Pazar, Eylül 02, 2012

Lokomotif


Güzel dostlarla güzel bir gün geçirdik dün. İdil Hanım ve Hayri Bey'in evlenmeleri bu güzelliklere vesile oldu. Birlikte mutlu mesut bugüne dek yaşadıklarının kat ve kat fazlasını yaşamalarını dilemek düştü bana da. Gelin tarafıyım diye demiyorum ama pek şirindi gelinimiz gerek gelinliğinin üstündeki renkli şerit olsun, gerek kafasına taktığı bant olsun, gerek nikah sonrası ayağına geçirdiği erasmus ayakkabıları olsun, gerek çılgınca dans edişleri olsun. Biz de az değildik hani 7-8 kişilik grubumuzla sadece dengesiz giyim tarzımızla değil farklı eğlence tarzımızla da eminim Boğaz hattının en sıra dışı kadrolarından biri olduk. Haydarpaşa'da başlayan bu güzel gecemiz yine Haydarpaşa'da bitti ki bu durum en çok beni mutlu etti. Havalı eğlencemizin ardından yine akbillerimizle yoldaş, mütevazı hayatlarımıza geri döndük. Haydarpaşa'ya gelirken akbilimi basıp şu iki tutarı görmüştüm. 1,95 ve 1,96. Hangisi kalan hangisi ödenen bilemedim ve risk almaya karar verdim, işte dönüşte şansım yaver gitti kalan taraf 1,96'ymış ve geriye 0,01 lira kaldı akbilimde. Ahahah bunun için bir ödül bekliyorum gerçekten, şöyle bir hafta ücretsiz şehir turu falan. Neyse bu arada yine fark etmedim sanmayın ulaşıma zam gelmiş bam diye, hey gidi sosyal devlet hey diyorum, hey gidi hukuk devleti hey ya da hey gidi demokrasi hey dediğim gibi sık sık, neyse ki yürümeyi seven bir insanım ve merkezi bir yerde oturuyorum da her gün milyon dolarlarım ulaşıma gitmiyor.

Eve döndükten sonra yatmadan evvel üzücü bir haber aldım. Çetin Amca'yı kaybetmişiz. Bizim gibi gençlere inanan, her türlü konuda, her mecrada canını dişine takarak hakkımızı savunan, bize gerçekten destek olan ve "böyle gelmiş böyle gider" diyecekken inancımızı değiştirebilen nadir büyüklerimizdendi. Gerçekten bireysel olarak hepimize verdiği desteğin yanı sıra, kulüplerimize, yönetim çevremize ve yaptığımız işlere o kadar sahip çıktı ve o kadar ağabeyimiz / amcamız oldu ki, boğazıma bir şeyler düğümlendi bu haberi alınca. Şair'in dediği gibi boğazımdaki elmanın tadı giderek acılaşıyor böyle durumlarda. Bir gün bir yerlerde tekrar görüşeceğimizi bilsem de şimdilik bu ayrılık zor geliyor kaybımızı her düşündüğümde. Çetin Amca için böyle bir iki satır karaladım dün gece aklıma geldi bir kısmı, hepimizin inançlarını değiştiren, hepimize güç veren insanlar vardır çevremizde, böyle güzel insanların hepsine gelsin bu satırlar naçizane bir teşekkür mahiyetinde.

başka lokomotifler de vardır muhakkak
neden takılayım ki peşlerine tak tak
çekemiyorsa vagonumu bana inanıp
yahut bulamıyorsa hayalimdeki rayları yaratıp
kırık inançlarımızdan yeni yollar köprüler kuran
bize inanıp engellerin üstünde duran

Kendimi her ne kadar en azından İstanbul'daki müzik piyasasını iyi takip ediyor saysam da gün geçmiyor ki hiç duymadığım bambaşka güzelliklerle, müzikler, şarkılarla karşılaşmayayım. Müzik sever insanlar olarak da bunları paylaşmayı bir görev biliyorum kendime tabi, ne kadar çok görünse de toplasan bir avuç insan var güzel şeyler üreten. Kimisi büyük güçlerle, kimisi de büyük imkansızlıklarla bir şeyler üretiyor, neticede samimi olanları seçiyor sanırım yine de kulaklarımız. Elimize, gözümüze, kulağımıza ulaşan bu paylaşımları ya da ürünleri üretmek için geçilen yollardan pek de haberdar olmuyoruz çoğu zaman, o yolların kolaylığı ya da zorluğu o sonucun değerini arttırıyor mu ondan da emin değilim gerçi. Neyse bu monologdan kurtulup öğrendiklerimi paylaşayım size. Bunlardan ilki Çiğdem Erken Hanım. Sabah bir vesileyle soundcloud hesabına denk geldim ve oradaki her şeyi dinlemiş bulundum bir anda. Okulda bir konseri olmuştu Kız Kafası Şarkılar adında yanlış hatırlamıyorsam, albümü çıkmış mıydı o sırada çıkmamış mıydı bilmiyorum ama sanırım albümü de bu isimde. Siz de buyurun bir soundcloud sayfasına kulak atın. Bir diğer denk gelip etkilendiğim isim ise Şirin Soysal Hanım oldu. Kendisinin Karantina adlı şu şarkı ve klibine denk geldim. Pek beğendim klibi de şarkıyı da, başka video'ları da var dinlemeye devam edeceğim. Bir de bu klibin altına İLLİMÜNAAAATİİİ diye yorumlar gelmemiş henüz, baya temiz. Hazır pazar günü vaktiniz varken bir iki şarkı da olsa göz atın. Biliyorum normalde verdiğim yüzlerce bağlantıya tıklamıyorsunuz yeterince büyük bir "public figure" olmadığım için ama sonra bir gün "celebrity" falan olursam çok pişman olursunuz.

Son olarak bir eğitim skandalından bahsedip, desteğinizi isteyip bu yazıyı bitireceğim. Tam olarak şöyle çirkin mi çirkin bir olay var. Bu olayın saçmalığını vurgulamak ve elden gelirse gidişata dur demek için de şu şekilde bir imza kampanyası yürütülüyor. Vakti benimkinden kat be kat değerli sizler için bir iki cümlede özet geçersem, bahsi geçen okulda okuyan Avrupa Birliği dışı öğrencilerin eğitim hakları elinden alınıyor damdan düşercesine. Üstelik kanun geriye de işliyor, sonuç bu öğrencilerin aleyhine olmasına rağmen. Bir enteresan durumlar, burda olsa yadırgamayacağımız ama Londra'da olunca -hoş onlar da sanırım özne "ötekiler" olunca pek ilgilenmez ya- ses getirecek cinsten bir olay. Siz de online olarak bir imza atarsanız bir ihtimal oradaki pek çok öğrencinin mağduriyetlerini azaltırsınız.

Bugünlük diyeceklerim bunlardan ibaret. Bir sonraki yazıda görüşmek üzere şen ve esen kalın.

Hiç yorum yok: