Hepsinden önce, yeni Emir Bey videomuzu takdim edeyim. İsmi Umut olan bu eserin Nil İpek Hanım çoğunu yapıp bana yollamıştı, aradaki boşlukları da ben doldurdum. Siz de fark etmişsinizdir artık tüm kadroyu bir araya getiremediğimiz için kimi bulursak onla bir şeyler çekiyoruz. Yine çekim, kayıt ve montaj kısmında bize vakit ayıran Haluk Can Bey ve Mert Bey'e nice teşekkür etsek az. Sabrından ötürü de Ali Bey'e. Şarkının sözlerine ve künyesine buraya tıklayarak video'nun altından ulaşabilirsiniz, buraya yazmayacağım tekrar, zaten çooooooook uzun bir yazı yazdım. Ayrıca bir alt yazıda yazdık da ne oldu sorarım? Bir tek geri dönüş yok, hey gidi blogger hey. Hahaha.
Umut
Kaldığım yerden başlayayım, öncelikle geçtiğimiz haftasonu burada olan biricik sevdiğim Merve Hanım'la haftasonu vakit geçirdik, yürüdük, dolaştık falan güzel oldu. Kendisini Pazartesi günü Sabiha Gökçen üzerinden Antalya'ya yolcu ettik, Ağustos'ta görüşmek üzere. Sonrasında hızlı ve macera dolu hayatıma deva ettim tam gaz. "Oh yes" dediğinizi duyar gibiyim. Pazar günü ayrıca devir teslim törenimizi yaptık kulüple, gayet keyifli geçti, yeni dönem saymanı olmanın hafif şapşallığını yaşıyorum.
Onun dışında bu hafta başından beri Naz Hanım'la görüştük, işlerden güçlerden hayattan bahsettik, belki seneler olmuştu böyle görüşüp konuşmayalı ki kendisi nasıl da sevdiğimiz bir insandır. Bana tatlı ısmarladı, adını şu an unuttum ama değişik, güzel ve sağlıklı bir şeydi. Aynı gün Osman Ağabey'i ziyarete gittim. Kendisi hayalimin işlerinden birini yapıyor. TRT İstanbul Radyosu'nda caz müzik programı yapımcısı. Tabi bu işin kulağa müthiş gelmesinin yanı sıra hiç bir basamağını bilmiyorum ama yine de çok güzel bence. Kendisi de kaç yıllık yapımcı, belki benim yaşım kadar. Her neyse, kendisiyle hayata dair, geleceğe dair hoş bir sohbet yaptık radyoda, sonra da Beyoğlu'na yürüdük.
Sonra ayrıldık, ben Mustafa Amca'ya geçtim, Uğur Bey geldi Amerika'dan. Bahadır Ağabey ve Uğur Bey oturduk, hasret giderdik, sohbetler ettik. Sonra Tünel'e geçtik, Sakareller'in diğer mensupları Barış Bey ve Başar Bey de geldiler, biraz daha çay içtik. ("Bira değil çay") Hahah. Sonrasında da aylar sonra prova yaptık. Keyifli geçti gayet, Uğur Bey'in Gibson'unu tamire vermiştim, canavar olmuş, ikimiz dışında grupta seveni olmasa da bu gitarla çalacağım arkadaş! Sonra dönüş yolunda Barış Bey'in elektronik kitabıyla oynadık, çizimler yaptık.
Perşembe günü de adeta çarşamba kadar koşturmacalıydı. Zeynep Hanım'la buluştuk öğlen Beşiktaş'ta. İş güç konuştuk biraz, biraz da sohbet ettik. Keyifli vakit geçti, Akaretler'in korkunç araç gürültüsü ve tozu dışında. Can Bey ve şu an ismini hatırlayamadığım bir beyle daha tanıştık, zamanla hatırlayacağıma eminim. Sonra kalktık, Can Bey de Taksim'e gidiyormuş, yolda azıcık sohbet ettik. "Hayat garip tesadüflerle dolu." cümlesini kurdum sohbetin bir yerinde.
Sonrasında yine Mustafa Amca'ya gittim, boşluk grubunun önemli temsilcileri Çiler Hanım ve eski dostum Bahar Hanım'ı bekledim orada. Sonrasında Urban'da oturduk bir miktar, Bahar Hanım'ın arkadaşını Havaş'a uğurladık, Osman Bey'de takıldık azıcık. Çok sevip özlediğim gençler Batu Bey ve Lâle Hanım'la karşılaştık. Tüm cazcılar Harbiye'ye doğru akıyordu keza. Biz de Çiler Hanım'dan ayrıldık, Bahar Hanım'la Beyoğlu'na döndük. Uğur Bey ve Murat Bey'le buluştuk. Kendileri bize Amerika'dan öyle hikayeler anlattılar ki zaten minimum seviyede olan "American Dream"imi de kaybettim. Enteresan işler, enteresan dünyalar, hayatlar...
Sonra Lemur mensuplarının üçte ikisi olan Nil İpek Hanım ve Ergin Bey de çaycıya geldiler, sohbete devam ettik. Ardından Peyote'ye geçtik, nihai amacımız olan Lemur konserini izlemeye. Pek keyifli bir konserdi, konserin 3-4 şarkısı boyunca dans eden?, eğlenen ve çok konuşan erasmusi arkadaşların o kattan ayrılmasıyla daha da rahat dinledik. Pek şirin insanlar bu Lemur! Deniz Hanım falan hepsi süper, şarkıları da aynı sevimlilikte. Kafamda indie denildiği zaman çağrışan bir müzik.
Siz de buradan dinleyin, buradan takip edin.
Şu an hararetli, hızlı ve başarılı bir şekilde albüm kayıtlarını gerçekleştiren Mispiszâdelerle denk geldik Peyote'de. Berk Bey'in doğum günü münasebetiyle bir toplaşma olmuş. Hep derim bir kez daha diyorum underground piyasadaki favori grubum adamlar.
Buradan dinleyin siz de bol bol albümü beklerken.
Ayrıca albüm günlükleri, gelişmeleri ve fotoromanı da mevcut, buralardan erişebilirsiniz: Twitter & Blog
Bir şeyi bu denli yapım aşamasında takip edebilmek de çok keyifli bir şey! Dünyanın en uzun ikinci blog yazısını da yazdıktan sonra artık bir durayım. Yapılacak işler, gidilecek yollar var. Akşam da Kadıköy'de Caz Korosu'nun konseri varmış, ben gideceğim bir aksilik olmazsa, sizler de buyurun, güzel müzik, kaliteli işler görün, dinleyin.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder