Cuma, Haziran 29, 2007

Converse Alacağına Konserve Açacağı

Yarın Kadıköy' de ev sahipliğini üstlendiğimiz (ama yine organizasyonu Eysean yaptı sağolsun) bir buluşmamız var. Burdaysanız gelin efendim, parti başkanlarını falan da çağırdık, neyse saçmalamanın lüzumu yok, hatta saçmalama ! Ama bizim kemik dörtlünün dışında bu sefer katılım değişik ve çok olabilir, bakalım hayırlısı artık.Annem dünyanın en komik insanı, teyzemin kolu kırılmıştı, bugün de bize geldi ama hâlâ iş yapmaya masayı toplamaya falan çalışıyor, annem de onu engelleyecek ya, kanal gezerken arada saniyenin bilmem kaçta biri süresince geçen bir hocayı gösterip, "otur hoca efendiyi dinle" dedi. İçerden bir saat güldüm. Zeki insanın hâli başka oluyor.

* Ortadaki konserve logosunu az önce paint te kendim yaptım bu resim sektöründe baya eğleniyorum bu aralar, kaplumbağa terbiyesizi ben ve paint programı için bir mihenk taşı oldu adeta. Okulu bırakıp paint işine mi girsem. Aaaahahhaaha.

Ekleme : Ha maşşallah 360. post olmuş, gerçi hâlâ saçmalıyorum ama 720' leri de görmek dileğiyle, Tony Hawk 900 yapıyor vallahi karışmam ben.

Cuma, Haziran 22, 2007

İstek Parçalar / Köpek Isırır


İndiririm deyip de indirmeyenler yazıyı bitirmeden çarpılır vallahi en baştan diyeyim, yorum yapmayanlar için geçerli değildir bu lanet.

* Tanrı unutmuş olsa da vurdurma yüreğim vur diyor ya, seneler senesi dedim ki nasıl sadist bir mantıktır bu "vurdurma, vur" mantığı yani tokat yeme, tokat at, "yakışıyor mu hiç Sertap dedim", düşün hanım falan demeden kaba saba konuştum -ki hiç tarzım değil- sonra dedim "soprano olmuşsun amma ve lâkin adam olamamışsın". Sonra zaman geçti, sakinleştim. Vurdurma ile Bandırma da çok yakın şehirler.

* Bir de cep telefonumda yeni mesaj, giden kutusu, taslakların yanında gelen kutusu değil gelin kutusu istiyorum ben yahu, yeri gelsin, önüne atlayıp para koparayım, yeri gelince "gelindir ne yapsa yerindir" diyeyim.

* Ne zaman bağımsız aday lafı açılsa Baskın Oran yerine Burhan Öcal diyesim geliyor, baskınoranı da seçim barajı gibi bir şey zannetmiştim zaten, ne biçim isimse.

* http://koyumunyagmurlari.blogspot.com/ diye bir adres olsaydı şayet, sadece bu müthiş isimden ötürü link verecektim, ne yazık ki yok. Bir de Mahsun Kırmızıgül' ün Sevdalıyım Hemşerim albümünü dinleyen bilir, orada -hangi şarkı tam emin değilim şu an halbuki sabah dinledim daha Taşra Delikanlısı olabilir- şarkının birinin şiir kısmında "ben seven kadın canlısıyım" diyor. İlk Orçay Han ile ya tavla ya da Euro 2000 oynarken farkettiydik bunu.* İzzet Altınmeşe kim diye soran Merve Hanım' a gelsin bu fotoğraf da o zaman. Albümlerden birisi 1013 diğeri de 1763 yılında çıkmış maşallah, Allah uzun ömürler versin, nükleere karşı olsam da yeri geliyor beniyle de sevmeyi öğreniyorsun insanları.

* Ben Tarkan çok severim -ilkokul cümlesi kurdum- o zaman Tarkan' dan şu şarkı bana gelsin olur mu. Üşenmesem yousendit e de yükleyeceğim ama gereksiz olacak bana geldiği için.

Yenik düştüm kendime göre göre
Gurur sandığım aslında çeyiz sandığımdı.

Çarşamba, Haziran 20, 2007

Çok Entellektüel Bir Yazar Olduğum Bitirişimden Belli Yazımı.

* Yasal Uyarı : Bu yazıyı okurken tek eliniz farenin sağ tuşuna meyilli olsun, sürekli bir yeni sekme / yeni pencere açmak durumunda kalacaksınız. Açmazsanız kendiniz kaybedeceksiniz. Amin.

Bu güzel yazıma iki tane güzide ve yine Emir Efendi' nin kazandırdığı parçayı koyarak başlıyorum, siz tıklayın okurken bir yandan onlar da insin, ilkini herkes indirsin ikincisini gitarla uzaktan yakında alakası olan herkes indirsin, ben deyince olmuyor da böyle bir adam guitar suck deyince olmuş bence.

Acoustic Ladyland & Coco Electrik - Cuts and Lies : kulağıma gelsin / gözüme girsin

Bumblefoot - Guitar Suck : kulağımla inanırım / gözümle belki / hayatta inanmam

Sırf şu girişi 40 dakikada yaptığım için artık güzel bir yazı yazamayabilirim, ama adamı izledim elin oğlu yapıyor dedim maşallah.

Neyse Lord ile engin denizlere yukarıdan baktık bugün, türbülansa giren bir uçakta ateizmin zorluklarından bahsettik, ben diyorum ki Allah kimseyi zor durumda bırakmasın. Otobüste kim bilir kaç dakika yanyana durduğum kırmızı gömlekli reyben gözlüklü insansı, otobüsten inerken çok daha kaba bir dille bir eşşeğe tecavüz etmek istediğini belirtti, dünya nereye gidiyor azizim? Kaydımızın son gününe gelmiş ve bu işi de halletmiş durumdayım, içinde bulunduğum durumun zorluğu ve bu zorluğu da aşarız be arkadaş zihniyetimden ötürü bir çok iyi niyetli tavsiyeyi karşıma alıp 3 ders seçtim. Üstüme gelme inanamam beni ben gibi sevmedin bilirim adlı parça tüm sevenlerime gelsin.Bir diğer iki gündür beğendiğim şarkı da şol bu karşıki bilokta gizli. Vidyoyu da izleyin akabinde altındaki bağlantıya tıklayıp şarkıyı da indirin.

Bir de yeni çıkan bir çok gruba sordukları zaman ne tarz müzik yaptıklarını -cümle devriliyorum demez- birçoğu küstahça indie oh yeah falan diyor, yahu indie de ne geniş tarzmış bre bildiğimiz her müzik türünü içine aldı, rock sa rock deyeceksin, metalse metal, azcık entel azcık alter çıtıpıtı kızlarımızı etkilemek için indie yapıyoruz biz arkadaş demenin içkiye ilaç atıp da sonra da iç diye ikram etmekten ne fark varı, birinin sonucu bedene zarar öbürküsü beyne, kulağa.

Bizim Sırılsıklam parçamız da tarz olarak indie, yaptığım tüm besteler de indie. Bu işte Indis' in bir parmağı olduğundan -indiskılab ov yii- çok fena şüpheleniyorum. Yakında güftekârlar da benim sözlerim indie ye elverişli derse şaşırmayacağım, Orçay Han ve ya Egecan Bey lafım sizlere!

Bir de o değil de şey, Blind Guardian' ın Mordred' s Song diye bir parçası var, çok güzel bir şarkı, bulun dinleyin, bulamazsanız yarın enerji toplar onu da yüklerim ama yükletip de indirmezseniz de kırılırım. Siz de iyi alıştınız tıklamaya, her gördüğün koyuluğa tıklanmaz. Tıklamadınız mı tüh bak paranoyaklaştım, aşağıya tıklayın barışalım.

Bir de o değil de bu. Asıl bu değil de şu. Asılma da en iyisi du.

Bir de yarın çok güzel bir bayan Antalya' ya gidecek, şeytan diyor dök bir kova suyu başından aşağı hem su gibi gidip gelsin, hem su gibi aziz olsun. Hem Antalya sıcak serinler. Şifa diye Hamidiye.

Yazacağım nice güzel şey gelmişti aklıma lakin çok amaçlı cep telefonumun mesaj taslakları bölümüne kaydetmemişim, bazen de kaydediyorum mühim kelimeleri, sonra okuyunca olayı hatırlayamıyorum.

Hayat da böyle bir şey işte. Yaz okulu da açılıyor, Tuhaffiye Hanım da kaç olacak acaba? Koca kız oldu yahu.

Aklımda sorular cevapsız, elimde kalemim ve evet devrik cümlelerle edebiyat yaptığımız o sokaklarda şimdi sefil sokak köpekcikleri, aç susuz, zödör, bödör...

Salı, Haziran 19, 2007

Üç Ders Alırsam Tertemiz Bir Sayfa Açabilir miyim?

İnsan bu denli güzel çıkarsa ben de fotoğrafını daha büyük ebatlarda koymaya çekinirim nazar değmesin diye, hoş gerçi burayı okuyan tanıdıkların da nazarı değmez ama, biz yine de önlemimizi alalım değil mi arkadaş. Yanımda bu bayan oldukça, gittiğim yerler de bu denli güzel geliyor ister istemez.

Bir yandan bu paragrafı yazıp bir yandan da yaz okuluna online kayıt oldum da üç ders mi almalıyım yoksa iki mi almalıyım kestiremiyorum, ona göre de para yatırmak gerek, siz de tavsiyelerinizi esirgemeyin o zaman.

Bir diğer yandan da Egecan Bey' in satış koyması üzerine Feshane' ye nasıl giderim diye ruhsal değerlendirmeler yapıyorum, biliyorsunuz ki bugün Hanife Hanım' ın konseri var orada, öğlen saatlerinde ve yanımda gidecek birilerini bulmalıyım Üsküdar' dan Eyüp' e.

Bir de Deryik Hanım' ın tavsiyesi üzerine girdiğim ve üye olduğum ve siz de olun dediğim bir site var Türk Blog Yazarları diye, bir çok tanıdık gördüm ama bir çok tanıdık da görmedim, benim kısıtlı algılayışıma göre insanların profil resimlerine bakıp, "ulan bu tip nasıl yazar acaba" diye merak edip, bir çok yeni bilog takib edebilirsiniz, onun dışında oranın güncellenen bir gazetesi de var, güzel şeyler bunlar.

Bir de garsona bakar mısınız diye seslenip tam baktığında da fotoğrafını çekmek bence pek eğlenceli olabilir.

Bir de Elsa ile konuşuyorum bir yandan o da consent gönderiyor eheheh çok fena insanlarız galiba sabah sabah eğlendim.

Pazar, Haziran 17, 2007

Bilgisayara Atılan Formatların Amacı

Ben size en başından diyorum, Lord' da bir ilk doğanlar havası var, bir ölümsüzlük mevcut, "beni kessen auram seni yer" dercesine parlamış, nasıl olduğunu size bir alıntıyla açıklayayım. Elf Bilgeleri, en uzaktaki denizin gerisinden gelen Eldar Beyleri. Onlar Yüzüktayfları' ndan korkmazlar, çünkü Kutlu Diyar' dan gelenler her iki dünyada birden yaşar, hem Görünen hem de Görünmeyen' e karşı kudretleri vardır... Onu bir an için öbür taraftaki haliyle görmüşsün: İlkdoğanların en güçlülerindendir. Bir Elf Beyi' dir; prensler yetiştiren bir soydan gelir.Daha anlamsız baktığım anlar da oldu hayatımda ama hiçbiri fotoğraflanmamıştı, falıma bakılırken üzülmüşüm yahu, halbuki iyi bir gelecek serilmişti gözlerimin önüne. İnsan ebleh olmaya görsün, eğer içinde eblehlik varsa altın semerde bağlasan pek değişmezsin arkadaş. Biraz da ahmak olduğuma kanaat getirdiğim diğer bir önemli nokta ise, biloğumun doğum gününü unutmam, aslında 4 gün önceydi, ben de işte biraz gecikmeli de olsa sağını solunu onarıp bir doğum günü hediyesi verdim imajı yarattığıma inanıyorum, benim biloğum bu, hem beni tanır hem de anlayışlıdır bana karşı kızmaz gibime geliyor.
Bu kadar çok kartal hiçbir falda görmedim hayatımda, Gwaihir ve dostları, beyimizi korumak için, ona iyi haberler, güzellikler sunmak için sıradaydılar neredeyse. Bu arada çok güzel iki tane bilok daha keşfedildi link camiâm sonsuza kadar genişlemeye devam ediyor. Bu keşifler biraz değerli hatta nasıl desem biraz ç.ö.i. (v.i.p.) keşifler bunlar =) Üstelik tanıdık olmasından ziyade tanıdık olmasa da zaten zevkime hitab edermiş diye düşündüğüm güzellikte buralar, işte tek problem pek sık güncellenmiyor olabilir, arada bir ağzınıza bal çalıp kaçılabilir yani: Ah Be Abim ve Sözlerimi Geri Almam. Bir bakın bakalım.
Bu gençler vardı bugün, sağda gördüğünüz Dilara Hanım' ın da belirttiği üzre ilk kez yıllar geçmeden tekrar buluştuk, Moda güzel bir yer yahu, bu gençler de güzel insanlar demeye gerek duymuyorum artık, soldaki eskiden daha beybifeys di gerçi ama, şimdi daha erkeksi. Ahaha. Sağdaki de 67 yaşında da pürüzsüz kalacak potansiyelde biri, saçları da pek hoş hep derim. Soldaki biraz terbiyesizlik yaptı erken kaçtı, sağdaki de döndü, biz de Lord ile pilav yedik, en sevdiğim Kadife Sokak yerlerinden birisinde birer kahve daha içtik.Ne diyorduk, hah evet canlı müzik işi. Duyduk duymadık demeyin, ciddi bir hususta herkesin yardımını bekliyorum, sizden önce bir iki çok değerli dostumla da haber saldım, siz de bağlantılarınızı -şayet varsa- kullanıverin benim için. Çok değerli -sizlerin kanunuyla tanıdığınız- arkadaşım Alper Bey ile, gitar, kanun şeklinde canlı müzik işine girmeye karar verdik, lakin aklımda bir çok kıstas var bunlara uyan bir yer bulmak lazım. Çaldığımız parçalar, Türkçe ağırlıklı hafif parçalar, ama her şarkıda illa ki biri de çıkar der ki "ah ne güzel şarkıydı bu bak iyi ki çaldılar" bilmem anlatabildim mi, Mirkelam' dan Hatıralar' ı örnek veriyorum bu yüzden genelde. İstediğimiz yer de çok şık bir kafe ya da restoranda yemek müziği olabilir, ya da gecenin ilerleyen saatlerinde esas bir program varsa, ondan önce insanlar içeceklerini içerken gönüllerini ferah tutacak bir şeyler yapmak, kendimize güveniyoruz -daha ziyade ben Alper Bey' e güveniyorum- çünkü kanun ile gitar eminim ki her dinleyinin hoşuna gidecek sıradışı bir birliktelik. Aklınızda olsun, bu tip yerler varsa haftada bir hafta içi bir akşam olmak üzere ya da iki de olabilir, bir iki saatlik bir program yapabiliriz bir kaç ay. Tekliflere açığız, en yüksek fiyatı verenle anlaşırız. Eehehe. Şaka maka şöyle bir olsa pek güzel pek keyifli olur.

Perşembe, Haziran 14, 2007

Halılı Arkaplan

* Kolumu yaktım evet, hem de annemin yaptığı pizzayı ısıtmaya çalıştığım tencerenin kapağını -bir yandan telefonla konuşurken- tezgahın üzerine koymaya çalışırken yaptım bunu. Evet yaptım ve bununla gurur duyuyorum, hatta bunu güzel bir günün hatırası olarak saklayacağım. Saklamayıp ne yapacaksam.
* Tuhaffiye Hanım ile de tartıştık da Evanescence reklamları neden dolmuş / otobüs duraklarında ve neden daha ziyade Blendax reklamı tadında, sevmesem çok fena dalga geçerdim lakin hem Evanescence i seviyorum hem de Amy Lee yi. Grubun ismini daha kolay yazabilirsem çok daha fazla severim.
* Misal Umut Sarıkaya çok değer verdiğimiz çizerimiz ve yazarımız, Penguen' e her gittiğinde elinde karikatürü ve ya yazısıyla, arkadaşları onu dünyanın en soğuk gününde en kalın giyinmiş haliyle bile görseler, oooo Umut da yazı getirmiş diyorlar mıdır?
* Benim kirpiklerim ile abimin saçlarının boyutları bazı dönemlerde eşit oluyor, lakin onun saçına her gören kısa derken benim kirpiğime her gören uzun diyor, hayat çok garip kirpikler saçlar falan...

Salı, Haziran 12, 2007

İstediğime Baya Yakın

Bu vebkemden fotoğraflarını çektiğim değerli gençleri size takdim edeyim, şimdilikle sol taraftaki çok güzel olan Ayça Hanım ki kendisi bana dayı diyecek ilk insandır, çok sevdiğim bir çocuktur ki çocukları sevmem mesafeli davranırım lakin bu başka, hakkaten sevilesi bir şey yahu, maşallah diyelim, Allah nazarlardan saklasın, onun yanındaki limon yemiş tipli olan ise yeni üretimlerden Arda Bey, o da az daha bir serpilince bana dayı diyebilecek ikinci insan, ehehe tipe bak, babasını andırdığını farkettik sonra da hain bir şekilde kel ya ondandır dedik, en sağdaki fotoğrafta ise kardeşine sevgiyle sarılmış Ayça Hanım, ilgiden sıkılan Arda Bey ve pek değerli anneleri Elif Hanım' ı görüyoruz, Elif Hanım ablam olur, senin ablan mı var dediğinizi duyar gibi oldum, olmaz mı yahu benim olmayacak da kimin olacak diyorum, hatta ben ablama benzerim en çok, ayrıca bu platformdan Uğur Eniştemize de bir selam gönderiyoruz. Maşallah. Yenilesi gençler bunlar, hatta : Yenilesil sizlerin eseri olacaktır abla! -boşa giden yüksek kaliteli espri-
Bahar Hanım' a yaptığım gelin sizi gezdirem kızlar tadındaki teklifime Çiler Hanım' ın tamam olur şeklinde cevap vererek beni şaşırtması ile başlayan Anadolu turnemiz, Üsküdar' da motor iskelesinde buluşmakla başladı, ben bu gençleri beklerken boyacı genç 46 kez hayır dememe rağmen ayakkabıma bakıp bak sportif sprey de var diye saçmaladı, boyacıların dilenci ve ısrarcı hatta çeteci ve kavgacı yanları beni çok korkutuyor, her neyse atladık otobüse Hisar' a doğru, otobüste İngilizce kullanmamız gerektiği bir durumda çekingenlik yapıp turistleri kaderine bıraktık falan derken vardık hisara, sonra da öğretmen evine gittik, bilen bilir çok kral bir yerdir, yemekleri söylemişken Egecan Beyimiz geldi, oturduk yedik, sohbet ettik, manzaraya baktık, yat aldık yalı aldık derken, kalkıp Küçüksu Kasrı' na namı diğer gelecekteki evime girmeye karar verdik, Bahar Hanım bu sefer bir turist kurtardı, sonra ezberci ve ışık hızında bir rehber eşliğinde bu hayran olduğum köşkü gezdik, Balyan Kardeşlerdi galiba isimleri, kendilerine bir kez daha saygılarımı sunuyorum. Fotoğraf da çektirdik önünde oh mis.

Daha sonra dedik ki gidelim biraz da Çengelköy' de oturalım Çınaraltı' nda, herkes bilir hemen hemen burası Süper Baba dizisinin çekildiği yerdir, hatta Çınaraltı' ndaki kahvehane de Nihat' ın kahvehanesidir, kahvelerimizi içtik, ben Çiler Hanım' a kötü bir fal baktım, Egecan Bey' de bana kötü bir fal baktığını söyledi neyse gençler 17.45 vapuruna yatişeceklerdi Bebek' e geçmek için ardından da dijeylik yapmaya mühendislik binasına gideceklerdi, sonra gittik bakmaya vapura meğersem yokmuş efendim o saatte vapur, sonra azcık da Erbab' da oturduk sonra bir baktık vapur yanaştı, koştur koştur gittik bunlar da hemen atladılar vapura son anda, ben de geri döndüm bizimkilerin yanına döndüğüm sırada itiraf etmek gerekirse karı kız muhabbeti yapıyorlardı. -Az önce yazının geneline bakarken farkettim ki bu paragraf çok kısa olmuş o yüzden altına bir kaç satırlık saçmalamaya karar verdim, bizim Hamit Ağabey vardı eskiden o limanda çalışırdı, arada kocaman tahta koliler getirirdi bize kolilerin içinden de artık değişik sürprizler çıkardı, Nascar arabası mı dersin, basketbol potası mı işte öyle yüce gönüllü bir insandı.-
Sonra ne mi oldu? Çiler Hanım aradı ve onlar için daha kötüsü olamayacakları bir durumda olduklarını paylaştı benle, Eminönü vapuruna binmişlerdi ki tek amaçları okula çabuk gitmekti, zoru başarırız, imkansız vakit alır felsefesiyle yaptıkları bu hareket sonucunda sanırım şimdilerde varmışlardır okula, üstelik bunu bizle paylaşmaları da çok hoş bir hareketti, kendileri proficiency yi yeni geçmiş ve iyi bir şekilde geçmiş insanlar olarak pek huzurluydular bugün, artık tatile de memlekete de her yere de giderler, arada İstanbul' a geldiklerinde, bir Beykoz bir de Moda sözüm var kendilerine, bir de bakarsın Egecan Bey' in siteye gideriz çocuk parkının yanındaki piknik masasına neden olmasın. Bu gençler iyidir yahu, bir de hepsi birbirini sevdi daha ne olsun, Tuhaffiye Hanım da pek fotojenikti bugün yahu gönül isterdi fotoğraf makinaları olsun yanımızda, telefonda daha fazla boş yer olsun ya da... (çok entellektüel bir yazarım yahu şu cümlelerin devrilişindeki karizmaya bir bak Allah aşkına ey okuyan ! ) Geldikleri için Bahar Hanım, Çiler Hanım, Egecan Bey ve Tuhaffiye Hanım' a nice teşekkürler, ben de evde bir günden fazla kalamıyorum ayol, evhamlandık.
Bu fotoğraf bugün dolabımda bulduğum bir fotoğrafın telefonla çekilmişi, görünen yer ise bizim Antalya' daki evin balkonundan Bey Dağları (Toroslar' ın bir kısmı), bazen nasıl özlüyorum dağ manzarasını anlatamam, burda da tepe var ama ancak yokuş tırmandırıp yoracak kadar, ne bileyim bir yaz sabahı hiç beklemediğin şekilde dağlardan kopup gelip seni yenileyen, tazeleyen, hem de serin bir hava yok, özlemek böyle bir şey demek, adliyesi, migrosu burda da var da ne bileyim başka türlü bir şey işte orası.

Aklımda Kalanlar :
* Evde yoğurt kalmaması nedir bilir misin sen? Makarnayı ısıtırsın, bir de hayallerini ısıtırsın onun yanında tam çatırdama tahammül edilemez bir hâl almışken ocaktan çeker, tabağına koyarsın, dolabı açarsın, kaparsın başını almış şekilde dolabın eline -az daha terbiyesizleşiyordum- boynun bükük, kalbin kırık oturursun sofraya, dudağında güzel musikimizden bir kaç satır, biraz kül biraz duman o benim işte diyerek.
* Küçük İbo ve Küçük Onur vardı bir aralar, ne yaptı onlar diye düşünüyordum sabah, keza bugün Çiler Hanım nüfus cüzdanımdaki fotoğrafımı Küçük Onur' a benzetince bir daha düşündüm, hadi Onur büyüdü, Onur Akın oldu tamam da İbrahim de İbrahim Üzülmez mi oldu acaba, nedir bilemedim tam.
* İspanya' da teşvik primi serbestmiş, abi sen şu kadar parayı al ama rakibini yen ki biz de üst sıraya çıkalım olayıdır teşvik primi dediğimiz, ben karşı takım olsam daha fazla para verip sen bana yenil kanka diye tehdit primi verirdim, hâlâ da yenilmezse, maç çıkışında paf takımı falan toplar kavga çıkarırdım.
* Paf takım da ne komik lafmış öyle paf. Eeheheeehe.
* Bir de ben cipsi kaşıkla yerim arkadaş, öyle yok elim vıcık vıcık olacak, sonra çay bardağı elimden kayacak, kucağıma düşecek, neslim tükenecek yahut kaygan ellerle fareyi yönlendiremeyip erotik sitelere falan gireceğim, hiç hazzetmediğim şeyler bunlar, Emir Efendi de şahidimdir cipsi kaşıkla yerim ben, doğrusunun da bu olduğuna inanırım.
* Dünyanın en komik esprisini yaptığıma inanıyorum, hatta bir yandan onun dışında da düşünüyorum da bu yazı yer yer baya hoş oldu, bu yer yer ki hoşlukları yazının geneline yaymak esas amacım ve damarlarımdaki asil kanı kullanmaya çalıştığım yöndür fakat her zaman olmuyor. Çiler Hanım' a da espirimin kıvılcımını farkında olmadan çıkardığı için teşekkür ediyorum. Kıvılcım da ne olur bilemedim, kıvılcım çıkarmak dedim.

Huzurlarınızda kaplumbağa terbiyesizi :

Pazartesi, Haziran 04, 2007

Tey Tey

Dün Emir Paşa' ya gittik, evine kendimi zorla davet ettirmekle kalmadım bir de yatılı kaldım bahsi geçen evde. Bizim evden yaklaşık bir buçuk saat süren bir yolculuk, yanıma "ben üstüme rahat bir şeyler giyeyim" diyebilmek için yeri geldiğinde rahat bir şeyler de almıştım, hatta müzik sektörü için büyük bizim için küçük adımlar atarız diye gitarımı da almıştım yanıma.
Vardığımızda dedim haydi çıkalım dışarı alışverişe daha da önemlisi nöbetçi eczane bulmaya, beni tanıyanlar bilir az çok iğrenç bir burnum vardır, çok sorun çıkarır bana, üstelik yüzümün üçte biri büyüklüğündedir ama yine de ben çok severim, neyse 2 kutu burun spreyi aldık birine Emir Efendi' nin evine bıraktım ki ayağım alışsın, sonra bir döndük ki Selen Hanım gelmiş de kapıda kalmış. Neyse su falan almaya çıktık bir daha, Orçun Bey' in efsane makarnasından yaptım -o kadar efsane yapamadım- Emir Paşa da cipsli/jüpslü tavuk yaptı, Selen Hanım da salata yaptığını iddia etti.Derken evin erkeği Bahadır Bey (fijibaha) geldi ve oturduk yemeğe, yedik içtik çok şükür bir yandan da müzik dinledik, sohbet ettik falan ama eğlendik yani bildiğin eğlendik, sonra yemeğin ardından kahve içmeye gelmişti sıra, benim yaptığım dandik ve Selen Hanım' ın yaptığı kallavi kahveleri içtik kendisi ve ben. Sonra Bahadır Bey' e bir Masum Günahlar çaldık Emir Paşam ile ardından da dedik ki yaratıcılığımızı konuşturmanın vakti geldi de geçiyor.
Sonra hepimizin çok önemli roller üstlendiği bir klip çalışması çektik, şimdilik hazırlanma aşamasında ne olduğunu da söylemeyelim ki sürpriz olsun değil mi? Yarabbim ben bu Emir Paşa ile ne zaman yanyana gelsem o kadar çok gülüyorum ki iki dakika ciddi duramıyorum, onu da geçtim Bahadır Bey' in de artık hayatımda çok önemli bir yeri vardır şu saatten sonra büyük insandır kendisi (Cenk Bey' i andırır), Selen Hanım' ı da zaten sevmesek çağırmazdık, benim tek cümleme bakardı, derdim "gelmesin" gelmezdi. Yok yok. İyiydi yahu akşam saate bakmazken hava aydınlanıvermesin mi sen birde. Tövbe estağfurullah. Bize de bekliyorum diye boşuna demiyorum gençler. Şu vidyoyu ayarlayınca hepinizi ünlü yapacağım. Siz de beni yapın.

NOT : Şu aptal "duvarım pakpen çitim pakpen çatım pakpen çötünk pakpen" reklamındaki iyi amca var ya, yahu ne akla hizmet kafasında parti şapkası var? Allah aşkına birileri bana izah etsin, üzüntümden ölüyorum her reklamı izleyişimde.