Salı, Kasım 08, 2016

Müziğe Dair #0001 || Şirin Soysal


Geçtiğimiz Cumartesi akşamı Şirin Soysal'ın Karga'da gerçekleşen konserine gittim. Öncelikle hepinize şiddetle tavsiyem: Bu lanetli gündemin üzerimize attığı uçlarına kurşun bağlanmış çelik ağdan kurtulmak istiyorsanız kendinizi bir şeyler yapmaya zorlayın. Mümkünse canlı (gerçek) bir etkinliğe gidin, konser olur tiyatro olur, yok olmadı arkadaşlarınızla buluşun ama gündem konuşmayın, yürüyüş yapın, oyun oynayın kendinizi oyalayacak başka bir şey yapın, o da olmadı bir film izleyin ya da kitap okuyun. Beyninizi ele geçirip sizi içeriden yok etmelerine müsaade etmeyin kısacası. Mutluluk, gülmek, heyecanlanmak, takdir etmek, şaşırmak, kısacası olumsuz duygular dışındaki diğer tüm duygulara da olumsuz olanlar kadar muhtacız. Sizi bundan mahrum etmeye çabalayanlara inat onların çok da çözemediği, deneyimleyemediği bu duyguları yaşatacak ne varsa onu da yaşayın ki hem ruh hem beden sağlığınızı yitirmeyin. Müzik yazısına bile istemeden siyasi giriş yaptım ama tüm güzel insanlara ve onların ürettiği güzelliklere ihtiyacımız var. Sağlam olarak.

Fotoğraf: Murat Dürüm

Neyse bu yazı sadece Şirin Soysal'ın Karga konserine dair bir yazı olmayacak. Şirin'in yaptığı müziğe dair daha geniş bir şeyler yazmayı deneyeceğim. Şirin'in müziğiyle ilk olarak nasıl denk geldim bilemiyorum ama 2012'nin Eylül ayında yazdığım bir yazıda okuyanlarıma Şirin'in Karantina şarkısını önermişim. Demek ki 2012'nin ikinci yarısında denk gelmişim kendisine bir şekilde. İlk albümü Bir Şeyler Var, 2011 yılında A. K. Müzik etiketiyle çıkmış. İlk dinlediğim zaman da aynı şeyi düşünmüştüm, hâlâ her dinlediğimde aynı şeyi düşünüyorum, çağın çok ötesinde bir albüm. Albümün dinleyenlere böyle düşündürtmesinde Şevket Akıncı'nın da parmağı vardır muhakkak, şahsi fikrim kendisi bu toprakların ilerleme hızı göz önünde bulundurulunca ancak 2500'lü yıllarda anlaşılacak, o da belki. Şarkıların sözleri ve müziklerinin orijinalliği kadar düzenlemeleri de zihin yakıcı keza!


2013'te ikinci albüm Ziyaret yayınlanmış Ada Müzik'ten. Bu kez albümün prodüktörü olarak sadece Şevket Akıncı yok. Cansun Küçüktürk ve Şirin Soysal da bu albümün aynı zamanda yapımcıları olarak görünüyor. Bu albümün ilkiyle tek ortak özelliği yine aşırı derecede iyi ve çağın ötesinde oluşu. Onun dışında ilk albümün tamamına hakim kabare ruhunun yerini bu albümde daha karanlık ve deneysel tınılar almış. Hâlâ her dinleyişte -ki ilk iki albümü de üçüncüsünü de çevirip çevirip dinleriz Merve'yle- zihnim açılır, aklıma çeşit çeşit fikirler gelir. Kısacası ilham verici bir albüm diyebiliriz bu albüme de. Gerçi ilk albümün son şarkıları vaktiyle ikinci albümün nasıl geleceğine dair belli sinyaller vermiş ama biz o zaman durumu çok idrâk edememişiz.


Kendisiyle 2014'te Pürtelaş 3+1'i çekerken tanışmış ve kendisini 8. bölümümüzde ağırlamıştık. Adem Gülşen de o kayıtlarda kendisine muhteşem piyano icrâsıyla eşlik etmişti ki kendisi her kime eşlik etse eşlik ettiği işin değerini gerçekten artıran birisi. Vedat Özdemiroğlu ile de o gün tanışmıştık, Şirin'in kaydının sonuna doğru gelmişti o da Pürtelaş'a. Hatta kaydı bitirip Yiğit'in evinden çıktıktan sonra Levent ile birlikte Şirin ve Vedat Abi'yle Galata'ya yürümüş ve Kamayor'u görmüştük.


Tanıştığımızdan bu yana aradan geçen süreçte biri 3. albüm lansmanı olmak üzere 4-5 konserine gittim sanırım Şirin'in. Hepsinde de "iyi ki bu konsere gelmişim" hissi oluşmuştu içimde. İlk iki albümün ekibiyle de şu anki ekibiyle de dinledim Şirin'i. Her iki ekip de bambaşka işler yapıyorlar gerçekten, keza her iki ekipte de İstanbul'un sayılı müzisyenleri yer alıyor, canlı performansların şahane olması kaçınılmaz kısacası böyle ekiplerle. Üçüncü albüme gelirsek, o bu senenin içinde çıktı. İlk albüm gibi A. K. Müzik etiketiyle yayınlanan Mutlu Melankolik adlı bu albümün prodüktörü ise bir başka değerli müzik insanı Cenk Erdoğan. Yine sözleri, müzikleri, düzenlemeleri ile bambaşka bir albüm. İlk iki albüm kadar farklı (deneysel) değil belki ancak kesinlikle klişe de değil. Başka bir üslupta diyelim sadece. İşin beni hep şaşırtan yanı ise bahsettiğim 3 albümün neredeyse tamamen birbirinden farklı ve ayrı ayrı çok çok iyi oluşları. Klasik Türk depresyonuna girip "şu albümler Avrupa'da Amerika'da olsaydı ne değer görürdü" dememek için kendimi zor tutuyorum. Onun yerine "ne şanslıyız ki Türkiye'den böyle işler de çıkıyor, Türkçe sözlü inanılmaz müzikler de yapılıyor" demeyi tercih ediyorum.


Her neyse, diyeceğim o ki böyle müzikleri dinleyin, klişenin dışına çıkan şeyler emin olun size de ilham verecektir, zihinlerinizi açacaktır. Kaliteli müzik bana kalırsa türler üstü, daha doğrusu türlerden bağımsız bir şey. Dinleyeni tüm alışkanlıklarına rağmen etkilemeyi başarıyor. Bu müzikleri üreten sanatçıları, icrâ eden müzisyenleri takip edin, sadece olumsuz anlamda eleştirmeyin, yaptıkları inanılmaz işleri takdir de edin ki böyle işleri yapacak duygusal motivasyonlarını kaybetmesin bu insanlar. Bu müzikleri yapan sanatçıların konserlerine gidin albümlerini alın ki yarın öbür gün bu insanlar yeni albümler yapacak, yeni konserlere çıkacak enerjiyi kendilerinde bulabilsinler ve ekiplerine o enerjiyi dağıtabilsinler.

Bu arada unutmadan yazayım iyi ki Karga gibi özel, değerli yerler ve o mekanların duruşlarını, ruhlarını oluşturan güzel tanıdık simâlar var. Yoksa böyle şahane müzikler, dayatılan piyasa koşullarında eminim ki çok daha az insana ulaşacak, elimizde çok daha klişe şeyleri dinlemekten başka seçenek kalmayacaktı.


Adamlar ve Kalben yazılarından sonra bu da üçüncü müzik yazım olsun. Müzik yazısı derken tek bir müzisyeni konu alan tek bir yazıyı kastediyorum. Yoksa tek bir yazıda pek çok bunları dinleyin tavsiyesi verdiğim nice yazı oluyor, olacak ama böyle müzik denemesi, müzik makalesi türünde daha az yazabiliyorum. Önümüzdeki günlerde bu türde yazmak istediğim bir de Tolay Günyaşar yazısı var, bir tane de şunları bunları dinleyin temalı daha karışık ve liste formatında bir yazı yazabilirim her an. Dinlenmesi gereken müzikler depom çok doldu keza.

Bu kadar yazmışken Şirin Soysal'a ve müziğine online olarak ulaşabileceğiniz bağlantıları da şuraya bırakayım ki işiniz kolaylaşsın:


Hiç yorum yok: