Cuma, Şubat 08, 2013

Çamırrezist


Ne iyi konserdi geçen akşamki. İlk duyurulmuş (kamuoyu nezdinde meşru ve yasal diyelim) Anadolu konserimiz de böylece gerçekleşmiş oldu. Yoksa evvelden 2 kez Kozyatağı'nda Merve Hanımcığım'ın evinde, bir kez de bizim evde olmak üzere Emir Bey konserleri vermiştik. Bunun dışında geniş Emir Bey şemsiye altındaki dostlarımızın biri ya da bir kaçıyla farklı etkinlikler dahilinde de çok çalıp söylemişliğimiz var bizim yakanın farklı bölgelerinde. Ancak dediğim gibi ilk "duyurulmuş" Emir Bey konseri olarak ayrı bir yeri vardı bu konserin bizde ve bende (Cartel styla). Öncelikle Dunia'ya 79 yıldır gider gelirim, blog arşivinde kanıtları var daha geçen gün yeni daldım arşive, ancak bu kadar sevimli bir konser katının olduğunu bilmiyordum. Ne zaman açıldı onu da kaçırdım, bir kaç zamandır konser etkinliklerini görüyordum, ben de iletişime geçeyim dedim, hepsi bu. Ses sistemi olarak bizim ihtiyaçlarımızı gayet güzel ve temiz bir sesle karşıladı, dip gürültüsü yoktu yahu, daha ne olsun! Masaları, tuğlaları pek güzel, loşluğu ve ufaklığıysa olumsuz yanları -dinleyicilerimizin yalancısıyım- bir de içeride sigara içilmiyor ancak aşağılardan gelen duman insanı üzebiliyor. Dostlarımız bizi Kadıköy'de yalnız bırakmadılar, Kadıköylü olduğumuzu iyice hissettirdiler, nice güzel insan gördüm çok sık görüşemediğim. Sandalyeler masalar dolunca bağdaşlar kuruldu, yerlere oturuldu. Başladık çalmaya! Kadromuz çok güzeldi övünmek gibi olmasın, bir de Emir Yargın Efendi daha aklı başında arkadaşlar edinseydi de çalacağı enstürmanı getirebilseydi yanında, o da çalacaktı bizle ama kısmet değilmiş. Nağme Hanım'ın ve Umut Bey'in muazzam icrâlarını duymayı, dinlemeyi; sahnede dostluklarını hissetmeyi özlemişiz vallahi. İkisi de olanca yoğunluklarının arasında hem provaya, hem konsere vakit ayırdılar, gönüllerimizde bir kere daha taht kurdular. Nil İpek Hanım'la ikili olarak çıkmak da çok güzel, böyle kalabalık çıkmak da, ikisinin de yeri ayrı gerçekten. Bu arada ilk kez bir Emir Bey konserinde elektrik gitarla çıktım, çok zamandır neden bunu yapmadığımıza da topluca şaşırdık, çok daha rahat oluyor, dinleyenler de umarım beğenmişlerdir 70'lerde yaşamaya devam eden gitar tonumu. Ayrıca bu konserin yeni şarkısı Yora'dan Bugün'dü. Tabi ki kendi metronomumuza çektik bu hareketli şarkıyı da, daha melankolik bir hale soktuk, Büşra Hanım'ın önünde Yora çalmak biraz fazla cüretli oldu ama serin kanlı karşıladılar. Sözleri unutma riskime karşı yazmıştım ama kucağıma koyup okuyamadım o ayrı. Bir iki iyelik eki dışında majör bir hata yapmadım sanırım, bir de çok zamandır çalmadıklarımızdan Kuğu çaldık, Onor Bumbum'dan. Amerika'daki çiftimizin konserimize gelen değerli ailesinin onuruna. Neyse benim açımdan çok güzel bir konserdi tamamıyla, güzel dostları gördük, güzel bir yerde çaldık, güzel bir ses çıkarttık. Kalanı dinleyenlerin beğenisi artık, biz kendimize düşeni yaptık keza. Bknz. "ben yaptım olducu zihniyet".


Bu arada belirtme ihtiyacı duydum, grubumuz hakkındaki gelişmeler, kayıtlar, konserler ve fotoğraflar için bu sayfayı takip edebilirsiniz, beğenilmeyecek bir yanımız yok yani bence: Emir Bey.

Derseniz ki bana video gerek; o zaman da bugüne dek çektiğimiz tüm müzikli video'lara ve yayınladığımız albümlere buradan ulaşın: Mavi Büyücüler.



Gelelim diğer "olaylar olaylar"a. Hafta sonu Mehmet Kıvanç Bey'le Kıyı Müzik'te yayınlanan Progressive Saati adlı programın 13. Bölümü'nü kaydettiğimizi duyurmuştum. Çarşamba akşamı konserimizle çakıştığı için yayınlamamış sağolsun kendileri, dün akşam yayınlandı program. Ben canlı dinleyebildim, eve varmıştım o saatte (special thanks to Merve Hanımcık) neyse ki. Canlı dinleyemeyenler için "banttan" dinleme seçeneğimiz de mevcut, buradan buyrun bant için. Bu programı yaparken çok eğlendiğimizi belirtmiştim, şarkıların da ilki hariç hepsini ben seçtim diyebilirim konuk olmanın verdiği şımarıklıkla, eminim ki herkesin beğeneceği en az bir şarkı vardır, güzel bir liste, dinleyin diyorum tekrar. Progressive, progressive olalı, böyle repertuvar görmedi! Mehmet Kıvanç Bey'e de tekrar teşekkür ederiz bu güzel buluşma ve program için.

Bugünden itibaren yine önümüzdeki hafta "ölümüne yoğun haftalar" kategorisine giriyor. Bu gece bir aksilik olmazsa öncelikle Tomatito konserine gideceğiz güzel dostlarla, öncesinde başkaca görüşmeler olabilir, sonrasında da Annemin Cinayet Listesi (SBR) için yaptığım şarkıların kaydıyla ilgilenerek geçireceğiz geceyi gibi duruyor. Pazartesi akşamı Kenter Tiyatrosu'nda galası olacakmış oyunumuzun da, ona hazırlık diyelim. Ayrıca ilk gösterim ve gala farklı şeyler mi, yoksa ben bir şeyleri yanlış mı anladım tam emin değilim. Olsun, zaman her şeyin ilacı, ahah. Pazartesiyi böyle güzel bir işle doldurduk, salı da prova yapsak, çarşamba hoooop ver elini Peyote! Etkinliği henüz oluşturmadım ancak detayları ilk olarak buraya yazayım. 13 Şubat Perşembe akşamı saat tam 22:00'de Emir Bey olarak (Nil İpek ve ben) ilk kez Peyote'de sahne alacağız, kafamızda tilkiler dönüyor, bu tilkileri afişe saklayoruz. Gelin olur mu? Sakareller'le defalarca çaldığım ve pek çok keyifli konser izlediğim bu sahnede Emir Bey olarak çıkmak, Dunia'da çıkmak kadar heyecan verici!

Gelelim bağlantılar bölümümüze, öncelikle şu konuşmayı bir dinleyelim, insana güzel bir heyecan veriyor her dinleyişte. Dinleyip, biraz da düşünelim, baktık hoşumuza gidiyor, şuradan devam ederiz. Sosyal medyanın neresinde denk geldim, kimin sözü tam hatırlamıyorum ama şuna benzer bir şey okudum geçenlerde: "Ben şanslıyım, orta çağda olsak beni yakarlardı, şimdi sadece kitaplarımı yakıyorlar." Bunun akabinde şöyle bir habere denk geldim, ülkemizde daha büyük çaplıları yapılsa da, bu haber bana bayağı "yuh" dedirtti. Bu video da helal olsun dedirtti, işte üretken insanın hali başka oluyor.

Bir de arkadaş hiç bir pantolon firması paçaları çamur olmayan çamırrezist bir model üretmiyor mu, üretsinler parası neyse verelim alalım, şu paçalara bulaşan ve diz kapağının arkasına kadar beneklenen çamurları temizlemek kadar iğrendiğim tek şey onları temizlemeden orada bırakmak! Çok iyi cümle kurdum, bunu siz de not alın lazım olur. Bu arada twitter konusundaki cehaletim geçen gün gün yüzüne çıktı, ben sanıyordum ki retweet ettiğim twit'ler benim sayfamda kendi yayınlandıkları tarihe göre kronolojik görünür, ancak durum öyle değilmiş, benim retweet tarihim baz alınıyormuş, böyle olunca, evelki gün verdiğim konseri dün bir daha verdim, bu gece de vermem gerekecek galiba. Rezil olduk eşe dosta, ele güne. Şimdilik olaylar bu şekilde cereyan ediyor, selametle!

Hiç yorum yok: