Pazartesi, Şubat 25, 2013

Üllümünütü


Hafta sonumuzu yine yoğun geçti önceki benzerleri gibi. Hafta içi nefes alacak vakit kalmayışı sebebiyle yapılacak işlerin 4568'ini hafta sonuna itelediğimden kelli. Çalışma hayatı hafta sonlarım böyle geçmeye mahkum kalacaklar zaar. Perşembe akşamı bir kısa film projesinde çalışmak üzere Emir Efendi'de kalmış, Gültuğ Hanım'la rol arkadaşı olmuştuk. Öyle olunca cuma ve cumartesinin nasıl geçtiğini pek hatırlamıyorum. Cuma dışarı çıkmaya niyetlenip Kadıköy'de kimseleri bulamadığımı hatırlıyorum hayal meyal. Erken yatmama vesile oldu bu durum. Cumartesi işten çıkınca hızla karşıya geçip -iş arkadaşım sağolsun- hemen elektrikliyi aldığım gibi tekrar çıktım evden. Hasanpaşa'daki gitar yapan ve tamir eden dükkana bıraktım. Haftalardır kafamda olan bu iş yapmanın gururuyla eve geri dönüp biraz dinlenip Merve Hanımcığım'la buluştum. Bin tane mağazaya girip -hayatımda ilk kez çok da bir sebebi yokken- hiçbir şey almadan geri çıktım. Demek ki çalışan insanda bu tip anlamsız ritüeller oluşuyor kendiliğinden. Ardından beslenme yapmak üzere Moda yönüne gitmeye karar verdik. Orada çok affedersiniz filler gibi yedim, neden öyle oldu bilemiyorum tam, sanırım 23 tur boyunca park yeri bulamamak beni acıktırmıştı. Bundan çok korkuyorum ama midem genişledi sanırım.


Gözler yorulmasın diye yaptım sırf bu paragrafı yoksa devam ederim dümdüz. Pazar günüyse adam gibi bir uyku üzerine evde yapılan kahvaltıyı da ekleyince keyfim yerine geldi. Hava mükemmeldi, çıktık Merve Hanımcığım'la sahile vurduk kendimizi, çok sağlam bir yürüyüş rotasının ardından bu haftanın albümlerini de edinip eve geri döndük. Haftanın albümleri Melis Danişmend'den Biraz Gülmek İstiyordum (2013) ve Yasemin Mori'den Deli Bando (2012). Bu iki albümün yanında da evvelden görüp tekrar denk gelirsem affetmem dediğim iki ekstra albüm daha var. Ajda Pekkan'ın Süperstar'ı (1983) ve Nilüfer'in '84'ü (1984). O yıllarda değişik bir "ü" modası varmış, albüm kapaklarına bakarsanız anlayacaksınız: 1, 2. Bu albümleri dinledikçe birer şarkı birer şarkı paylaşıp sizleri de bu albümlere özendireceğim şüphesiz. Aldığım ilk 2 albümde akşama gideceğimiz etkinliğin de payı vardı, zaten acil alınacaklar listemdeydi bu albümler ama o liste sadece 2 albümden oluşmuyordu.


Paragraf yapalım gözler kazansın! Neyse eve uğrayıp bir şeyler yedikten sonra müthiş trafiksiz bir şekilde Avrupa'ya geçtik ve Günsu Hanım'ın evine vardık. Gerçekten çok zaman olmuştu kendisini görmeyeli, Melih Bey'le görüşmüş olduk ve Günsu Hanım'ın yeni dostu Dexter'la oynadık bir süre Merve Hanımcığım'la. Komik ve sevimli bir hayvancık. Evdeki fareleri biraz depresyona sokuyor gerçi ama fareler zaten taşınıyorlarmış. Günsu Hanım bize çok güzel çay demledi, sohbet muhabbet derken toparlanıp çıktık. Kanyon'a ve akabinde House Cafe'ye girdik. Hafif Müzik'in etkinlikleri dahilinde Yasemin Mori'yi dinleyecektik. Hem ortam, hem insanlar, hem müzik pek güzeldi. Konser sonunda imzalatırım diye yanıma aldığım Yasemin Mori ve Melis Danişmend albümlerini başka bir konserde imzalatmak üzere cebime geri koyup yola koyulduk. Saat geç olmuştu ve iş dünyasının çarkları raksıtarlara tolerans göstermeyebiliyordu. Dolu dolu ve en çok da Merve Hanımcığım'la dolu bir hafta sonu geçirmenin mutluluğuyla uykulu bir şekilde bugüne başladım. Bu hafta da yoğun geçecek zaar, bugün bir kayıdımsı, yarın bir prova, Çarşamba'dan Pazar akşamına kadar da Unicera! Yolunuz düşerse buyurun diyeceğim ama mevlam kimsenin yolunu Tüyap'a düşürmesin. 5 gün boyunca fuar gelişmelerini twitter'dan paylaşırım artık, entrikalar, dedikodular, kavgalar, gizli kapaklı anlaşmalar, ahahahah. Bakmayın böyle güldüğüme içim kan ağlıyor. Sevgiler.

Sert bitirdim.

2 yorum:

Unknown dedi ki...

House Cafeye gitmeyiiiin, gereksiz pahali ve yemekler kotu bence :(

Emir Bey dedi ki...

Biz davetli gittik, yemek menüsü yoktu zaten, bir şeyler ikram ettiler. =)