Pazartesi, Temmuz 21, 2014

Bir Karşılaşma ve Bir Rüyaya Dair


Yine birikti buraya yazasım olan konular.

Ama en başta yazmak istediğim şey, buraya tekrar 2006-2007 havası estirecek, eski ekol bir Gözümün Seyir Defteri (herhangi bir yerinde yazmasa da bu blogun bir adı var, evet) yazısı. Eski okuyucular -hâlâ yaşayan varsa- neyi kast ettiğimi anlayacaklardır.


Geçtiğimiz hafta ya da bir öncekiydi. Merve Hanım'la evle alakalı bir işimizi halletmiştik, akşamüzerine doğru ben de bir eve uğrayıp sonrasında hiçbir plan yapmadan Kadıköy'e doğru yola çıkmıştım. Daha doğrusu annemle Yoğurtçu Parkı'na gidip orada bir çay içip ardından da Mitte'ye uğramıştık evvela. Annem ve Ayça Hanım tanışmalıydılar çünkü bence, Mitte kesinlikle annemin lezzetleriyle tanışmalıydı bir de. Her neyse oradan çıkınca annem eve ben de Bahariye'ye doğru yöneldim. Yolda birilerini arasam da program yapsam diye aklımdan geçirmeme rağmen bir türlü elim telefona gitmedi ve avare avare yürürken tam kilise civarlarında karşıdan Dilara Hanım'ın geldiğini gördüm.

Merhabalaşıp hal hatır sormanın akabinde kendisinde bir huzursuzluk fark edip "bir şey diyecek gibisin ama söylemiyorsun, söylesene" dedim. O da şöyle enteresan bir itirafta bulundu. Barlar Sokağı'nın Moda yönündeki çıkışına yakın bir menemenci (adamadamacı) varmış. Dilara Hanım da burayı Vedat Bey'in programında bir vakit görüp gözüne kestirmiş, ancak sabahları o işe gitmek için oradan geçerken dükkan bir türlü açık olmuyormuş. Neyse kendisi de azmetmiş ve bugün o menemen yenecek diyerek hafta sonu varmış dükkana söylemiş menemeni. Ancak kötü kader ağlarını örmüş meğersem. Çantasına bakmış ki bir de ne görsün (ya da ne görmesin) cüzdanını evde unutmuş! Menemencinin "sonra verirsin" ısrarlarına kulak asmayan gururlu Dilara Hanım, kendini sokağa atmış ve bir tanıdık arar halde yürümeye başlamış.

İşte tam bu noktada kader bir kez daha ağlarını ördü ve karşısına beni çıkarttı. Bu hikaye bana çok dokundu ve "gel haydi yavrum, o menemeni yemek senin hakkın" diyerek kendisini dükkana geri götürdüm. O menemenini yerken ben de çayımı yudumladım ve Gerçek Kesit tarzı bu buluşmamızın böylece sonuna gelmiş olduk. Kendisine o gün demiştim ki "eskiden olsa tam bloga yazmalık hikaye çıktı", o da "yaz yaz" demişti, ancak yazabildim.


Gelelim aynı olayın civarında yaşadığım bir başka bloga yazılmalık mevzuya.

Rüyamda Ekmeleddin Bey'i gördüm. Türkiye'den Alternatif Sesler'in güzide yazısıyla beni çatı adayı olmaya teşvik etmesinin hemen akabindeydi sanırım bu rüya. Ben, Merve Hanım ve Ekmel Bey (kısaca böyle bahsedeceğim kendisinden) bir kafeteryada oturuyoruz. Kahvehane ya da cafe değil ama bayağı kafeterya. Biz Merve Hanım'la birlikte gitmişiz, içeride üçümüzden başka kimse yok. Merve Hanım bir masaya oturuyor, ben bir diğerine, Ekmel Bey de bizim ilerimizde bir başka masada oturuyor. Köşede televizyon açık, kumanda Ekmel Bey'de. Dönüp Merve Hanım'a soruyor, "kanalı değiştireyim mi istediğin bir şey varsa açayım" diye. Merve Hanım de "şunu açarsanız iyi olur aslında" diye bir kanal ya da program adı söylüyor. Bunun üzerine Ekmel Bey de "açmayacaktım ki laf olsun diye sordum" deyip kafayı çeviriyor.

İşte olaylar da buradan sonra başlıyor. Ben oturduğum yerden çok afedersiniz "birader neden yavşaklık yapıyorsun ki şimdi" diye atarlanıyorum kendisine. O anda kapıdan içeri 3 tane izbandut beden koruma girip etrafımı sarıyor, Ekmel Bey de karşıma gelip dikiliyor "sana mı soracaktım" der gibi bakan gözlerle "şimdi de bağırsana delikanlı" gibi bir şeyler diyor. Ben de bir yandan ulan adam da bayağı düzgün bir herife benziyordu neden böyle itlik yapıyor diye içten içe düşünürken bir diğer yandan delikanlılığı elden bırakmayıp mağdur ama gururlu bir cümle kuruyorum: "Biz çok dayak yedik birader, senin korumalarından mı korkacam" diye. Normalde olsa sonra gözümü hastanede açmışım diye devam ederdi bu öykü ancak rüya bu ya, tam bu cümleyle beraber içeri 5 tane izbandutest boy dev giriyor ve merkezinde benim olduğum, etrafımda Ekmel Bey ve adamlarının olduğu çemberi bir çembere daha alıyorlar. Meğer benim de arkam sağlammış. Onların ekip bayağı bir tırsıyor, ben de Ekmel Bey'in omzuna vurup, "bu seferlik sana bir şey yapmayacağım" diyorum ve hayat dersimi verdikten sonra koşarak mekandan uzaklaşıyorum. Merve Hanım'ı niye orada bıraktığımı inanın ben de bilmiyorum.


Neyse rüyaya sebep olduğundan şüphelendiğim şu Alternatif Sesler yazısını bir okuyun, Melike Hanım yazmış, beni de hem çok mutlu etti hem çok utandırdı, dostlarla Yora yorumlarken çektiğimiz bir de videomuz iliştirilmiş yazıya.

Onun dışında Şirin Hanım'ın yeni klibi çıkmış. Vedat Bey ve Şirin Hanım son dönem hayatıma giren favori insanlar. Kara Kabare'nin klibini de Özgür Bey çekmiş, gerçekten efsane bir şeyler çıkartmış ortaya, Selim Bey de kurgulamış falan, çok dehşet ekip çok dehşet iş çıkartmış hasılı kelam. NetD'de bile olsa izlenir kısacası, 6 dakika verdiğinize değecek, şuradan buyurun lütfen, "değmedi" diyenlere süresini iade edeceğim.

Bir de şu emiraksoy.flavors.me sayfasını aylar yıllar oldu düzenleyeceğim diye düşüneli. Sonunda yaptım. Çok güzel bir mantık aslında. Sadece bir yönlendirme arayüzü ama gayet derli toplu, gayet amaca yönelik. "Site açmış gibi şeklim olsun ama sadece gerekli yerlere yönlendirme yapsın" diyenlere tavsiye ederim.

Bu arada Erkan Oğur Bey bir albüm yapmış ki adı Dokunmak. Derya Türkan Bey de kendine bir eşlik etmiş ki albümün insan olana dokunmaması namümkün. İsteyenler buradan buyurup albüme dokunabilir biraz.


Bir de iş cephesinden geçen yazıdan bu yana neler olmuş hangi listeler beni heyecanlandırmış paylaşayım hemen, Pürtelaş 3+1'i hariç tutuyorum, ona her 6 bölümde bir liste yapacağım ayrıca.

+ Ben hemen hepsini şahsen çok severim.
+ Bu konuyla ilgili her gördüğümü okurum sanırım, taş olmuş adamların açıklamasını merak edenlere.
+ İsrail'i protesto etmek bambaşka bir şey, konuyla alakasız bir heykeli tahrip etmek bambaşka.
+ Ne zarif adammış, ne güzel yazmış
+ Neyse ki biz Huysuz Virjin'i tanıyoruz.
+ The Beatles gibi deney gerçekten de.
+ Süper insanlık artı süper yazarlık kombosu.
+ Paranormal aktivite ve maneviyat kuşağımızda bu hafta.
+ Bizim ayıp olur diye demediğimizi çok net diyebilen adam.
+ Merih Hanım'dan efsane liste.

2 yorum:

gürültü dedi ki...

eskiden hep yorum yazilirdi hakkaten insanlarin okudugunu hissederdik artik kendim de yapmiyorum:(

Emir Bey dedi ki...

Dünya değişiyor efendim.