Cuma işten sonra Umut Bey'le buluşup Anadolu'ya birlikte geçtik, tam vapura binecekken Barış Bey de geldi keyifli bir vapur yolculuğu yaptık, sonra Pelin Hanım'la buluşmak üzere Şaşkınbakkal'a geçtik, yemek, sohbet, çay derken beni eve bıraktılar. Cumartesi ise yoğun bir gündü sabahtan Kurtköy'e gittik, ablamı, eniştemi ve yiğenlerim Ayça Hanım ve Arda Bey'i gördük. Sonrasında annem ve ağabeyle bir çay içtik Dragos'ta ve Ekşifest'e gitmek üzere yola koyuldum. Lemur ve Mispis dinledik vesileyle, Can Bey'le görüştük. Emir Yargın Efendi, Meltem Hanım, Ceren Hanım, Melis Hanım, Berkay Bey, Çağrı Bey gecenin konuklarıydı. Zeynep Hanım'la da tanışmış olduk böylece. Gültuğ Hanım ve Tuğçe Hanım da katıldılar bir ara. Hava nasıl güzel nasıl güzel anlatamam, bildiğin ıslandık, yer bulamadık, en tatsız gecelerden biriydi uzun zamandır denk geldiğimiz, döndük eve, yattık. Bugün de eve geldim, annem ve ağabeyle çıktık değişiklik planları yaptık azıcık. Bakalım günler ne gösterecek. Bu hafta işteki son haftam, sonrasında yoğun bir temmuz beni bekliyor, günlerin getirdiği, senin yitirdiklerin demiş Bulutsuzluk Özlemi. Bakalım kahramanımız eş gelecek bölümde nelerle karşılaşacak. İş arkadaşlarıyla çekilmiş nadir fotoğraflardan, başındaki iş tanımlaması boşa çıktı çünkü normal arkadaşlar da olduk aynı zamanda. Seçkin Bey'le müzik dinletilerimizden biri:
Aslında bu yazılarla benim için mükemmel şarkılar serisini karıştırmak istemiyordum ancak bu seferlik olmuş bulunsun. Bundan sonra söz daha dikkatli davranacağım. Bugün sizinle paylaşacağım şarkıyı -benim gibi- eminim pek çoğunuz çok uzun yıllardır biliyordur. Ne zaman duyduğunuzu, kimden dinlediğinizi de pek hatırlayacağınız zannetmiyorum ilk olarak. Ben de hatırlamıyorum ama nakaratını yıllardır biliyordum en azından. Sizler de biliyorsunuzdur şüphesiz.
Güftesi Behçet Kemal Çağlar'a, bestesi Münir Nurettin Selçuk'a ait Nihavend makamında eser. Yok başka yerin lütfu ne yazdan ne de kıştan daha bilinen ismiyle Kalamış. Münir Nurettin Selçuk'un kendi sesinden dinleyeceğiniz bu kayıt beni her dinleyişimde derinden etkiler. Zaten böyle kaç ses geçmiştir ki buralardan toplasanız? Hele bir gazel bölümü vardır ki eserin ortasında derin bir of çekerek başlar Münir Nurettin ve "fethettiniz ay parlayarak sen gülerekten" diye muazzam bir cümleyle girer gazele. Normalde gazeller şarkıların girişinde ya da içinde okunan serbest kısımlardır, doğaçlama olarak okunur. Lakin Münir Nurettin bir kaç eserinde daha olduğu gibi o kadar güzel bir gazel okumuştur ki o gazel kalıplaşmış ve seslendirenlerce aynen okunmuştur, okunmaktadır. Kaydın yılını ne yazık ki bilemiyorum bu sefer.
"İstanbul'u sevmezse gönül aşkı ne anlar?
Düşsün suya yeryer erisin eski zamanlar."
Dipnot: Ayrıca Behzat Ç. en iyi dizidir diyordum inanmayanlar oluyordu. Umarım bu sezon finali yaratıcılık ve muhteşemlik açısından diğer senaristlere de örnek olur, sezon finalinin sadece diziden ayrılmak isteyen oyuncuları öldürmek olmadığını kısa sürede anlarlar.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder