Pazartesi, Temmuz 11, 2011

Kiraz


Bugün Adapazarı'na gittim, sabah ağabeyle yola çıktık, yolda çalışma varmış durduk yere takıldık kaldık, neyse sonra vardık. Ağabeyi makamında da görmüş olduk böylece. Makamındaki son haftasına girdi kendisi hayırlı teskereler diliyoruz buradan kendisine ve şu an vatani görevini yapmakta olan radyoları başındaki tüm dinleyenlerimize. Islama köfte yedik birlikte, içten içe Umut Bey'i anımsayıp güldüm, Emir Yargın efendi de olsa dıştan dışa da gülerdik. Her neyse ben ucu ucuna trene yetiştim, ne yazık ki saatin uygunsuzluğundan ötürü konforlu bir trene denk gelmedim, sıcaktan piştim, kitap okudum, uyukladım, müzik dinledim ama en çok bunaldım. Yaklaşık 3 saat sonunda Haydarpaşa'ya vardık. Daha görevimi tamamlamamıştım, ağabeyimin de komutanı olan albayın kırılmış telefonunu servise bırakmak gibi zorlu bir basamağım daha kalmıştı. Yaz sıcağında öğlene yakın saatlerde Mecidiyeköy kadar nefret ettiğim bir diğer yer de Kadıköy Rıhtım'dır. Sadece ölümüne güneş, sıfır gölge ve otobüs egzosu dumanı. Her neyse Doğancılar'a gidip bu görevi de başardıktan sonra bezmiş bir halde eve döndüm, sonrasında da annemle bir Migros turu yaptık. Sonrasında evde oturuyorum çok şükür.


Nil İpek Hanım'la gerçekleştirdiğimiz Umut kaydıyla ilgili pek hoş yorumlar alıyorum. Buna baya da seviniyorum, içten içe de Nil İpek Hanım farkı diyorum. Özlediğiniz grup Sakareller olarak 16'sı Cumartesi gecesi Mispis'le birlikte Peyote'deyiz. Hep birlikte olalım o akşam, yeni bir şeyler de duyarsınız belki bizden.

Dün değerli dostlar İdil Hanım, Cansu Hanım, Mısra Hanım, Meltem Hanım ve İpeknaz Hanım'la görüştük, çok da güzel oldu. Bu saydığım 5'linin ilk ikisi en vefasız son ikisi de en vefalı dostlardandı, gerçekten yıl oldu görüşmeyeli desek yeri. Toplumda kadının yeri ve sağlık sistemi ana konularımızdı, ikincisi değil de ilki çok üzücü, çok çok çok üzücü. Geçen gün de Murat Bey, Uğur Bey ve Bahar Hanım sohbet ederken Amerika'da sistemin dışında kalan şehirler, kadına yönelik ayrımcılık ve siyahların durumu konusunda çok üzülmüştük. Üzücü o kadar şey var ki, normalleşmiş... Düzeltilmesini geç, genel geçer algılanması bile zor, insanın içini keder kaplıyor.


Neyse keyifli bir bitiriş yapayım, kadim dostumuz Umur Bey'in gelişini kutlamak üzere bir araya geldiğimizde Sema Hanım ve Doruk Bey'le de paylaştım bu hikayeyi. Bıyık güzel şey hoş şey lakin geçen gün kiraz yerken kirazı tam ağzıma attım sapını sökeyim diye bıyığa bir asıldım farketmeden, gözlerden yaş geldi, acıların en hasını yaşadım. Kimse benzerini yaşamasın dileklerimle, sevgiler.


Not: İki tane birbiriyle ve yazıyla alakasız fotoğraf da ekledim, baya hoşuma gittiler çünkü.


Hiç yorum yok: