor bana, bu bahsettiğim adam da Çağlar Bey diye bir arkadaşım var onu anımsatıyor. Her neyse bu girişten bilok yazmaya çok hevesli olduğumu görmüşseniz de konudan sapmak istemem.Bugün lafı geçtiği için çok net aklımda şu an bu konu, ben küçükken çok güzel ilahi söylerdim, kaldığımız lojmandan babamın iş yerine giden yol 30 km kadardı. Servise binince servisteki amca ve teyzelerin de teşvikiyle büyük ihtimal "Sordum sarı çiçeğe annen baban var mıdır?" diye başlardım, iyi de söylerdim lakin R harfini pek basamazdım. Bir de yavuz kelimesi geçen bir şarkı söyletirlerdi hep şayet o günkü şoförümüz Yavuz Ağabey ise. Bir de küçükken (küçüklük dediğim yaşlar her iki örnekte de beşin altındadır) bir sefer Mahmut Amcamların bahçesinde ufak bir çeşme vardı, orda elimi yıkıyordum. Çok net hatırlıyorum uykum gelmişti ve elimi yıkarken uyuyup, kafamı musluğa çarparak -akabinde yararak- uyanmıştım. Elini yıkarken uyumak.

İlk kopyamı çektiğim zamanı hiç hatırlamıyorum, artık o denli normalleşmiş demek ki bu olgu benim için, hoş benim kopya kavramım sağdan soldan (rızasıyla gösteren insanlardan) bakıp geçirmektir, kitap açmakmış, orama burama yazmakmış bana ters. Yine de kastedilen buysa şayet geçen Political Tought dersinde kitap açık vize olduk, ben de kitabın fotokopisinin arsına notlarla dolu bir kaç fotokopi serpiştirip zımbalattım, pek şahane oldu, bu da böyle bir anımdır. Buda öyle bir ilâhtır.

Aslında ben, çok fena heavy metal hatta yer yer progressive metal çalan bir grubum olsun, bu tip şarkılar söyliyeyim, kafa sallayayım falan isterim ama ne sesim bu tip müziğe uygundur ne de şu an çaldığım tarzdan (yumuşak veya nâif diyebiliriz tarzıma) vazgeçebilirim. Lakin bir gün sahnelere çıkacak kadar müzisyen olabilirsem bu yazıyı yazmama vesile olan insanı da -şayet isterse- sahneye davet edip bir şarkı da ona söyletebilirim.

En saçma huyum, dünyanın en düzgün insanıymışım ki bir saattir şu maddeyi düşünüyorum. En saçma huyum sanırım ufak tefek kelime oyunları yapıp, buna pek çok eğlenmektir. Neden saçma çünkü kimse gülmez, çok az insan güler, misal Emir Efendi ile yaptığımız espirileri -ki bunlar da kelime bozmaktan oluşur- başka insanların yanında da yapar kendi kendime çok da eğlenirim, kimse de gülmez, ruh hastası gibiymişim bakarlar. Halbuki hiç de değilim.

Cep telefonum yokyaa zotizikidok, misal işte bu tip kelime deformasyonları beni mutlu eder. Telefonum da beni mutlu eder, ekranı büyük, tuşları gibi. Tuşların basımı eskiden çok rahattı yaşlandı sertleşti, inanılmaz fotoğraf çekerdi iki yazı öncesine kadar bu biloğun %95 fotoğrafını o telefon çekmiştir, şu an da % 94 olsun, mesajları silmeye kıyamadığım için (ikibin küsür) biraz yavaşladı bu aralar.

Aşk dediğin şarkı söylerken göz teması kurabildiğin -üç saniyeden uzun- ve gözünü ısrarla kaçırmadığın kişiyle arandaki kuvvvetli bağdır, böyle bir kişi varsa ve aranda bir bağ yoksa ya kurulacaktır, ya da biri gelir seni döver. Neticede gitgide kazanmaya çalıştığım bir alışkanlık şarkı söylerken insanların gözlerin bakabilmek, kazanıyorum da ama biliyorum ki bir kişinin gözlerine hiç sıkılmadan, strese girmeden 47 şarkı boyunca bakabilirim. Bence bu aşk olabilir. Evet.

En sevdiğim bilok ise ayda yılda bir de güncellense Orçay Han' ınki, konuşmuş kadar oluyorum okuyunca, kendisini özlediğim için de okumak hoşuma gidiyor, hasret gidertiyor herhalde. O böyle uzun yazıları okumadığı için bu ilân-ı aşkım boşa gidecek ama severim o biloku neticede.Aslında bu bir zincir, değerli Beyhan Ablam' dan bağlandı bana da, ben de birine bağlayacağım umarım ki devam ettirir bağladığımız. Bağladığımız o zaman Deryik Hanım olsun ne dersiniz?

* Resimlerimiz Ted Nasmith' ten yine! Mükemmeller!

10 yorum:

Tugc dedi ki...

Ne zaman küçük ne zaman büyük olduğum arasındaki o naçizane çizgiyi gördüğüm an, "evet olabildim ben" narası atacağım. Söz..
DipNot:
10gün sonra Aydın'da olup,3hafta kadar sonra istanbul'a geçmiş olurum, sınavlarınızın arasına benimle buluşmayı sıkıştırırsanız mesut oliciim. Stop. Elsa Özge'yi de özellikle istiyorum, rüyamda bile gördüm.

Adsız dedi ki...

Bu pencereyi acana kadar bir yorum vardi kafamda.
Sanirim bunuyorum. Haklisin diyerek genel bir yorum yapayim da gereksiz olmasin. Sanirim hepsi luzumsuz oldu. Olsun kader.

Adsız dedi ki...

O halde 'la vie en rose' bizim şarkımız olsun!!
(alakaya çay demle)

Hanife dedi ki...

bu kitap açık sınavlara alışamadım gitti resmen yahu,kitap açık olunca ne yazıcağımı şaşırıyorum ben,bana da yaranamadılar bi türlü:))

Adsız dedi ki...

en sevdiğim müzik: metal :PPP

haciyatmazZ.. dedi ki...

tek kelimeyle bittim.. lokum misali bi bülok.. orçay han.a da öldüm ama dediin gibi biraz daha sık günjellemeli.. waktim oldukça fistikli pastami kaptiim gibi koşcam.. burlar piknik yeri gibi wallaa.. lakin şimdik dersler bizi bekler.. geceler çuwala mi girdi ama dimi..? =D
ii çalişmalar size..

Emir Bey dedi ki...

tuğçe : ayarlarız bakalım :D

eysean : bana da çok oluyor yahu :)

merve : demledim gel sana da katayım bir bardak ?!

hanife : ooo öyle deme !

oktay ahmed : metal candır !

hacıyatmaz : teşekkür ederim, bekleriz =)

radiopanic dedi ki...

"dünyanın en düzgün insanıymışım ki bir saattir şu maddeyi düşünüyorum" gerçekten etkileyici. kimi zaman ben de düşünür, yanıt bulamam.

Emir Bey dedi ki...

jolenda : yoruma cevap vermeden önce baya bir dolandım geldim farkedeceksiniz =) insanların gözüme sokmasını beklediğim cümleyi bulmuşsunuz çok takdir ettim sizi.

orçay dedi ki...

haha okudum bu sefer ama şöyle atlaya atlaya göz gezdirirken bana yavşamanı gördüm heuehe