Evet efendim ben artık şalları olan bir insanım son doğum günümden bu yana, ağabeyim sağolsun bana 2 adet -biri koyu kahve diğeri de siyah renkte olmak üzere- şal hediye etmişti. İki gün önce de bir adet vişne çürüğü renklisini Ilgın Hanım' dan yürüttüm ve hâlâ da geri vermedim. Neticede şallarımla çok havalıyım, iett lerdeki bir derebey gibiyim, sanki Kabataş motorundaki bir aristokratım ya da ne bileyim fünikülerdeki bir veliahtım. Neticede şallarımla birbirimize alıştığımız gibi, dış dünya da şallarımla bana alışmıştı. Hatta trend setter (ov yeaaah) bile denmişti Egecan Bey ile hakkımızda daha bir kaç saat önce. Evet gururumuz okşanmıştı, çok havalı hissetmiştik kendimizi. Yani ben hissetmiştim, Egecan Bey yoktu o sırada, ben iltifatı ikimiz adına kabul ettim.
Of neticede konuya giremedim bir türlü. Kuzey kampüsteki study de (çalışma salonunun bizim okulda olanı) notlara göz gezdirirken, Sezi Hanım ve Şebnem Hanım' a denk geldim. Ayaküstü hoşbeşin ardından beni yanlarına davet ettiler ben de ellerimi yüzümü yıkayıp geleceğimi söyledim. Akabinde olaylar şöyle gelişti, study nin yanında tuvalet varmış -bence yeni yapılmış eskiden yoktu gibi- neyse bir giriş bölümünden geçiyorsunuz sonra solunuzda iki kapı var. Bana yakın olan kapı açıktı üstünde bir şey yazıyor mu yazmıyor mu göremedim haliyle, onun yanındaki kapı da kapalıydı ve üstünde erkek tuvaleti işareti vardı. Çok zeki bir insan olan ben dedim ki "ha demek ki ikisi de erkek tuvaleti bunların, kadınlarınki de binanın buna simetrik olan yanında" (öyle bir yan eminim yok). Bunu dedikten sonra açık olan kapıdan girdim, içerde ayrı iki tuvalet kapısı ve iki de lavobo vardı. Ellerimi yıkamaya koyuldum tam bitirip sularını üzerime siliyordum ki kapılardan birisi çatır çutur etti açıldı, içerden bir hanımefendi çıktı, göz göze geldik, gözlerindeki o "yok artıııık" ifadesini gördüm. Ben de tam o sırada eğilmiş elimi yıkarken bir ucu önüme düşmüş şalımı şuh bir hareketle omzuma atıyordum ve istem dışı olarak "ayy ben yanlış mı geldim galibağğ" dedim üstüne. Hayatımda hem görsel, hem işitsel, hem de konsept olarak bu denli feminen olmuşluğum azdır. Ben hanımefendi yerinde olsam "yoo bence gayet de doğru gelmişin" derdim. İstanbulluysam gelmişin değil gelmişsin derdim hatta.
Şalları başta boşuna anlattım sanıyorsanız yanılıyorsunuz. Neticede bu travmanın ardından -hanımefendinin yaşadığı travmadan bahsediyorum- Şebnem Hanım olabilecek en iyi şekilde konuları toparladı. Şebnem Hanım dünyanın en bilgili insanı bence ayrıca mükemmel çalışan bir beyni var maşallah. Son olarak da bir gün önce de beni yanlarına kabul eden -çalışmak için- Gözde Hanım, Ceren Hanım, Ferhan Hanım ve Pelin Hanım' a da teşekkürü bir borç bilirm.
Of neticede konuya giremedim bir türlü. Kuzey kampüsteki study de (çalışma salonunun bizim okulda olanı) notlara göz gezdirirken, Sezi Hanım ve Şebnem Hanım' a denk geldim. Ayaküstü hoşbeşin ardından beni yanlarına davet ettiler ben de ellerimi yüzümü yıkayıp geleceğimi söyledim. Akabinde olaylar şöyle gelişti, study nin yanında tuvalet varmış -bence yeni yapılmış eskiden yoktu gibi- neyse bir giriş bölümünden geçiyorsunuz sonra solunuzda iki kapı var. Bana yakın olan kapı açıktı üstünde bir şey yazıyor mu yazmıyor mu göremedim haliyle, onun yanındaki kapı da kapalıydı ve üstünde erkek tuvaleti işareti vardı. Çok zeki bir insan olan ben dedim ki "ha demek ki ikisi de erkek tuvaleti bunların, kadınlarınki de binanın buna simetrik olan yanında" (öyle bir yan eminim yok). Bunu dedikten sonra açık olan kapıdan girdim, içerde ayrı iki tuvalet kapısı ve iki de lavobo vardı. Ellerimi yıkamaya koyuldum tam bitirip sularını üzerime siliyordum ki kapılardan birisi çatır çutur etti açıldı, içerden bir hanımefendi çıktı, göz göze geldik, gözlerindeki o "yok artıııık" ifadesini gördüm. Ben de tam o sırada eğilmiş elimi yıkarken bir ucu önüme düşmüş şalımı şuh bir hareketle omzuma atıyordum ve istem dışı olarak "ayy ben yanlış mı geldim galibağğ" dedim üstüne. Hayatımda hem görsel, hem işitsel, hem de konsept olarak bu denli feminen olmuşluğum azdır. Ben hanımefendi yerinde olsam "yoo bence gayet de doğru gelmişin" derdim. İstanbulluysam gelmişin değil gelmişsin derdim hatta.
Şalları başta boşuna anlattım sanıyorsanız yanılıyorsunuz. Neticede bu travmanın ardından -hanımefendinin yaşadığı travmadan bahsediyorum- Şebnem Hanım olabilecek en iyi şekilde konuları toparladı. Şebnem Hanım dünyanın en bilgili insanı bence ayrıca mükemmel çalışan bir beyni var maşallah. Son olarak da bir gün önce de beni yanlarına kabul eden -çalışmak için- Gözde Hanım, Ceren Hanım, Ferhan Hanım ve Pelin Hanım' a da teşekkürü bir borç bilirm.
16 yorum:
anaaammm:D erkekler şal giyiyor mu bee:) pelerin giy sen,kont drucala misali:D
cnslgy : giymekten ziyade takmak diyelim şuna, şal pek hoşuma giden bir şeydir, yazıda bahsettiğim üzre biz de biraz trend setter insanlarız, yani moda yaratan, öncü olan, sen takmazsan ben takmazsam nasıl değiştirebiliriz ki dünyayı?
=)))
-oo emir bu ne heheheh..
-olm imajım lan o.
hohohohohohoahhahaha, yarıldım lan, ilahi şal.
sayın emir şallı başarılarınızın devamını dilerim. işe böyle postlarla başlamak iyi oluyor.
emir bu study hall neredeydi, kütüphanenin yanındaki bina mıydı? yoksa oranın çok yakınında bir bina dahi yok da ben biraz bunu bir tarafımdan uydurmuş gibi mi oldum?
pınar : aferim adamım ahahahaha ehehehehe :D kuul bilogır seni!
troy : eheheh ben de yarıldım sonra kendime yahu enteresan bir insan oldum bildiğin gibi değil =)
beyhan : biz bu işlere böyle başladık beyhan abla =) kelime oyununda üzerime yoktur =P
indis : kütüphanenin kapısı var ya onun solunda bir kapı daha var yani aynı bina gibi aslında bitişik de diyebiliriz.
İlk yorumunuza yönelik:
Ben yanmasam
sen yanmasan
biz yanmasak,
nasıl çıkar karanlıklar aydınlığa...
Moda ikonu olacaksın demek ki:)))iyi tak bakalım,yakışır:)
Yahu siz beni güldürdünüz,Allah da sizi güldürsün ne diyeyim,ehehee.Şallar pek şık ve asil bir hava katmış ayrıca:)
bugün aynı otobüs'teydik okula giderken emir bey.
3ümüz.
siz, şalınız, ve ben.
Çok güldüm yahu! :)
Yalnız, bugün 2 kez dönüp kapıdaki işarete baktım ben de, yanlış yapmamak için. Ne olur ne olmaz :)
asıl hadiseyi yazmayı unutmuşum
kulaklığımın tekini verecektim size.
ebru : biz yanmadan parlamaya çalışıyoruz, ateşten değil içimizdeki nurdan parlayalım istiyoruz bakalım nasip =)
cnslgy : teşekkür ediyorum izin verdiğiniz için =)
hanife : mersi =)
mormorik : ahahahahah, gelip şalımdan çekip baksnaa bi deseydiniz =)
mama : eheheh bakmak lazım :D
önce ıslak mendil,kuru mendil,düşünülen ayna ve krem;ardın da şal ve yanlış tuvalet.. ahuhahauh:D
mormorik : ehehe verseydiniz keşke kendimi çok ünlü ve okunan bir şahsiyet hissederdim =))
böcek hanım : yenge ayıp oluyor ama böyle araştırmacı gazetecei kökene inen tavırlar falan !
Yorum Gönder