Cuma, Şubat 15, 2013

Bulut


Her şeyden evvel haftalardır hatta aylardır ara ara üzerinde çalıştığımız, kısık ateşte uzunca demlediğimiz Toz'un kaydını dün itibariyle yayınladık. Belki de kısık ateşte uzunca piştiğinden daha bir lezzetli oldu sanki. Uzun yıllardır ses kaydı üzerine pek eğilmemiştik farklı sebeplerden, üzerinde bir miktar çalışıp kaydını aldığımız ilk 2 eser olan Bekledim ve Tanışma bile 4 yaşındalar artık. Üçüncü eser işte böyle dört sene aradan sonra gelince içimize sinsin istedik. Bu şarkının kaydını ve prodüktörlüğünü Yiğit Bey yaptı, şarkı böylelikle bir Rafidel işi olmuş oldu. Kayıtlarda davulu ve trompeti de çalarak şarkıyı yükseltti de aynı zamanda. Canberk Bey ise vaktini ayırıp şarkı için yazdığı güzel partileri kayda geldi bir gün benimle, bir başka gün Nil İpek Hanım'ı tutup götürdüm Yiğit Bey'e. Böyle böyle kanallar oluştu, fikirler belirginleşti ve ortaya hepimizin içine sinen bir Toz bulutu çıktı. Bu bulutun içinde Berat Hanım'ın şiiri de var, Nil İpek Hanım'ın görselleri de, bu şarkıyı sahnede pişiren Umut Bey'in, Nağme Hanım'ın, Emir Efendi'nin katkıları da. Sizi de bu bulutun içine davet edelim, isterseniz dinleyin, isterseniz indirin (kartonet havalı oldu, indirin de bence) şayet yaptığımız işi beğenirseniz de işimizi ve beğeninizi paylaşmaktan çekinmeyin. Beğenmezseniz teke tek görüşelim, polise haber vermeyin. Hahah. Buradan buyrun:




Gelelim diğer konulara, malum 1-2 gündür blog yazmadım hemen piyasalar düşmüş, menkul kıymetler falan her şey birbirine girmiş. Peyote konserinden başlayalım. Yıllar sonra Peyote'de sahne almak baya güzel bir fikirdi benim açımdan, özlemişim. Seslerimize baktık, zaten 10 dakika falan sürdü tek gitar, 2+1 vokal olduğumuz için. Sonrasında Melike Hanım evine uğramak üzere bizden ayrıldı, biz de bir Peyote geleneği olarak Nizam'a gittik Nil İpek Hanım'la, Enis Ağabey de bize katıldı. Sakareller hep zihnimde dolaştı o gece haliyle. Neyse bu sefer dinleyicilerimiz pek önem vermemişler herhalde ilk Peyote konserimize, hem çok alabalık değildik hem de bir kaç konuşma ama benim açımdan konser pek güzeldi yine de. Öncelikle hep söylüyorum ama tekrar söyleyeceğim Nil İpek Hanım'la birlikte söylemek müthiş bir rahatlık ve keyif, arada bir de 3 şarkı Kâmuran Kolçak'ı ağırladık sahnemizde. Sesinin müthişliğinden, üslûbunun ve sahne hakimiyetinin karizmatikliğinden bahsetmiştim alt yazılarda fazlaca. Üç şarkı söyledik, Yas'la başladık, Gül Güzeli'yle devam edip, Kavaklar'la son darbeyi vurduk. Ben çalarken dağıldım, seyircilerden hissi kuvvetli olan bir kaç dostumuz bu saldırıda düştü, kalan sağlarla konsere devam ettik. Sanırım tarihimizin en kısa süreli ve en beste yoğunluklu konseriydi, 1 saat çaldık (13 şarkı) Kâmuran Kolçak'ın söylediği üçlü ve Kimse Bilmez dışındaki 9 şarkı benim ve Nil İpek Hanım'ın bestelerinden oluşuyordu. Sayı olarak başka konserlerde çok daha fazla beste çalsak da orandan kazandık bu sefer. Tüm artı ve eksilerini oranlayınca güzel konserdi vesselam, Nil İpek Hanım'a, Melike Hanım'a nice teşekkür etsek az. Ay sonunda Nil İpek Hanım kanadından gelecek haberler için kulaklarınız açık olsun bu arada ve 27'si gecesini şimdiden boş bırakın derim.


Ayrıca güzel bir haber de annem cephesinden geliyor. Blog'daki bazı yazılarda annemden alıntılar paylaşmıştım hatırlayacaksınız. Büyük baskılarımız ve pazarlıklarımız sonunda kendisini de blog açmaya ikna ettik, zamanla facebook iletilerinin yerini blog bağlantıları alacak diye ümit ediyoruz. Buradan buyurun! Üzerinde daha detaylı bir mesai yapamadık ama çok yakında o işi de halledeceğiz. Şimdilik bir nevi beta versiyon, deneme sürümü gibi düşünün. Ben, annemin Cadde'de "at" gördüğü yazıda baya eğlendim misal, birinci derece tavsiyem yani dikkate alınsın. 

Son olarak şuna denk geldim pek hoşuma gitti, sizler de dinleyin!

Hiç yorum yok: